2018 yılında milletin önüne daha hızlı ve çabuk karar alma vaadiyle getirilen, muhtemel eksiklikleri dile getirildiğinde referandumdan hemen sonra çıkarılacak uyum yasalarıyla giderilecek denilmesine rağmen gerekli uyum yasaları çıkarılmadan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referanduma sunulduğu şekliyle uygulanmaya başladı ve endişe edildiği gibi denetimsizlik ve keyfilik egemen oldu.

Meclise ve devletin Denetleme kurumlarına da hesap verilmedi.

Tam aksine, atanmış bakanlar seçilmiş vekillere mecliste 'ayar' verdiler.

İktidar bütün kurumları denetimi altına aldı.

Toplum, denetimden, çoğulculuktan uzak ve çoğunlukçu anlayışlı keyfilik içinde hareket eden Cumhurbaşkanının tahakkümüyle karşı karşıya kaldı ve bu sistem hayata geçtiği ilk günden beri içinden çıkılması zor, birçok karar ve uygulamalarla, bırakın Cumhuriyet döneminin demokratik, hukuki, siyasi ve iktisadi kazanımlarını, kendi iktidarları döneminde elde edilen kazanımların çoğunu tek kişinin (Erdoğan'ın) keyfine göre uygulamalarla fiilen yok etti.

Yazılarımı takip eden okurlarım biliyor, bu konuları köşemde çok defa yazdım.

Şimdi tekrar etmeyeceğim.

Geçen hafta söylediğimiz gibi bu hafta toplumun karşı karşıya kaldığı sorunlar için muhalefet neler öneriyor onu değerlendirelim.

Cumartesi akşamı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ev sahipliğinde muhalif altı partinin liderleri bir araya gelerek yemek yedi.

Birlikte yemek yenilmesi;yorgun, yılgın gönüllerde umutları yeşertti.

Aslına bakarsanız Gelecek Partisi ve lideri Ahmet Davutoğlu'nun geçtiğimiz günlerde yaptığı 'Vizyon birlikteliği' açıklaması bu birlikteliğinin işaret fişeğiydi.

Altı siyasi partinin 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' çalışması bu birlikteliğin ilk meyvesi.

Sayın Kılıçdaroğlu ve Akşener'in destek ve önerisiyle, Anayasa Profesörü Serap Yazıcı'ın başında bulunduğu ekiple hazırlanan ilk metinden hareketle partilerin görevlendirdiği ekibin çalışmasıyla ortak metin haline getirildi ve o metin Cumartesi akşamı son şeklini aldı.

Altı parti lideri yaptıkları açıklamayla, işbirliğinin artarak devam edeceği mesajını topluma ilettiler.

Takip edenler bilir, başta Davutoğlu olmak üzere Babacan ve diğer partiler yapılacak işbirliğinin toplum tarafından anlaşılır hale getirilmesi ve takvimlendirilmesi gerektiğini dile getiriyorlardı.

Yemekten sonra birlikte hareket etme kararı açıklandı.

Gelelim altı partinin lideri tarafından anlaşılan mutabakat metnine.

ALTI SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANININ ORTAK Açıklaması

