Özlem Hanım AK Parti’ye geçince yerel iktidarla genel iktidarın rotalarının birleşmesi sorunları çözmede insanlara bir umut kapısı açmıştı ama görünen o ki çelme takma siyaseti yeni dönemde de devam edecek gibi görünüyor..

İlk önce bir insanı politikacı olmaya sevk eden ülkesine, kentine, kasabasına, mahallesine dair- maddi ve manevi genelini ilgilendiren- bir rahatsızlığı olacak.

İkinci olarak insanlık adına rahatsızlık duyduğu o meseleleri giderecek inancı ve azmi bulunacak.

Üçüncü olarak iyi niyeti,temiz bir kalbi,yeri geldiğinde sızlayan bir vicdana sahip olacak.İşte ülkesi adına,insanlık adına kubbede hoş bir seda bırakacak lider odur.

Örnek: Altı kez Başbakanlıktan giden 7 kez de gelen aynı zamanda bir devlet adamı olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel siyasete giriş nedenini kuraklığın çatlattığı topraklar ve kuru başaklar olarak açıklar.

Suya ve toprakla buluşmasına olan sevdasından ötürü Süleyman Demirel’e Barajlar Kralı denmiştir.

Siyaset meydanında boy gösterenlerin hepsinin hareket noktası ülke ve millet aşkıdır denemez.

Kimileri Servet sahibi kimileri sahip olduğu gücü siyasetle birleştirerek gücüne güç katmak isteyebilirler kimileri siyasetin kendine kazandıracağı makamın konforuna tamah etmiş olabilirler.

Kimileri ihale almak için,ticaretle ya da avukatlıkla iştigal eden kimileri ise müşterisini artırmak için kimileri de dolgun emeklilik maaşı ile kendisinin ve ailesinin geleceğini garanti altına almak için ve daha sayamadığımız başka nedenlerle politikaya atılmış olabilirler.

Eğer hareket noktası insan ve insana hizmet değil de seçilmiş olmanın kendine kazandırdığı itibar kürkünün istismarıyla politikayı zenginleşmede bir araç olarak görüyorsa o devlet adamı politikacı değil sakınılması gereken sahtesidir.

Ancak Osmanlı’dan beridir devletin başına bela olan “kahtı rical” yani devlet adamı yokluğu gerek bürokraside gerek siyasette günümüzün de devam eden bir gerçeğidir.

Eğer merkezde devlet adamı kıtlığı varsa o arıza durgun suya atılan taş misali dalga dalga taşranın en ücra köşesine kadar yayılır. Çünkü yetersiz olan politikacı kibrinden kendini dev aynasında görür ve her şeyi bildiğini sanır ve sözünün üstüne söz koyanı pek sevmez.

Onun için sandıktan çıkmakla bilgili ve tecrübeli olmayı aynı kefeye koymalarının bir sonucu tercihleri devletin ve milletin zararına da olsa yanlış da olsa her sözüne “evet” diyeceklerden yana olur.

O konuda ölçü hizmet ve hizmet kalitesi değildir, Kamuoyunda kitle iletişim araçlarıyla,reklamın her türlüsüyle sanal bir başarı algısı oluşturmaktır.

Onun için de suni gündemler yaratarak halkı oyalamak gerçek gündemden uzak tutmak gerekir.

Ne hazindir ki, Aydın’da uzun zamandır izleneni yöntem hizmeti merkeze alan çözüm odaklı politikalar değil polemiklerden beslenen sorunları ve çözümlerini öteleyen kısır siyasettir. Özlem Hanım parti değiştirene kadar Aydın’da geçerli olan karşılıklı çelme takma siyasetiydi.

Özlem Hanım AK Parti’ye geçince yerel iktidarla genel iktidarın rotalarının birleşmesi sorunları çözmede insanlara bir umut kapısı açmıştı ama görünen o ki çelme takma siyaseti yeni dönemde de devam edecek gibi görünüyor..

Çelme takma siyasetine ilişkin bir örnek:

Bilindiği üzere Aydın 2014 Mahalli Seçimleriyle birlikte büyükşehir statüsüne geçmişti ve o seçimin galibi CHP adayı Özlem Çerçioğlu trafiği rahatlatacak Didim-Buharkent arası Karayolu’na 21 alt geçit yapma sözü vermişti.

Konuya ilişkin izin isteğini Karayolları İzmir Bölge Müdürlüğü adı geçen alt geçitleri kendilerinin yapacağını ileri sürerek geri çevirmişti. Konu Cumhur İttifakı politikacıları tarafından her gündeme getirilişinde Özlem Çerçioğlu Karayollarının bu yazısını gerekçe göstermişti.

Buna karşılık da ne Cumhur İttifakı milletvekilleri ne de il ya da ilçe başkanlarından bir yetkilinin karayollarına “madem söz verdiniz niye yapmıyorsunuz”,sorusunu yönelten de çıkmadı.

Eğer gerek genel iktidar Cumhur İttifakı milletvekilleri ve yerel teşkilat yetkilileri gerek yerel iktidar CHP milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilatları Aydın adına rahatsızlık duysalardı bu sorunu aralarında siyasete alet edilmeden de çözülebilirdi.

Ama inatlaşarak çözmedikleri yetmiyormuş gibi aslında mahcup olmaları gereken bir konuda suçu birbirlerine atarak iki taraf da istismar ettiler.

O tarihten bu yana da Buharkent-Kuşadası arasındaki trafik ışığı adedi 50’yi aşarak bu iki ilçe arası en çok trafik ışığı olan Karayolu unvanıyla anılır, olmuştur ki, bu Aydın adına bir utanç konusudur.

Özlem Hanım’ın AK Parti’ye katılımıyla aynı yöne bakan yerel iktidarla genel iktidarın birlikteliğiyle vatandaşta bekleyen sorunların çözüleceği umudu doğmuştu ki, bu sefer de Cumhur İttifakı’nın belediye meclisindeki üye yetersizliği ortaya çıktı.

Aydın’ın çözülemeyen sorunu yalnız altgeçit değildir, işsizlikte, tarım ürünlerine devlet desteğinin yetersizliğinde, hayvancılıkta, sebze ve meyve üretiminde baş edilemeyen girdi artışlarında velhasıl buna benzer birçok alanda Aydın sahipsizdir.

Sonuç olarak mecliste sosyal hakları ve aylıkları söz konusu olduğunda nasıl ki kısa sürede anlaşıyorlarsa vekiller ve yerel politikacılar Aydınla ilgili acil çözümü gereken sorunları siyasete alet etmeden çözmek için pekala yumruğu bir araya vurabilirlerdi.

Ama amaçları cebi ve rantı olandan ne Aydın için bir araya gelmeleri ne de bakan olmaları beklenir,Aydın insanı sahipsizdir.vesselam...