Hayat devam ediyor.

Devam eden hayat içinde siyasette devam ediyor.

Toplumun dikkatle takip ettiği "Altılı Masa" çalışmalarını sakin ve kendinden emin bir şekilde sürdürüyor.

Geçtiğimiz pazar günü 4.sü yapılan Altılı Masa toplantılarının ev sahibi Gelecek Parti'siydi.

Diğer toplantılara göre daha uzun sürdü.

Toplantı sonrası ortaya altı liderin imza altına aldığı on maddelik bir metin ortaya çıktı.

Metin, çalışma esasları ve ilkelerinin ortaya konulması bakımından tam bir ilkeler sözleşmesi niteliğinde.

Doğrusu ev sahibi Gelecek Partisi ödevini iyi yapmış, toplumda var olan veya oluşturulmak istenen, "Bunlar bir araya geldiler de ne yapacakları belli değil, birbirine benzemez altı parti ne yapabilir?" sorusuna kapsamlı cevap verilmiş, bir kısım mütedeyyin seçmenler ve bürokrasiye karşı iktidarın ürettiği korkuların yersizliğine de cevap verilmiş.

Evet, altı parti birbirine benzemiyor ve zıt partiler diyelim.

Peki, temsil ettikleri kitleler, toplumun ayrışmaz parçası değil mi?

Masada bulunanların her biri, toplumun bir kesimi ve ayrılmaz parçasıdır…

Hangi kesimi yok sayarak, adil ve kapsayıcı bir kamu düzeni kurabilir ki?

Mevcut iktidar, şu anda var olan ve uygulamaya geçildiği günden beri ülkeyi adeta felaketten felakete sürükleyen sistemi "Daha hızlı karar alınacak, daha hızlı uygulayacağız" diyerek savunmamış mıydı?

Milletimiz bu söze, itimat ederek istenen yetkiyi vermedi mi? Verdi.

Ne oldu? Milletimize "Uçuşa geçeceğiz" diyenler ülkeyi uçuruma sürüklediler ve şu anda ülkeyi yönetemez durumdalar.

Çünkü kurumları çökerttiler, kurumsal aklı çalıştırmıyorlar; ne denetim kaldı, ne müzakere…

Mecliste sadece parmaklar inip kalkıyor.

Erdoğan-Bahçeli-Destici ve en önemlisi Perinçek koalisyonu neyi evet diyorsa, meclisten öyle karar çıkartılıyor, muhalefetin sorularına cevap dahi verilmiyor, meclis çalıştırılmıyor…

İYİ Partili milletvekili Ümit Dikbayır adeta ağlayarak "Bir devlet dairesinde çalışan memur kadar yetkimiz ve etkimiz yok" diye dertleniyor.

Yargıda da durum farklı değil, diğer denetleme kurumlarında da…

Tam bir keyfilik içinde, aziz millet bir ailenin, onların kafalarında kurmak istedikleri devletin hizmetinde ve finansörü durumunda ve bazı vakıflar üzerinden yapılan para transferleri ile ülke adeta çalkalanmakta, maliye politikalarıyla kaynaklar savrulmaktadır.

Bu arada böyle güçlü bir iktidar(!) varken; iç ve dış güçler masalıyla, beceriksizlikler ve keyfiliklerin suçu başka yere yükleniyor.

Ülkenin çarşı, pazarı yangın yerine dönmüş, millet çarşı pazara çıkmaktan, kahveye oturmaktan, içeceği bir bardak çayın hesabını yapar olmuş, sofralardan yiyeceklerin eksiltilmesinden geçtim, günlük öğün sayıları düşürülmeye başlanmış, her gün milletin üstüne sağanak halinde gelen zamlar; başta tarım olmak üzere üretici, esnaf, tüketici şaşırmış..

Üretici perakendeciye fiyat veremez, esnaf müşteriye utanarak fiyat söyler duruma gelmiş.

Sabit gelirliler; çalışan, emekli, dul, yetim, özürlü ve sayıları resmi rakamlara göre her gün artan sosyal yardımlarla hayatını sürdürenler için artan enflasyon yükü taşınamaz boyutlara ulaşmıştır.

Ülkenin içinde bulunduğu kötü duruma sebep olanlar ise, kurtuluşu kendilerinde görmeye devam etmekte, millete "Biz yaparız"  yalanı pompalamaktadır.

Yaşadığımız sorunun faili bunlar ama kurtarıcısı da yine kendileri olacakmış!

"Yaparsa Erdoğan yaparmış! Kendi bozdukları gibi kendileri yaparmış!"

Madem öyle de niye bozdunuz?

Bozulmasını engel olmadınız?

