Entegre tesis kurma niyetinde olan üyelerini bilgilendirme, teşvik ve gerektiğinde dosya hazırlama konularında bu güne kadar kaçamak davranan Ticaret Odalarının, Sanayi Odasının ve Ziraat Odalarının acilen devreye girmeleri ya da sokulmaları gerekiyor.

Aydın 1990’lı yılların başında tercihini tarımdan yana kullanmış ve stratejik planı da ona göre hazırlanmıştı.

Bunun üzerine zamanın Aydın Belediye Başkanı Hüseyin Aksu da yaptığı proje ile Menderes Nehri’nin kuzeyinde kalan bölgeyi jeotermalle ısıtılacak sera kent bölgesi olmasını önermişti.

Ama o günün şartlarında proje hayali bulunmuş, üzerinde durulmamıştı. Geçen sürede adı geçen bölge enerji üreten jeotermal santrallerle dolmuş, taşmış bu kaynaktan seracılıkta nasıl yararlanılacağı maddesi yasada yer almamıştı.

1990’lardan bu yana geçen süre gösterdi ki, Aydın’ın o günkü tercihi ağır sanayiden yana da olsa kalkınma açısından değişen bir şey olmayacaktı.

 Birinci neden iştirak kültürü gelişmediği için Aydın kendi dinamikleriyle sanayileşmeyi gerçekleştiremeyecekti, ikinci neden de buna bağlı olarak var olan statüko yabancı yatırımcıya güçlük çıkarırdı.

Bu durumda Aydın’ın dışa açılmasında ve kalkınmasında tek seçenek kalıyordu, Tarıma Dayalı Entegre Sanayi dediğimiz küçük tarımsal işletmeler.

Bu kalkınma modelini teşvik amacıyla devlet Ülke’de iş kurma konusunda planı ve hayali olan ama hayata geçirecek parasal gücü olmayanlara destek olmak aynı zamanda iş alanları açmaya yönelik Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nı (KOSGEB)kurmuştu.

Bu çerçevede KOSGEB’in hedef kitlesi yeni iş kurmak isteyen girişimciler, var olan işyerini geliştirmek isteyenler, yeni makine ve teçhizatla işletmesini genişletmeyi düşünenler, personele ihtiyacı olanlar, yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılmak isteyen işletmeciler, Ar-Ge ve inovasyon(yenilik) çalışması yapacak olanlardır.

 Başvuru yapanların bu amaca yönelik kuruluş aşamasındaki masraflarının bir kısmını karşılayabilir. Yeni projelerin hayata geçirilmesine destek verebilir. Girişimcilere faizsiz kredi verebilir. Kadınlara iş imkânı sağlayacak kadın işletmecilere artı ücret vermekle pozitif ayrımcılık yapabilir.

Diğer taraftan artık günümüzde kentlerin ve o bölgede yaşayan insanların refah paylarının artmasında en iyi ve kaliteli sebze, meyve ya da ürünleri yetiştirmek tek başına yeterli olmuyor.

Onun için de bu ürünleri işletmelerde çeşitlendirerek piyasa değerini yükseltmek de gerekiyor, yoksa üretici artan girdiler karşısında elinin hamuruyla karnı aç kalır.

Hani hep deriz ya kestaneyi biz yetiştiriyoruz ondan asıl parayı kestane şekeri imal eden başka kentlerin firmaları kazanıyor, keza çileğin yetiştiricisiyiz ama ondan asıl kazanç elde edenler reçelini yapıp satan yabancılardır.

Benzer şikâyetleri söz gelimi bölgemizle adı özdeşleşen incir, enginar, zeytin ve zeytinyağı için de dile getiririz.

Buna çare olacak yerel kalkınma modeli tarıma dayalı entegre işletmelerdir.

Tarıma dayalı entegre sanayinin diğer bir avantajı da büyük fabrikalara harcanacak parayla küçük butik tarzı aile işletmelerinden onlarcasını birçok kimsenin kurabilecek olmasıdır.

Ayrıca çağımız kentlerinin kalkınma modeli de butik entegre işletmelerdir.

Artık günümüz kentleri  hem içeride hem de dışarıda rekabet halindedirler ve gerek yurt içinde gerek yurt dışında üretilen katma değerden halkının alacağı payla refah seviyelerini yükseltmek için kentler ister atanmış ister seçilmiş olsun var gücüyle, bütün unsurlarıyla çalışmaktadırlar.

O konuda bütün mesele ürünleriyle öne çıkmak, pazar payını artıracak örnek Kayseri pastırması, Afyon sucuğu benzeri marka ürünler yaratmaktır.

