Genel seçime on aydan az bir süre kaldı. Partiler, ittifaklar tüm hızıyla çalışıyor. Milletvekilliği için yarışacak aday adayları ise gerek bireysel, gerekse parti programları çerçevesinde yavaştan çalışmaya başlıyorlar. Sahada koşuşturmaya başlayacak olan adayların henüz yolun başındaki söylemlerine bakılırsa hepsi kendine güveniyor, önce adaylığı, sonrada vekilliği kazanacaklarını söylüyorlar. Elbette her seçim bölgesinin vekil sayısı belli, kimileri gülecek, kimileri kaybedecek, göreceğiz.

Henüz erken olsa da bu seçim döneminde gördüğümüz, halkın ilginç bir yaklaşımı var. Vekilleri seçecek olan kişiler olarak şimdilik sadece yapılan çalışmaları, söylemleri dinliyor ve izliyor.

Halk artık içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulmak, daha iyi şartlarda yaşamak için doğru seçim yapmak istiyor. Durum böyle olunca körü körüne, takım tutar gibi oy vermeyecek gibi görünüyor. Hatta, kendi işinde başarılı olamamış, toplumda iyi imaj edinmemiş, siyasetle bir yere gelmek isteyen kişileri daha yolun başında saf dışı bırakacak görünüyor.

Halkın bakış açısı değiştiği için artık halk kendine en yakın kim geliyorsa, kendi için en faydalı hizmetleri kimin üreteceğine inanıyorsa, seçildiğinde de hangi vekilin halkın içinde olacağını düşünüyorsa, insanlara verilen değer kadar diğer canlılara da aynı değeri vereceğine inanıyorsa, zaten görevi olan işlerin dışında kimin farklı çalışmalara imza atabileceğine inanıyorsa, kalkınma için zorunlu olan üretime kimin destek vereceğini sanıyorsa ona oy vermek istiyor. Tabii ki halkın bunları yapacağına inandığı aday varsa (ki mutlaka vardır) ona oy  verecektir.

Seçim süreci siyasilerin düşündüğünden daha zorlu geçiyor ve geçecektir. Adaylar yarış içerisinde sürekli hazır olmaktan ve koşuşturmaktan fazlasıyla yorulacaklar. Elbette kolay değil, seçim meydanlarında dolaşmak, projeler hazırlamak, doğru şekilde halkın önüne çıkabilmek, seçmene dokunabilmek için değişik mekanlarda bulunmak, insanları ikna edebilmek, diğer adaylardan farklı olduğunu en iyi şekilde göstererek kendi istekleri doğrultusunda oy vermelerini sağlamak.

Hele son yıllarda ülkeyi yönetenler tarafından halkın ayrıştırılmış olması, farklı düşüncelere gösterilen tahammülün yok edilmesi işleri daha da zorlaştırıyor. Yüz binden fazla insanın ölümüne neden olan pandeminin olumsuz etkisi, döviz krizi ve hiper enflasyon sonucu halkın fakirleşmesi, ülke nüfusunun yarıdan fazlasının bankalara borçlu olması, her şey bir halkın umudunu yitirmiş olması gibi nedenlerle mevcut şartlar içinde seçim yarışı çok daha zor geçecektir.

Sonuç olarak, halka hizmet etmek için siyasete girdiğini ve bu amaçla yönetime geldiğini unutan siyasiler halka hizmet yerine kendilerine ve çevresine hizmet ettikleri için halk zor durumda kalmıştır. Şartların halk için bu kadar zor olması, zaten düşük olan siyasilere olan güvenlerini daha da düşürmüş durumda. Halk siyasetçisine güvenmiyorsa siyasilerin işleri daha da zorlaşıyor. Hele hele sürekli vaatlerde bulunarak halka güven aşılayan, ancak iktidarda bulunduğu sürece ülkenin büyümesini halka yansıtmayan iktidar işin tuzu biberi oluyor. Sarsılan güven duygusu seçimleri daha da güçleştirip seçmenin daha sorgulayıcı olmasına neden oluyor. Halkın öyle çok fazla isteği yok aslında. Huzurlu bir ortamda insanca yaşamak; bunun için iç ve dış güvenliğinin sağlanması ve karnının doyması yeterli görünüyor.

Siyasi partiler hem program olarak, hem de halka dokunabilme kabiliyetine sahip kişileri aday göstererek halkın güvenini kolayca kazanabilir. Seçimlerde bunları halka iyi anlatırlarsa başarılı olmaları hiç zor olmayacaktır. Adaylar bu düşünceler ışığında halka dokunmalı, değişim ve yenilenmeyi benimsemeli, halktan biri olduğunu net olarak göstermelidir. Yoksa işleri çok zor olacaktır.

Ayrıca iktidara gelebilecek olan partiler ülkeyi yönetebilecek kadroları kurmalı, ona göre değişik meslek gruplarından vekilleri aday göstermelidir. Artık sadece mecliste değil, bakanlıklarda görev yapacak, özellikle parlamenter sisteme geçişte başarılı olacak vekiller önemlidir. Siyaset istikbal yeri değil, halka hizmet yeridir.

"İnsanlara eğitim ve bilgi sağla. Barış ve düzenin sağlanmasının kendi çıkarları için gerekli olduğunu onlara öğret." (Thomas Jefferson)