Niye, söylediklerinizin tersi oluyor; verdiğiniz sözler, oluşturduğunuz umutlar milletin üstüne karabasan gibi niye çöküyor?

Yapacaklarınızı niye yapmıyorsunuz?

Neyi bekliyorsunuz?

Elinizden tutan mı var?

Siyasal ve sayısal gücünüz mü yok?

Bürokrasiye söz mü geçiremiyorsunuz?

Siz değil misiniz bir imza ile bürokratları görevden alan, göreve atayan?

Talimatlarınızla her dediğinizi yaptıran?

Niye yapmıyorsunuz, biliyor musunuz?

Biz söyleyelim, siz sorunların failisiniz ve daha sorunları doğuran sebepleri bile tespit etmekten aciz ve o bilgiden de yoksunsunuz.

Bu sebeple, korku üretiyor, tehdit ediyor, hakaret ediyorsunuz.

Aklınız kirlendi, gönlünüz kirlendi.

Ve bu kirlilik dilinize, eylemlerinize egemen oldu.

O kadar kötülük üretiyorsunuz ki, toplumun öfke anında kullandığı sözcükleri, siz milletin evi mecliste kürsüden söylüyor, millete hakaret ediyorsunuz.

Bununla da yetinmiyor, "Biz sadece tespit yaptık, milletin konuştuğu şekilde konuştuk, milletin duygularına tercüman olduk" diyerek yaptığınız yanlışı millete ortak etme pervasızlığını gösteriyorsunuz.

Yapmayın bunu.

Bizim kültürümüz de "Edep Ya Hû!" diye güzel kelam vardır bilirsiniz.

Kim bilir, belki sizin de evinizin, ofisinizin duvarlarını süslüyordur o tablolar.

Sizlere tavsiyem o güzel kelamı duvarlarınızda değil, gönlünüzde yer açın!

Yer açın ki, gönlünüzden halinize ve oradan da dilinize yansısın.

Şurası kesin.

Artık Erdoğan'dan başka topluma anlatacak hikâyeniz kalmadı.

Erdoğan'da artık hikâye üretemiyor.

Her gün eriyen itibariyle milletin gönlünde eksiliyor, tükeniyor.

Ezcümle, hikâyeniz bitti.

Aslında yazının konusu "Altılı Masa" ve o masada buluşan altı siyasi parti genel başkanlarının imzaladıkları, çalışma esaslarını belirleyen 10. Maddelik deklarasyon, manifesto, anayasa kim nasıl tanımlarsa tanımlasın, ondan söz edecektim.

Ama yerim yetmedi.

Yazının kalan kısmında bu 10.madde başlıklarını vermekle yetinelim.

İleride daha detaylı yazarım inşallah.

Gelecek Partisinin ev sahipliğinde hazırlanan ve imzalanan:

"TEMEL İLKELER ve HEDEFLER"

1-Kuvvetler Ayrılığına Dayalı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem.

2-Özgürlükçü Kamu Düzeni.

3-Her Tür Ayrımcılığa Son Verecek Çoğulcu, Katılımcı ve Özgürlükçü Demokrasi.

4-Düşünce, İfade ve Basın Özgürlüğü

5-Din ve Vicdan Özgürlüğü

6-Toplumsal Barış ve Tarafsız/Bağımsız Yargı Önünde Hesap Verilebilirlik

7-Sosyal Devlet ve Gelir Adaleti

8-Üretim ve İstihdam Odaklı Ekonomi

9-Siyasi Etik Reformu

10-Etkin ve İtibarlı Dış Politika.

Bu başlıklar altında çalışmalarını sürdürecek bir muhalif blok ve seçimler kazanıldıktan sonrada dikkatle uygulanacak prensipler…

Altı lider ve altı parti bu ilkeler etrafında biri diğerine vagon olmadan yapılacak işbirliğinin sonuçları adım adım açıklanacak..

Sadece biraz bekleyelim.

Yayınlanan metne baktığımızda, ortada birbirine benzemez "Yamalı Bohça" değil, farklı renklerle ilmek ilmek -ki her renk toplumsal çeşitliliğin varlığının işaretidir- işte o renklerle dokunacak Türkiye Kilimi ve o büyük birlik özleminin yansımasıdır.

"Türkiye Masası" olarak tanımlanan bu masa inşallah Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına damgasını vuracak; Türkiye Hukuk Devleti ve Demokrasiyle Eşit Yurttaşlık ülküsünü bu yüzyılda kurumsallaştıracaktır.

*10 maddelik Temel ilkeler ve Hedefler metni için linke tıklayınız.

https://gelecekpartisi.org.tr/uploads/file/29-mayis-2022-altili-masa-genel-baskanlar-ortak-basin-aciklamasi-gelecek-partisi-genel-merkez.pdf