ZEYTIN ağacı akıl ve zerafetin,
Zeytin dalı barışın ve özgürlüğün,
Zeytinyağı da saflığın ve sadeliğin bir sembolüdür .
İnsanoğlu “toprağın has altını ve madeni zeytindir” der.Ama yine de hiç kıymetini bilmez, bozdurup tüketmek ister..
Bilmez ki ne kadar değerlidir o..
Boşuna mı demiş şair, “hayatı öylesine ciddiye alacaksın ki yetmişinde bile Zeytin dikeceksin” ..
Neyse bu kadar edebiyat yeterli diye düşünüp hemen politik gündeme gelelim
Son günlerde kamuoyunda gündeme gelen çevresel sorunlarımızın başında Zeytincilik yasası değişikliği oldu.
Bu yasaya göre, zeytinliklere elektrik üretim santrali ve bunlara kaynak temin edilen sahalar kurulabileceği konusu öne sürüldü.
Çalışmaya göre, zeytinliklere ve zeytinlik sahalarında Jeotermal sondaj kuyuları açılabilecek ve buradan termaller yoluyla elektrik üretimi yapılacak. Mevcut zeytin ağaçlarından taşınabilecek olanların uygun bir alana taşınması, taşınamayacakların ise yerine 5 kat zeytin ağacı dikilmesi şartı getirilecek.
Bu değişiklik hayata geçerse hem tarıma, tarım yapana hem üreticiye hem de çevreye ekolojiye zarar verilebileceği bir çok STK temsilcilerinin, ilgili politikacıların ve en önemlisi toprağın ve üretimin gerçek sahibinin efendisinin köylünün söyleminde manşet olduğudur..
Yenilebilir enerji, sürdürülebilir yada yeşil enerji olarak bildiğimiz kaynakların (JES,HES,GES,RES gibi) doğaya uyumlu iyi yönetim ilkesiyle uygulandığında verimli ve etkin sonuçlar doğurduğunu görmekteyiz.
Bu çerçevede, ülkemizdeki enerji politikalarının da Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi uygulanan “iyi yönetim ”anlayışıyla enerji ihtiyaçlarını karşılamada mevcut kaynaklarını heba etmeden gelecek nesilleri de düşünerek doğaya uyumlu çevreyi koruyan ekonomik kalkınmada destekleyici bir enerji politikası izlenmelidir..