Hayat bizi yorar, gündelik hayatın heyecanı içinde oradan oraya koşuşturur, binbir meşakkatle uğraşır, yorulur kirleniriz.

Ama her işimizi plan, program dahilinde yapar, yarına iş bırakmaz, bir sonraki zamanın işine hazırlanırız.

Hayat devinim halindedir ve biz bu devinimi yönettiğimizde başarılı olabiliriz.

Devletler ve onu yönetenlerde böyledir.

Değerli okurlarım size bu hafta güzel bir hikayeden söz etmek istiyorum.

Hikayeler, kıssalar, masallar, fıkralar bir olayın akılda kalması, daha iyi bir şekilde, estetik güzellikte sunulması, akıllarda kalması için hep tercih edilmiştir.

Kıssadan hisse diye bir söz vardır edebiyatımızda..

Gelelim hikayemize.

Papazın biri, uzun süredir ahbaplık ettigi Haham'a

"Bana Tevrat'ı ogretmenizi isterim" der...

Haham, olmaz der, "Sen Yahudi doğmadın, kafan Yahudi gibi çalışmaz.

Tevratın kelamını anlaman mümkün değil..."

Papaz ısrar eder, Haham razı olur, ama bir koşulu vardır: "Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen, ogretirim…"

Papaz, "Kabul"

diye yanıtlar. "Sor bakalım!"

Haham:

"İki adam bir bacanın içine düşerler. 

Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. 

Hangisi yıkanır?"

Papaz, "Bundan kolay ne var?" diye atılır. "Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz."

Haham içini çeker, "Sana Tevrat'ın kelamını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi. 

Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. 

Kirlenen adam ise karsisindakini temiz gordugu için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz."

Papaz, kafasını kaşır, "Bak bu aklıma gelmemişti. 

Bir soru daha sorar mısın?"

Haham aynı soruyu yeniden sorar: "İki adam bir bacanın içine düşerler.

Biri kirli, öteki temiz çıkar. 

Hangisi yıkanır?"

Papaz, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, "Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!"

Haham, başını sallar. "Yine yanıldın! 

Sana söylemiştim, asla anlamayacağını. Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendigini görünce, gider yıkanır."

Papaz itiraz eder: "Ayna nereden çıktı? Bana ayna var demedin ki..."

Haham, parmağını sallar: "Seni uyardım, bu kafayla Tevrat'ın kelamını kavrayamazsın. 

Tevrat'ı anlamak için her olasılığı düşünmelisin."

"Peki, peki" diye inler Papaz, "İzin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim. 

Başka bir soru sor!"

"Son kez soruyorum" der, Haham: "İki adam, bir bacadan içeri düşerler. 

Biri temiz, öteki kirli çıkar. 

Hangisi gidip yıkanır?"

Papaz, "Artık her olasılığı biliyorum" deyip, bir solukta sıralar: "Eğer ayna yoksa, temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek, yıkanmaz. 

Eğer ayna varsa, temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. 

Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıkanır!"

Haham başını sallayıp, cık cık yapar: "Hayır, sana söylemiştim, kafan Yahudi kafası değil, Tevrat'a basmaz! 

Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?"

Bu yollarda beraber yürüyüp beraber ıslandıklarınız kirlendi ama siz temiz kaldınız, öyle mi?

Hangi din olursa olsun bakış açınız bu;herkes kirlendi ama siz tertemizsiniz !!! Öyle mi!

"Siz kirlenmemekle değil arınmakla mükellefsiniz.

Nasıldı hikaye?

Güzel miydi?

Bizde güzel bir şarkı vardı hatırladınız mı?

Hatırlatayım efendim.

" Beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey seni hatırlatıyor" diye..

Hani o şöyle de okunuyordu.

"Bana her şey sizi hatırlatıyor"

Hatırladınız değil mi?

Şimdi bir soru

Aynı yağmur altında biri ıslanır, diğeri ıslanmaz, birinin elbisesine çamur sıçrarken diğerine sıçramaması mümkün mü efendim?

Anladınız siz onu!