Zorlandığım bir yazı, zorlandığım bir başlık. Bir hafta boyunca Aydın’daki bir anaokulunda yaşanan istismar görüntülerine ne yazık ki hepimiz şahit olduk. Okul öncesinde çalışan bir psikolog, okul öncesinde çocuğu olan bir anne en başta da bir insan olarak üzgünüm. Hep birlikte üzüldük. Bizler üzülürken bazı çocuklar ne yazık ki bu durumu yaşadı ve belki de denetimsiz kalan bazı kurumlarda benzer durumlar yaşanmaya devam ediyor. Çocukların yaşadıkları ve yaşayacakları travmaların etkisi uzun süre devam edecekken öğretmenlerin tutumunu kişilerin vicdanına bırakmak çok da mümkün değil. Dilerim ki böyle haberler tekrarlanmadan denetimler sıklaşır. Diğer taraftan mevcut haberlerle anne babaların aklında oluşan endişelere, “ya benim çocuğum da böyle şeyler yaşıyorsa” gibi düşüncelere yönelik birkaç öneride bulunmak istedim.

Okul öncesi eğitim, çocuk gelişimi için her ne kadar önemli olsa da çocuğunuzu nereye, kime emanet ettiğiniz her şeyden önemli. Bunun için ilk adım iyi bir araştırma yaparak çocuğu okula başlatmak olmalı. Diğer taraftan ne kadar iyi araştırma yaparsanız yapın elbette ki çocuğunuz olumsuz tutumla karşılaşıyor olabilir. İlk önerim, 3 yaşında da olsa 13 yaşında da olsa okulla ilgili olumsuz bir duygu ya da tutumdan bahsediyorsa eğer çocuğunuzun söylemini dikkate almanız. 3-4 yaşındaki bir çocuğun her söylediği doğrudur demiyorum. Çocuklar bu dönemde eklemeler yapabilir, hayal güçlerinin etkisiyle türetebilir, arkadaşlarının yaşadıklarını kendi yaşamış gibi anlatabilir ya da zaman kavramı tam oturmadığı için eski bir olayı yeni yaşanmış gibi anlatabilir. Ancak (!) çocuğunuz size olumsuz bir duygu ya da tutumdan bahsediyorsa orada çocuğu rahatsız eden bir şey mutlaka vardır, araştırılması ve kaynağa yönelik bir çözüme gidilmesi gerekir. Çocuğunuza “okul nasıl geçti, neler yaptınız bugün?” diye sormanız okulu anlamanız için yeterli olmayacaktır. Çünkü bazı çocuklar okulda yaşadıklarını detaylı anlatırken bazı çocuklar etkinlik yaptık ya da bir şey yapmadık deyip geçebilirler. Okul öncesi dönemdeki bir çocuğun duygu durumunu anlamak isterseniz oyunlarına yönelmenizi öneririm. Tekrarlanan temalarına, okulu nasıl canlandırdığına bakın mesela. Çünkü bu dönemde çocuğun dili oyun, oyuncaklar ise kelimeleridir. Ve çocuklar dile getiremedikleri birçok şeyi oyunla anlatabilirler.  Mümkünse her gün 20-30 dakikalık bir süre tamamen çocuğunuza yöneldiğiniz bir oyun saatiniz olsun. Telefon, televizyon ya da ocaktaki yemek gibi başka hiçbir şeyle ilgilenmediğiniz bir yarım saatten bahsediyorum. Çocuğunuzun oyunları dışında üzerinde durmanız gereken bir konu da davranış değişiklikleri. Çocuğunuz ev ortamıyla ya da hastalık, yorgunluk gibi durumlarla açıklayamadığınız bir sebepten hırçın davranmaya başladı ya da içine kapandıysa; eskiden ilgi duyduğu şeylere karşı ilgisiz davranıyor, yaş dönemiyle açıklayamadığınız ani tepkiler veriyorsa yine okulda bir sorun yaşayıp yaşamadığını araştırmanızı öneririm. Diğer bir önerim, çocuklarınızı öğretmenleriyle korkutmamanız. Beni dinlemezsen öğretmenine söylerim, böyle yaparsan öğretmenine söylerim gibi ifadeleri sık kullanırsanız çocuğunuz okulda olumsuz bir şey yaşadığında size söylemeye çekinecektir.  Lütfen, her ne olursa olsun yanında olduğunuzu, destek olacağınızı, anne babalar ile çocuklar arasında sır olmaması gerektiğini sık sık dile getirin. Bir diğer önemli konu ise çocuğunuzun öğretmeninden görmesini istemediğiniz tutumları evde sizden görmediğine emin olmanız. Bir çocuğa eğer aile ortamında da anne baba tarafından bağırılıyor, aşağılanıyor, etiketleniyor, tehdit ediliyor, kolundan çekiştiriliyor ya da dövülüyorsa (ki tüm bunlar çocuk istismarıdır) çocuğun öğretmeninden bu tarz durumları gördüğünde saklaması ve normalleştirmesi çok muhtemeldir. Önceki yazılarımda bahsettiğim mahremiyet eğitimi kavramını da tekrar vurgulamak isterim. Çocuğun kendi sınırlarını koruması, başkalarının sınırlarına saygı duyması mahremiyet bilincini kazanmasıyla mümkünken ev ortamında çocuğun bu anlamda desteklenmesi çok önemli. Çocuğun sınırlarına önce anne babası bir birey olarak saygı göstermeli ki çocuk kendi sınırlarını okul ortamında da koruyabilsin, bir şeyler yolunda gitmediğinde fark edebilsin. (Git Teyzeyi Öp Sana Şeker Versin” Konumuz Mahremiyet Eğitimi başlıklı yazımı gözden geçirebilirsiniz).

Son olarak, çocuğunuz okul ya da öğretmeniyle ilgili bir söylemle geldiğinde fevri davranmamanızı, hassasiyetle ve sakin adımlarla ilerlemenizi öneririm. Öncelikle sınıf öğretmeni ve okul rehber öğretmeniyle iletişime geçerek durumu anlamaya çalışın. Yeterli gelmez ya da çözüme yönelik bir adım göremezseniz okul idaresiyle görüşün. Okulla da durum çözülemediğinde, istismar şüphesi de varsa o zaman daha büyük adımlar elbette atılmalı..

Her ne kadar bu görüntülerdeki gibi durumlar nadiren yaşanıyor olsa da mesleğini canla başla yapan, öğrencilerini gözünden sakınan öğretmenlerimizin emeklerini unutmayalım. Onlar iyi ki varlar ..

Aynı haberlerle tekrar tekrar karşılaşmamak dileğiyle, iyi haftalar.  

Çocuğunuz İlkokula Başlamaya Hazır mı? Makale: Çocuğunuz İlkokula Başlamaya Hazır mı?