İnsanlar doğar, belirli bir süre yaşar ve ölür. İnsanoğlu doğumu kutlar, aldığı her yaşla birlikte büyümeyi kutlar da ölüm üzerine pek düşünmez.  Düşünmek istemez. Ölüm nedir, ölümden sonrası var mıdır, gibi konularda her ne kadar biz yetişkinlerin bilgisi olsa da, bir yakınımız öldüğünde kabullenmekte zorlanırız.  Hem kendi yaşamımızın bir gün son bulacağını biliriz hem de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ederiz. Peki ya çocuklar? Çocuklarımız biz ne kadar istemesek de erken yaşlarda ölüm kavramıyla karşılaşıyorlar. Bir yakınının ya da ebeveynin kaybı, evdeki evcil hayvanın ölümü, yerde ölü bir arı görmek veya televizyonda duyduğu bir haber dahi çocukların ölüm kavramıyla tanışması demektir. Ardından çocukların sorgulamaları ve soruları başlar. Ölüm ne demek, nereye gitti, ne zaman gelecek, peki anne/baba sen de ölecek misin? vb. sorular ardı ardına gelir. Ne kadar sevimsiz bir konu olsa da çocuklara ölüm kavramını nasıl anlatmamız gerektiği konusunda önceden bilgi sahibi olmamız, çocuğu kaygılandıracak yanlış tutumların önüne geçecektir.

Okul öncesi dönemde çocuklar ölümü nasıl anlar:

0-2 Yaş dönemi: Bu dönemde çocuklar ölüm kavramını anlayamazlar. Ancak ebeveynin kaybı durumunda etrafında yokluğunu hissedebilirler.  Artık yakınında olmayan ebeveynin kokusunu, tensel temasını ararlar.

3-6 yaş dönemi: Bu yaş döneminde çocuklar bir kedinin yerde neden hareketsiz yattığını, balıklarının neden artık yüzmediğini sorgulayabilir. Ancak hala canlı cansız ayrımını tam olarak yapamazlar. Bu nedenle ölümü uyku ve hareketsizlik gibi düşünürler. Ölüm bu yaş için bir son değildir ve ölen kişinin tekrar dönebileceğini düşünürler. Çocukların ölüm kavramını tam olarak anlaması ancak soyut işlem dönemine geçtiklerinde yanı 10-11 yaşlarında mümkün olur.

Ölüm kavramını çocuklara nasıl anlatalım?

1) Anne/baba sen de ölecek misin, sorusuyla her ebeveyn bir gün karşılaşabilir. Bu gibi durumlarda “Biz senin yanındayız, buradayız. Sağlıklıyız ve güvendeyiz. İhtiyacın olduğu her zaman yanında olacağız. Uzun yıllar birlikte yaşamayı planlıyoruz. Birlikte yapacağımız çok güzel şeyler var” şeklinde bir cevap verilebilir. Birlikte yapılacak olan önceden konuşulan planlar hatırlatılarak çocuğun kendini güvende hissetmesi sağlanabilir.

2) O ana kadar beklemediğiniz ve nasıl cevaplayacağınızı bilmediğiniz bir soruyla karşılaşırsanız dürüst olun. “Bu sorunun cevabını şu an bilmiyorum, ama senin için araştırabilirim”, diyebilirsiniz. Bu cümleyi hazırlıksız yakalandığınız her konu için kullanabilirsiniz.

3) Bir kişinin ölümünden bahsederken ölüm kelimesi yerine, uzun bir uykuda, yolculukta, vefat etti, bulutlardan bizi izliyor gibi ifadeler kullanmayın. Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar soyut kavramları anlamadıkları için uykudan korkabilir, ölümü uykuyla eleştirebilirler.

4) Yine okul öncesi dönem için “Allah sevdiklerini yanına alır, o şimdi cennetten bizi izliyor” gibi ifadeler kullanmanız kafa karıştırıcı olacaktır.

