Mühendis Hüseyin Aksu 1948 Yalvaç doğumlu. Yıllarca inşaat sektörünün sorunları ile boğuştuktan sonra siyasete atıldı, Aydın Belediye Başkanlığı döneminde önemli işlere imza attı. Bürokrasinin işleyişini ve belediyeciliği en iyi bilenlerden birisi. Hala işinin ve Aydının aşığı. Gece gündüz demeden çalışmakta, Aydın için en iyisini aramakta. Şehircilik ve şehir planlaması konusunda ülkemizin en donanımlı kişilerinden biridir kendisi.

Ülkemizin büyük bölümü ve üzerinde yaşadığımız Aydın birinci dereceden deprem bölgesidir. Tarih içinde ülkemizde olduğu gibi ilimizde de çok sayıda yıkıcı depremler meydana gelmiştir.

Geçtiğimiz ay başında Maraş merkezli meydana gelen depremler Anadolu coğrafyasının görmüş olduğu en şiddetli, en çok can kaybının yaşandığı ve komplike depremler olarak tarihteki yerini çok acı izler bırakarak almıştır.

İlimizin birinci derecede deprem kuşağı üzerinde yer alması nedeniyle deprem tehlikesinin her zaman canlı olduğu herkesçe bilinmektedir. Burada en son 1895 ve 1899 yılında arka arkaya meydana gelen depremler oldukça yıkıcı olmuştur.

1999 Gölcük ve Düzce depremlerini takiben çeşitli noktalarda meydana gelen yıkıcı depremlerden sonra alınan önlemlerin yeterli olmadığını son depremlerde çok acı olarak tecrübe ettik. Şimdilerde yine alınabilecek tedbirler ve yapılması gerekenleri tartışıyoruz. İşte bu tartışma ortamında Mühendis Hüseyin Aksu ile deprem güvenliği konusunda neler yapılması gerektiği üzerine konuştuk.

Aksu, öncelikle tartışılan konunun zemin düzleminde kaldığını çözüm konusunun yeterince konuşulmadığını söyledi. Özellikle Aydın fayları konusunda yaptığı paylaşımlar yerel gündeme bomba gibi düştü. Kendisi şehir ve insan konusunda yaptığı yapacağı programlar ile halkın deprem ve depremden korunma yolları konusunda bilinç oluşturmak için yoğun çaba harcıyor.

Aksu’nun ilk uyarısı Aydın ilinin depreme hazırlıklı olması konusunda oldu. Hazırlıklı olmamız, ve gereği neyse yapmamız gerektiğini söyledi. Özellikle 1994 öncesi yapılan Adnan Menderes Bulvarı ve Aydın'ın kuzeyinde yer alan binaların risk altında olduğunu vurgulayarak bu sorunun acilen çözülmesini önerdi.

Aksu, binalardan karot testi ile örnek alınmasını ve bunun sonucu olarak taşıyıcı kolonlarda delik açılıp ve demirlerin kesilmesine şiddetle karşı çıktığını söyledi. Betonarme binalarda bir taşıyıcı kolon zarar görürse sistemin bütün olarak etkilendiğini, bu yöntemin çürük raporu alan binalarda uygulanması gerektiğinin altını çizdi.

Bu nedenle öncelikle proje incelenmeli, zemin etüdleri yapılmalı, proje doğru uygulanmış mı, uygun demir ve beton kullanılmış mı, incelenmeli, tüm bunların tahribatsız tespitinin mümkün olduğunu belirtti.

Birinci derecede deprem bölgesinde yer alan Aydın’da depreme nasıl hazırlanacağız?

Aksu öncelikle deprem master planı hazırlanarak işe başlanması gerektiğini söyleyerek devam etti:

"Biz bu çalışmayı 1999 depreminden sonra hazırladık. Gerekli revizeleri yaptıktan sonra ilgili belediyelere gönderdik. Burada yazdıklarımız yapılırsa can kaybı en düşük düzeye inecek, kurtarma çalışmaları insan gerek kalmayacaktır. Daha önce belirlenmiş olan kriz merkezi, toplanma alanları ve geçici çadır merkezleri hemen aktif hale getirilerek vatandaşa hizmet sunacaktır. Kısa süre içinde de konteyner kent havaalanı yanında hizmete girecektir. Bu planların hayata geçebilmesi için her kişi ve kurumun birlik içinde mücadele etmesi gerekir."

"Asıl tedbir deprem olmadan tarama yapıp riskli binaları ortaya çıkarıp, her binaya kimlik plakası düzenleyip gerekli önlemleri almak en önemli konudur. Tespit işleminden sonra en kötüden başlayıp bozuk bina stoğunu yenilemek gerekir. Özellikle fay hatlarını doğru tespit edip işe o hat üzerindeki yapılardan başlamak en akılcı yöntemdir. Yeni yapılan binalarda ise tünel kalıp sisteminin kullanılması yıkımı neredeyse sıfırlayacaktır. Son depremde Toki'nin yaptığı hiç bir binanın yıkılmaması bu sistem sayesinde olmuştur. Yapılarda uygulanan şartnamelerin uygulamasının iyi takip edilmesi elzemdir. Yapı denetim sistemi işin can damarıdır. Yeri gelmişken, imar planlarının yeniden ele alınıp düzenlenmesi gerekir."

"Ayrıca Kentleşme Devrimi dediğimiz değişim için acilen Fay Kanunu, Yapı ve Altyapı Kanunu, Yapı Sigortası ve Denetim Kanunu, Coğrafi Bilgi ve Planlama Kanunu, Tarım, Orman ve Doğa Parkları Kanunu, Yapı, Sicil, Tescil, Plaka ve Muayene Kanunu gibi kanunların çıkarılıp kentlerin jeolojik yapıya uygun alanlarda, jeolojinin izin verdiği şekilde yapılması kesinlikle gereklidir. Yoksa her depremden sonra konuşup ağlamaya devam ederiz."

Sonuç olarak, ilimiz her an şiddetle sarsılabilecek bir yerde olduğu için acilen gerekli önlemler alınmalı ve hemen harekete geçilmelidir. Uzun yıllardır köşemde deprem konusunda yazıp uyarıyoruz ama dinleyen olmuyor. İlimizdeki son durum nedir, bunu önümüzdeki günlerde ayrıca ve açıkça yazacağım. Şimdiden yazayım, üzerine alınanlar alınsın.

"Tüm Depremler ve Afetler uyarılardır; dünyada çok fazla yolsuzluk var." (Aristo)