Daha önceki yazılarımdan birinde “Ağlamak İyileştirir” başlığı altında, ağlamanın insanların fiziksel ve ruhsal sağlığı için ne kadar önemli olduğundan bahsetmiştim. Son zamanlarda sık karşılaştığım bir söylem olması nedeniyle aynı konuya tekrar değinmek istedim. Tabi bu sefer farklı bir yerden. Hepimizin sıklıkla şahit olduğu, tamamen kültürel aktarım ürünü olan bir söylemi inceleyelim bu hafta. “Erkekler ağlamaz!” hatta ağlamayı zayıflık gibi görüp biraz daha cinsiyetçi hale getirenler için de şöyle bir ifade var “Kız gibi ağlama, erkek adam ağlamaz!”.

Ağlamanın gerçek işlevini bilmeyen çoğu kişi için ağlamak tamamen bir zayıflık göstergesi. Tam da bu nedenle kullanılır bu ifadeler “Bebek gibi ağlama, ağlayacak ne var, kız gibi ağlama”. En çok da bu ifade bir erkek çocuğuna yöneltildiğinde şaşkınlıkla izlerim. Özetle söylemeliyim ki ağlamanın cinsiyeti yoktur. Ağlamanın cinsiyeti olmadığı gibi örneğin 5 yaşında henüz ebeveyn rehberliği olmadan duygu regülasyonunu sağlayamayacak olan bir çocuğa, erkek adam ağlamaz demek yalnızca duygu baskılamayı öğretebilir.  Okul öncesi dönemdeki bir çocuktan bahsediyorsak sıklıkla şu durumdan bahsedilir, her şeye ağlıyor! Ben de ebeveynin beklentisini öğrenmek isterim öncelikle, tam olarak ne bekliyoruz? “Annecim / babacım az önceki oyunda kaybettiğim için hayal kırıklığına uğramış durumdayım ve çok üzgün hissediyorum. Size biraz sarılabilir miyim? Umarım bir sonraki oyunu kazanırım.” Demesini mi? Okul öncesi dönemde henüz duygu düzenleme becerileri gelişmemiş (Prefrontal korteks gelişmediği için de bu pek mümkün değil) bir çocuk için böyle bir beklenti çok ütopik. Çocuklara yardımcı olmamızın en iyi yolu ağlamak istediklerinde onlara zaman vermek duygusal boşalım yaşaması için bir alan açmak. Tabi yalnız bırakarak değil! Yanında şefkatle durarak, izin veriyorsa sarılarak, sakince ben buradayım mesajı vererek. İkinci adımda ise sakinleştiğinde duyguları ve problemi konuşma kısmı var. Bu aşamada duygusunu anladığınızı belirterek alternatif neler yapabilirdini konuşabilirsiniz. Bu arada unutmadan eklemeliyim, ağlaması bastırılan ve ağlayıp rahatlaması için alan açılmayan çocuk, negatif duygusunu kısa sürede öfke ve saldırganlık gibi duygularla ifade edecektir. Bu durum kendine ya da başkasına zarar verme, eşyaları fırlatma şeklinde gözlemlenebilir. Sağlıklı bir duygusal gelişimi sürdürmesi de pek mümkün değildir.

Tam da bu noktadan yetişkinlere geçelim mi? Erkekler ağlamaz söylemiyle yetişen yetişkinleri gözlemlediğinizde gerçekten çokta ağlamadıklarını görürsünüz. Çünkü erkekler güçlü olmalıdır öyle değil mi? Peki bu ağlamayan güçlü erkekler duygularını nasıl ifade etmektedir? Neden öfke nöbetleri, ani duygusal çıkışlar, olumsuz kelime kullanımı daha çok erkeklerde görülmektedir? Yapılan araştırmalar, duyguların ve gözyaşlarının bastırılmasının vücutta stres birikimine neden olarak, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, peptik ülser gibi rahatsızlıklara davetiye çıkardığını gösteriyor. Kendi gözlemlerinizden de bir değerlendirme yapabilirsiniz. Yakın çevrenizi gözden geçirin. En az ağlayan kişiler, öfke patlamaları ve ani duygusal çıkışları en yüksek kişilerdir. Keşke bir nesil “Ağlamak güzeldir, süzülürse yaşlar gözünden. Sakın utanma” sözleriyle büyüseydi.

Ağlamak nasıl iyileştirir, hadi hatırlayalım. Yapılan araştırmalar stres, üzüntü, yoğun mutluluk halinde ağlayabilen insanların çok daha sağlıklı olduğunu göstermektedir. Çünkü vücutta biriken duygusal yük ve olumsuz enerji ağlayarak dışarı atılmaktadır. Yapılan çalışmalarda, duygusal gözyaşları dediğimiz stres anında salgılanan gözyaşlarının içeriğinde, vücutta salgılanan bedeni olumsuz etkileyen stres hormonlarının yer aldığı gösterilmiştir. Stres hormonları dışarı atılırken içeride de aşk ve bağlılık hormonu olarak bilinen oksitosin ve mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin üretimi artmaktadır. Endorfinler vücudumuzun doğal ağrı kesicileridir. Ağlama sonrası gelen rahatlama ve uyku isteğini düşünün, işte tam da bu hormonların etkisiyle olmaktadır.

Ağlamanın bunca faydasını göz önünde bulundurduğumuzda zayıflık değil, güç olarak görmemiz gerektiğini söylemeliyim. Tam da bu yüzden daha sağlıklı bir toplum için lütfen bırakalım erkekler de ağlasın!

Yazımı bitirmeden aklınıza gelebilecek bazı soruları yanıtlamak isterim.

*Çocuklar her istediklerini ağlayarak yaptırsın demiyorum. İstedikleri olmadıklarında ağlamaları normal bir tepki. Önce ağlamalarına izin verin, alan açın. Ama ağladı diye istediğini yapmayın. Sakinleştiği zaman durumu konuşabilirsiniz.

*Sürekli bir ağlama isteği ya da her şeye ağlama gibi bir durum varsa ve bir süredir devam ediyorsa, depresyon belirtisi olabileceği de göz önünde bulundurularak bir uzman değerlendirmesi alınabilir.

Sevgiyle kalın, iyi haftalar

Yeni Yıl Kararlarını Uygulamaya Geçirme Rehberi Makale: Yeni Yıl Kararlarını Uygulamaya Geçirme Rehberi