Diğer taraftan düne göre günümüzün bir avantajı da bir malın pazarlamasındaki kolaylıktır, artık on-line ticaret neredeyse genel ticaretin yarı pazar payına sahiptir.

Eğer bu gün Maraş’ta üretilen dondurma, Gaziantep’te, Diyarbakır’da imal edilen baklava dünyanın öbür ucundaki bir ülkeye, kente servis edilebiliyorsa bu on-line ticaretin sağladığı kolaylıklar nedeniyledir.

.Aydın her türlü avantajına rağmen bu konuda oldukça geri kaldıysa ticarette zihniyet devrimi yapamadığı içindir.

Bunun sorumlusu da ne esnaftır ne de girişimcidir, ticarette kasaba zihniyetini terk edemeyen atanmış zümre ve ister siyasi ister sivil örgüt mensubu olan seçilmişlerdir.

Daha doğrusu her iki zümrenin Aydın’ın rekabetçi bir kent olması gibi bir dertleri bulunmamasıdır.

Çünkü Aydın’da girişimci eski eşraf zihniyetine göre ayağına gidilecek bir müşteri değildir, derdi olan huzura çıkar, arz eder.Zira kendileri hürmet makamıdır, hizmet makamı gibi görülmesi bir zafiyet göstergesidir.

Bu geleneğin delen de yatırım yapacak girişimci bulmak için işletme, işletme fuar, fuar gezen bu toprakların çocuğu Aydın KOSGEB Müdürü Sadullah Dülger oldu.

O konuda önemli bir iş insanı şaşkınlığını Bir müdürün bir dilekçe sahibinin ayağına gittiğini bu yaşıma geldim ne duydum ne de gördüm. Hiç tanımadığımız KOSGEB Müdürü ayağımıza kadar gelerek bizi işletme kurmaya teşvik etti. Bunu görünce  dünya tersine döndü, herhalde, dedim” sözleriyle dile getirmişti..

Bu sözler kadar KOSBEB Müdürü Sadullah Dülger’in çalışmaları da son derece değerli ancak onun Aydın’da Entegre Sanayi’nin yaygınlaşmasında tek başına yeterli olması mümkün değil.

Bu biraz da uyuyanların uyanmasıyla veya birilerinin uyandırmasıyla gerçekleşecek bir olaydır.

Zira gerek girişimciyi bilgilendirme gerek başvuru aşamasında yapılacak rehberlik gerekse diğer konularda yol alabilmek için KOSGEB’le paydaşları arasında işbirliği  şarttır..

Entegre tesis kurma niyetinde olan üyelerini bilgilendirme, teşvik ve gerektiğinde dosya hazırlama konularında bu güne kadar kaçamak davranan Ticaret Odalarının, Sanayi Odasının ve Ziraat Odalarının acilen devreye girmeleri ya da sokulmaları gerekiyor.

Meslek odalarının üyelerine verdikleri destek KOSGEB’le sınırlı kalmamalıdır aynı yardım ve destekler özellikle dosya hazırlamada Tarım Bakanlığı ve TKDK desteklerinde de sürmelidir.

Bu kurumlardan alacakları destek ve yardımlar için özel firmalara çiftçiler 25-30 binleri aşan dosya paraları ödemek zorunda kalıyorlar.

KOSGEB imkânlarıyla iş kurma, istihdam sağlama ve işletmeleri genişletme konusunda bu güne kadar en duyarlı davranan kurum ise ADÜ Teknokent Müdürlüğüdür..

Ne var ki, bu kurum da bir türlü barakadan kurtularak işlevini tam yerine getirebileceği bir hizmet binasına kavuşabilmiş değil. Bu imkânsızlıklara rağmen 60’ın üzerindeki şirkete ev sahipliği yapabilmesi bile başlı başına bir başarıdır.

Bu konuda takdiri hak eden bir diğer meslek grubu da yeni jenerasyon mali müşavirlerdir.-eski kuşaklar sadece muhasebecilik yapıyor-bu yeni kuşak ise  KOSGEB’in istihdam ve diğer imkanlarından yararlandırmada eskilerden farklı olarak  mükelleflerine müşavirlik hizmeti de veriyor.

Özetlersek tarıma dayalı entegre sanayinin gerçekleşmemesinde asıl sorun- biraz da Aydın’a özgü-  kurum ve kuruluşlar arası koordinasyon eksikliğinden kaynaklı bir durumdur.

Özetin de özeti un var, şeker var, yağ var tek eksik olan helva karıcısıdır.

Oysa Vali Hüseyin Aksoy’un Sanayi Kenti Kocaeli’den Aydın'a tayin haberi, duyanlarda bu kentin makus talihinin sonuna gelindiği ümidine yol açmıştı.