Yazıma Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü ile başlamak istiyorum: “Tarihini bilmeyen uluslar yok olmaya mahkûmdur.”

Aydın ilimizin yerleşim tarihi binlerce yıl eskiye dayanır. Coğrafyanın insanlara sunduğu olağanüstü güzellikler burayı her zaman bir çekim merkezi yapmıştır. Latmos çevresindeki kaya resimleri, onlarca antik kent, tarihi yapılar, köprüler, camiler ve daha niceleri. İlimiz adeta Açıkhava müzesi özelliği taşımakta. Ancak bir bu güzelliklere sahip çıkabiliyor muyuz? Tarihin bize emanet ettiklerini koruyup gelecek nesillere aktarmak için neler yapıyoruz? Bu eserlere saygı gösteriyor muyuz? Özellikle Selçuklu, Aydınoğulları ve Osmanlı eserlerine sahip çıkmak için emek harcıyor muyuz?

Soruları çoğaltmak mümkün. Ama alacağımız cevapların çoğunluğu olumsuz olacaktır. Tarihimize sahip çıkamıyoruz, güzelim eserleri koruyup restore etmiyoruz. Hepsi birer birer yıkılıyor, rant için yakılıp yıkılıp yerine yeni binalar yapılıyor. Bu koruma konusunda çeşitli kanun ve yönetmelikler olsa da, üzerine görev düşenler bunu yeterince yapmıyor, ya da yapmak istemiyor.

Geçenlerde Germencik ilçemizde yer alan Mursallı Mahallesi’ndeki Taxiarkhea Kilisesi ile ilgili bir yazı yazmıştım. Bu yapı yıllardır ayakta kalma mücadelesi veriyor. Mahalle sakinleri buranın restore edilip turizme kazandırılması için didiniyor. Bu bir örnek, bunu gibi onlarca yapı yıkılmak üzere onarım ve kurtarma bekliyor. İlgililer ise sessiz. Hadi diyelim bu yapı bir kilise, böyle düşünen olmaz ama diğer eserler hep Türk dönemi eserleri. Bu eserler bizim kültürümüzü yansıtıyor. Kendi kültürümüzü korumak bize zor gelmemeli, elimizden geleni yapmalıyız.

Başta Efeler ilçesi olmak üzere Aydın ilinde onlarca cami, medrese, türbe, namazgâh, mescit, kale, han, hamam, kervansaray, mektep, Köprü, çeşme, su kemeri, konak, ev, şehitlik gibi yapılar ilgi bekliyor. Belediyeler biraz çaba gösteriyor ama bazı yapıların Milli Emlak veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olması nedeniyle onların da bu yapılarla ilgili ellerinden bir şey gelmiyor.

Bu restorasyon ve koruma konusunda Aydın Valiliği’nin daha fazla gayret göstermesi gerekli. Aydın Valiliği ve yüklüce bütçesi olan YİKOB üzerine düşeni yapmalı. Aydın Valiliği ve kendisine bağlı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne bu konuda sürekli projeler veriliyor. Valilik bir an önce bu projelere destek olmalı ya da bu yapıların korunması için belediyelerin bu konuda çalışma yapmalarına izin vermeli. Gerekirse bu yapıların mülkiyetinin belediyelere devri için adımlar atmalı. Yoksa kısa bir zaman sonra elimizde ne Osmanlı, ne de Selçuklu eseri kalmayacak.

Örnek verecek olursak; Aydın Valiliği’nin hemen yanındaki “Karanlık Köprü” kurtarılmayı bekliyor. Efeler ilçesindeki Gümrükönü Çifte Hamamı ve Bey Hamamı da aynı şekilde zor durumda. Köprülü Sıbyan Mektebi, Ramazanpaşa Sebili, Dedekuyusu Namazgâhı’da kaderlerine terk edilenlerden. Yenipazar Donduran Kulesi yıkılmak üzere, Koçarlı Cincin Kalesi aynı durumda. Aydın Valiliği tarafından yapımı sürdürülen Adnan Menderes Müzesi’nin hemen yanında yer alan Çiftlik Türbesi’de perişan durumda. Burada yüzden fazla yapıyı sayabiliriz. Bizler gözlemciyiz, Türk dönemi eserler hakkında ADÜ Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyeleri konu hakkında çok iyi bilgi sahibi. Onlardan net bilgiler alınıp bu eserlerin korunması ve restorasyonu sağlanabilir. Yeter ki başta Aydın Valiliği olmak üzere bu eserler korunmak istensin. Yoksa biz burada ne yazsak boş.

“Tarih, geçen zamanların şahididir, onun gerçeklerini aydınlatır, anıları meydana çıkarır, günlük yaşamımıza yol gösterir ve eski zamanlardan bilinmeyen olayları anlatır.” (M. T. Cicero)