5) Okul öncesi dönemde ölümü anlatırken olabildiğince somut ve basit bir anlatım kullanmalısınız. “Her canlının yaşamının bir başlangıcı ve bir sonu vardır. İnsanlar da doğarlar, büyürler, zamanı geldiğinde ölürler. Bazı insanlar çok hasta oldukları için bazıları çok yaşlandıkları için bazıları da farklı nedenlerle ölebilirler. İnsanlar yaşarken nefes alır, konuşur, yürür ve birçok şeyi yapabilir. Ama ölen insan artık nefes alamaz, göremez, duyamaz, hissedemez, konuşamaz ve yürüyemez. Ölen bir kişiyi artık göremeyiz, ama sevgisini her zaman kalbimizde hissedebiliriz” şeklinde bir açıklama yapabilirsiniz.

6) Okul öncesi dönemde çocuk ölen kişinin nereye gittiğini sorabilir. “Ölen kişiyi bir daha göremeyeceğinizi ama sevgisini hep hissedeceğinizi söyleyin. Özlediğiniz zamanlarda resimlerine birlikte bakarak onu hatırlayabileceğinizi söyleyebilirsiniz.

7) Çocuklar okul öncesi dönemde ölümü geri dönüşü olan geçici bir yaşantı olarak düşünürler ve ölüme sıklıkla oyunlarında yer verebilirler

8) Çocuğa ölüm haberi verilecekse bu haber ebeveynleri yani en yakın olduğu kişilerden biri tarafından verilmelidir. Konuya girerken hazırlık yapılması önemlidir. Çocuk daha önceden ölen kişinin hasta olduğunu, hastanede tedavi gördüğünü biliyor olabilir. Ölümün ardından, “Sana söylememiz gereken çok üzücü bir olay oldu bugün, deden öldü” şeklinde giriş yapılabilir. Ardından, insanlar yaşarken nefes alır, konuşur, yürür ancak deden artık bunları yapamayacak, denebilir.

9) Çocuğun sorduğu soruya mutlaka yanıt verilmelidir. Fazlasını anlatmak veya uygun ortam olmadan bir anda ölüm hakkında konuşmak kafa karıştırıcı ve korkutucu olabilir.

10)Çocuğunuz aynı soruları tekrar tekrar sorabilir. Bu durum normaldir. Çocuğunuzun duygusunu anlamaya çalışarak sorularını sabırla yanıtlayın

11)Çocuğa ölüm haberi verilecekse duygular konusunda dürüst olunmalıdır. Ölen kişiyle ilişkili konuşulurken ağlamak, onu özlediğini ifade etmek normaldir. Çocuğa da duygularını ifade edebilmesi için sağlıklı bir model olur.

12)Cenaze evinden çocuğu uzaklaştırmak doğru bir davranış değildir. Ölüm kavramıyla karşılaşan çocuğun ebeveynlerinin yanında olmaya her zamankinden çok ihtiyacı vardır. Çocuk ölen kişiyle ilişkili yasını ebeveynleriyle birlikte yaşamalıdır.

13)Cenaze törenine çocuğu götürme konusunda, çocuğun duygu durumu, mizacı göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuk istemiyorsa asla zorlanmamalıdır.

14)Çocuklar okul öncesi dönemde ölen kişilerin toprağın altına konmasını anlamlandıramayabilirler. Bu nedenle mezarlıkla ilgili sorularda mezar taşlarından bahsedilebilir. Mezar taşlarında ölen kişilerin isimlerinin yazdığı söylenebilir.

15)Çocuklar okul öncesi dönemde benmerkezci düşünürler. Bu nedenle olan biten her şeyden kendilerini sorumlu tutarak ölümle ilişkili suçluluk hissedebilirler. Ölümü anlatırken bunun çocukla ilişkili olmadığını belirtmek çocuğu rahatlatabilir.

16)Mümkün olan en kısa sürede rutine dönmek ve rutini olabildiğince korumak önemlidir. Çocuk bildiği düzende kendini güvende hissedecektir.

17)Ne kadar doğru tutumla yaklaşsanız da ölümün kabulü çocuklar içinde zordur ve bir yas sürecinden geçerler. Bu süreçte çocuğunuzda bebekliğe dönme (alt ıslatma, parmak emme)  davranışları, hırçınlık, oyunlara ilgi duymama, iştah ve uyku sorunları, gece korkuları gibi durumlar gözleniyorsa uzman desteği almanız önemlidir.

Sağlıkla kalın.