Kaygı da diğer tüm duygular gibi zaman zaman herkesin hissettiği normal duygulardan biridir. Kaygıyı tanımlamadan önce korku ve kaygı arasındaki farkı anlamamız gerekir. Korku, tehlikeler karşısında kendimizi korumamızı sağlayan, kişiyi uyaran alarm sistemi olarak düşünülebilir. Kişinin belirli bir nesne, durum, olay karşısında hissettiği tehlike algısıyla geçtiği alarm durumudur ve evrensel bir duygudur. Kaygı ise geleceğe yönelik daha karmaşık ve uzun süren bir duygu durumudur. Belirsizlik içeren durumlarda ve olma ihtimali olan ya da olabileceğini düşündüğünüz senaryolara yönelik ortaya çıkan gerginlik halidir. Kaygının belirli bir nesnesi yoktur ve “Ya ….. olursa?” düşüncesiyle çalışır. Zaman zaman kaygılı hissetme hali günümüz koşullarında son derece normalken dikkat etmeniz gereken şey bu kaygının miktarı, sürekliliği ve yaşam kalitenizi düşürüp düşürmediğidir. Örneğin; Gireceğiniz önemli bir sınav öncesinde belirli bir ölçüde kaygı hissetmeniz normaldir. Soruların belirsizliği, başarısız olma korkusu burada kaygıyı tetikleyebilir. Orta düzeyde bir kaygı yaşamak bu noktada motivasyonunuzu ve çalışma veriminizi artıracaktır. Diğer taraftan yoğun düzeyde yaşanacak bir kaygı kişinin bedensel gerilimini artıracak, odaklanma becerisini azaltacak, dolayısıyla çalışmasına ya da sınav sırasında sınava odaklanmasına engel olacaktır.

Kaygı ne zaman tehlikelidir ve profesyonel destek alınması gerekir?

Kaygı durumu sürekli ve gerçekle orantısız bir yoğunlukta ortaya çıkıyorsa; kaygı hali yaşamın diğer alanlarını olumsuz etkiliyor, yaşam kalitesini düşürüyorsa; kaygılı hisseden kişiler belirli durumlardan kaçma kaçınma davranışları geliştirmeye başladıysa (Örn; sosyal alanlara girmeme, evden çıkmama, eldiven takarak yemek yeme vb.) ve 6 aydan uzun bir süredir devam ediyorsa kaygının profesyonel bir uzman tarafından değerlendirilmesi, doğru tanılanması ve kişiye özel tedavi planının oluşturulması gerekmektedir.

Yoğun kaygı durumunuzu fark edip psikiyatriste başvurmanız halinde kapsamlı bir klinik değerlendirme eşliğinde kaygı bozukluğu tanısı almanız olasıdır. Kaygı bozuklukları toplumda çok sık görülmektedir ve birden fazla türü bulunmaktadır. ”Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Selektif Mutizm, Agorafobi, Spesifik Fobiler, Panik Bozukluk, Sosyal Kaygı Bozukluğu, Ayrılma Kaygısı Bozukluğu” kaygı bozuklukları başlığı altında ele alınmaktadır.

Kaygı bozukluğu belirtileri nelerdir?

Yoğun kaygı yaşayan kişilerde bilişsel, duygusal ve davranışsal belirtiler gözlemlenebilmektedir. Her bir bozukluğun belirtileri farklılaşmakla birlikte yoğun kaygı yaşayan kişilerde sıklıkla şu durumlar gözlemlenir. Sürekli gergin, huzursuz ve tedirgin hissetme, uykuya dalmada güçlük ve diğer uyku problemleri, odaklanma sorunları, yoğun terleme, ellerde titreme, kalp çarpıntısı ve hızlı nefes alma, soğuk terleme, midede karıncalanma hissi, mide bulantısı, sürekli olumsuz düşünme ve iştah problemleri.

Kaygı bozukluğunda risk faktörleri nelerdir?

Kaygı bozukluklarının oluşmasında mizaç, genetik, fizyolojik ve çevresel faktörler birlikte etkilidir. Ebeveyn kaybı, fiziksel-cinsel istismar öyküsü, ebeveynin aşırı korumacı ve kaygılı yapısı başlıca risk faktörlerindendir. Kaygı bozukluklarının kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü belirtilmektedir.

Kaygı bozuklukları nasıl tedavi edilebilir?

Kaygı bozuklukları tedavisinde psikoterapi yöntemleri ve ilaç tedavisinden yararlanılmaktadır. Bazı durumlarda yalnızca psikoterapi bazı durumlarda yalnızca ilaç tedavisi bazı durumlarda ise psikoterapiyle eş zamanlı ilaç kullanımı gerekli görülebilir. Kaygı bozukluğu çalışılırken yararlanılan birçok terapi ekolü bulunmakla birlikte bilişsel davranışçı terapi ekolü kaygı bozuklukları tedavisinde en etkin görülen yaklaşımdır. Çocuklarla kaygı çalışılırken bilişsel davranışçı terapi ekolü dışında oyun terapisinden de sıklıkla yararlanılabilmektedir.

Kitap Önerileri

Kaygı konusunda daha çok okuma yapmak ve evde bu konuda kendiniz çalışmak isterseniz bu kitaplardan faydalanabilirsiniz. Şefkatle öneririm. “Kaygı ve Endişe Çalışma Kitabı (David A. Clark – Aaron T. Back)” -  “Panik Atakta (Dr. David D. Burns)” -  “Evinizdeki Terapist (Dr. Dennis Greenberger)”.

Sevgiyle kalın, İyi Haftalar            

Daha sakin ebeveynler olabilmek mümkün mü? Makale: Daha sakin ebeveynler olabilmek mümkün mü?