"Bugün, Türkiye için tarihi bir gündür. Birbirinden farklı altı siyasi parti olarak, bizler, Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldik. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ni hazırlayan partiler olarak bizler, etkin ve katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlığı içindeyiz. Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. Toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artarak etkisini ağır bir biçimde göstermektedir. Bu krizin en önemli sebebi kuşkusuz, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı altında uygulanan keyfi ve kural tanımaz yönetimdir. Altı siyasi parti olarak hepimizin ortak sorumluluğu, uzlaşarak ve birlik içinde bu krizi aşmak, derin sorunlarımızı demokratik siyasetin alanını genişleterek, çoğulculuk temelinde çözebilmektir. Tam da bu inanç ve kararlılıkla, yasama, yürütme ve yargı organlarının güçlendirilmesinin yanında, demokratik hukuk devletini güçlendirmek amacıyla Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni üzerinde yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. Kutuplaşmayı değil, istişare ve uzlaşmayı esas aldık. Bugün de parti genel başkanları olarak bir araya gelerek, üzerinde uzlaşıya vardığımız yeni sistemle ilgili mutabakat metninin kamuoyuna takdimi üzerine görüştük ve 28 Şubat 2022 tarihinde milletimizle paylaşılmasında mutabık kaldık. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçmek ortak ve öncelikli hedefimizdir. Bu hedefe ulaşabilmemiz için sürecin nasıl işleyeceğinin ve bu süreçte ülkemizin nasıl yönetileceğinin yapıcı bir şekilde planlanması gerekmektedir. Bu nedenle geçiş sürecinin yol haritasının çalışılarak üzerinde mutabık kalınması ve vatandaşlarımızla paylaşılması konularında da uzlaşıya vardık. Ayrıca bu toplantıda güncel ekonomik ve sosyal gelişmeleri değerlendirdik ve seçimlerden sonra uygulanmaya başlanacak politikalar konusunda ortak çalışma yapılabilecek alanlara ilişkin görüş alışverişinde bulunduk. Hedefimiz milletimizin rahat bir nefes almasını sağlamak ve refah düzeyini, kapsayıcı bir anlayışla ivedilikle yükseltmektir. Türkiye’nin istişare ve uzlaşı ile çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Önemli olan, tüm farklılıklarımızla beraber “biz” düşüncesini, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’yi inşa etmektir. Öte yandan hedefimiz; kamu yönetiminde şeffaflık, eşitlik, tarafsızlık ve liyakatin sağlanması, yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi, Siyasi Etik Kanunu ile siyasi makamların millete hizmetten başka bir amacının olmamasının garanti altına alınmasıdır. Bugün burada milletimiz adına “Yarının Türkiyesi”ni inşa etmek için önemli bir adım attık. Bundan sonra da işbirliği alanlarını genişleterek sürdürmekte kararlıyız. Hep birlikte inşa edeceğimiz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i milletimize ve gelecek nesillere adalet, barış, refah ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ettiğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."

Metinden anlaşılanları şu şekilde toplayabiliriz.

Yeni yol haritası bu ilkeler üzerinde şekillenecektir.

Ayrıca ikinci toplantının tarihi de anlamlı.

İktidarın sık sık dile getirdiği 28 Şubat vurgusuna, 28 Şubat'ta Parlamenter ve Demokratik Türkiye vizyonunun açıklanması 28 Şubat zihniyetinin panzehirinin de bir başka 28 Şubat'ta yapılacak ve aşağıda,

"Öte yandan hedefimiz; kamu yönetiminde şeffaflık, eşitlik, tarafsızlık ve liyakatin sağlanması, yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi, Siyasi Etik Kanunu ile siyasi makamların millete hizmetten başka bir amacının olmamasının garanti altına alınmasıdır. Bugün burada milletimiz adına “Yarının Türkiyesi”ni inşa etmek için önemli bir adım attık. Bundan sonra da işbirliği alanlarını genişleterek sürdürmekte kararlıyız." şeklinde özetlenen, 28 Şubat mağdurlarına böyle bir teminatın veriliyor olması da önemlidir.

Bu duyarlılık, siyaseti "Öç alma" aracı olarak gören "Rovanşist zihniyetten" kurtulma, toplumsal barışı kurma yolunda önemlidir.

Şimdi bu toplumsal sözleşmeyle; barışa, özgürlüğe, demokrasiye ve bunların teminatı Hukuk Devleti idealine omuz verme zamanıdır.

Vakit, özgürleştirici siyaseti güçlendirme vaktidir.

Umudumuzu hep birlikte büyütelim!

Düşmanına karşı düşmanlığı değişmez ve vazgeçilmez ölçü olarak görenlere itibar etmeyelim ve onlara "Selam!" diyerek yolumuza devam edelim!

Milletimize, buyuran değil, onay isteyen siyaset hayırlı olsun!