Ülkemizin Doğusunda 10 ilimizde,

toplumsal hafızalardan uzun süre silemeyeceğimiz çok Üzücü ve yıkıcı bir deprem sarsıntısı ile haftaya başladık..

Türkiye’nin en öncelikli sorunlarından birinin Deprem gerçeği olduğunu umarım bir kez daha anladık!!

Ulusal ve yerel tüm kurumların, sorumluların ve ilgililerin deprem önlem çalışmalarını, kentsel dönüşümleri  ve güvenli yasam alanlarını bir an önce hayata geçirmelerinin de ne kadar mühim olduğunu hatta milli bir vazife olduğunu da umarım bir kez daha  anlamışızdır.

Önce Tedbir, Sonra da Tevekkül diyelim..

****

3 Şubat 1931 yılında yağmurlu bir günde Atatürk memleketin ahvalini görmek ve doğru bilgi edinmek için Aydın şehrimize gelmistir.Binlerce kişi ozaman bile kendisini karşılamıştır .

Aradan 92 yıl geçmiştir ama Aydınlıların, Efelerin  Atatürk’üm  sevdası hiç bitmemiştir.

Geçtiğimiz günlerde yağmurlu ve çok soğuk  bir günde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Aydın’a geldi.

Elbette Cumhurbaşkanı olarak şehrimizi ziyareti çok kıymetliydi,

Kapanan yollara, ulaşım otopark sorununa, her adımda bekleyen soğuktan donan  güvenlik güçlerimize rağmen..

Aydın meydanından seslenen Erdoğan, Menderesin mirasına, demokrasiye vurgu yaparken, Millet ittifakının liderlerine “öyle bir  çakalım ki bellerini bir daha dogrultamasınlar"diyerek adeta demokrasinin belini boynunu  Aydın'da kırdı.

Ve yine,

Siyaset dili nezaketten uzaklaştı, kutuplaştı ve siyasal etiğide aştı!!

Siyasal dilin kuşatıcı, kapsayıcı ve öğretici bir yönü olmalı diye düşünüyorum .

Siyasal kutuplaşma  iletişimdeki agresiflik, nobranlık  ve nefret dili siyasal şiddete dönüşürken siyasetçiye de  hiç bir şey kazandırmadığını ve hiç kimsenin istediği sonucuda vermediğini birçok kişinin de bildiğini düşünüyorum.

Unutmayalım ki, Sandığın dili Siyasi dili terbiye eder.

***

Haydi Söyle, Rüyalarda gördüğünü...

“Gençler, hedefe kilitlenmiş Siha gibi patlatacak Sandıkları”sloganlari eşliğinde Cumhurbaşkanı ile bir araya geldiler.

Duyanlara duymayanlara, şarkılar  türküler sazlar vardı birazda romantizm hakimdi..

Cumhurbaşkanın söylemiyle ‘muhteşem üstü muhteşem bir miting’ olmuştu Nazilli mitingi.

Ama Nazilli il olma hayali  başka bir bahara kalmıştı.

Aydınlı Gençler uzaya değil, uzağa bile gitmeye çalışırken ulaşım, erişim iletişim sorunu yaşarken bir de teknopark sözü aldılar Nazilli Basma fabrikası yerine..

Ve Gençler artık iki katlı ranzadan karyolaya geçmişlerdi.

Nereden nerereye..

Cumhurbaşkanı demokrasi şehidimiz Menderesi pek çok kez hatırlattı Aydınlı Gençlere..

Evet,

Menderesin asılması Türk siyasal tarihimize  kara bir leke vuran faşist bir zihniyetin göstergesiydi.

Demokrasi ve adalet bilincimizi altüst etmiştir. Aradan yıllar geçmiştir.

Ankara’nın göbeğinde siyasi bir  oluşumun gençlik kolları eski başkanı, genç bir siyasetçi, bir akademisyen ve bir baba olan Sinan Ateş  öldürülmüştür.

Menderesin asılması ne kadar  acı  bir mefhumdur

Tıpkı   Genç bir siyasetçi Sinan Ateş’ in öldürülmesi  gibi.

O günlerde  Türk demokrasinin yüzüne sürülen bu kara leke ve eline  verilen aynada  bugünü görmek de ne kadar acı bir mefhumdur.

Şimdi siyasetçilerin demokrasi vicdanına sesleniyorum.

Siyaset Gençliğin neresinde???