İnsan hakları arasında en önemli haklardan biri  demokratik temsil haklarını kullanma  ve siyasal süreçlere doğrudan katılmadır.

Merakla başlayan siyaset, katılım, ilgi ve bilgi ile eyleme geçer.

Oy kullanma, aday olma, siyasi konular da fikir sunma, inandığı fikirler ile halkı ikna etme siyasal eylemlerde fiilen bulunma gibi faaliyetler siyasi katılımın toplamıdır.

Kadınlar siyasal yaşama sadece oy kullanan bir taraftar olarak değil, görüş bildiren, aday olan, adayları denetleyen koordine eden bir siyasal aktör olarak da katılır.   

Siyasal süreçlere katılım ile ilgili  yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklere göre daha düşük bir oranda siyasi temsil gösteriyorlar.

Yani kadınlar daha az politize oluyorlar.!!

BM Kadın Birimi (UN WOMEN) ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) tarafından hazırlanan “Siyasette Kadın Haritası” nın  2020 yılı verilerine göre erkekler parlamentoda temsil oranı %75 geçerken, kadınların temsil oranı % 24.9 göstermektedir.

Bu temsiliyetin % 40 ‘dan fazlası Kuzey İskandinav ülkeleri,%30 oranında Avrupa ve % 20 oranlarının Asya ve Ortadoğu ülkelerinde temsil edildiği yansımaktadır.

Türkiye’de ise kadınlar genel olarak ekonomi, eğitim, aile ve iş hayatı uyumsuzluğu, toplumsak baskı, geleneksel görüş, siyasi ilgi ve bilgisizlik yüzünden  siyasete fazla katılamamaktadır.

Yerel yönetimlerde kadın temsil oranlarımıza baktığımızda   % 10.7 iken,Parlementoda %17.3 oranında çok düşük bir temsil oranını görmekteyiz maalesef!

Esasen siyasal tavırlara yaklaşımda cinsiyetin bir etkisi olmamalı diye düşünüyorum.

Ancak erkeğin ve kadının insan haklarının daha adil bir sosyal zemin üzerinde korunması ve yeniden inşa edilmesi gerçeği bizi siyasi rollerin cinsiyetçi ayrımdan kurtarır.

Kadınların siyasette var olmaları toplumun gelişimine ülkenin kalkınmasında çok büyük bir etkisi vardır.

Kadınların Siyaset mekanizmalarının karar alma organlarında bulunmaları kendi bölgelerinde ve ülkelerinde güvenlik, şiddet, sağlık ve barış gibi toplumsal meselelere farklı bir bakış getirirken, çözüm  sunmada müzakere zeminini oluşturarak  siyasi sürece  pozitif bir değer katar.

Sonuç olarak şunu ifade etmeliyizki;

Yerelden küresele gerek ulusal  gerek uluslararası toplumda savaşın önlenmesi, barış ve güvenliğin sağlanması, etnik ve kimliksel çatışmaların ayrımcılıkların azaltılması, insan haklarının korunması, şiddet ve istismarın yok edilmesi, doğanın korunmasında kadınların varlığı samimiyetle müspettir...