Aydın’ın ne Ankara siyaseti ve bürokrasinde ne de ülke genelinde gerek ticari gerekse sanayi alanında Karadeniz ya da Orta Anadolu illerine benzer bir lobisi vardır.

Siyasetçileri birey olarak lobi ya da marka iddiasında olan bir ildir Aydın.

O nedenle bu devran böyle döndüğü sürece bu tür siyasetçilerin elinde memleket ne sorunlarına çözüm üretecek, işsize iş imkânı sağlayacak yeni yüzler üretir ne de köşe başlarını tutanlar dış girişimci kabul eder.

Öyle olunca da “geleceğin beceriksiz muhtaçları” gün geçtikçe, yıl devirdikçe artış gösterir.

Artık günümüzde hele Aydın gibi ortaklık kültürü zayıf bir bölgenin kalkınması dış yatırımcı olmadan kendi dinamikleriyle gerçekleşecek tek boyutlu bir olay değildir.

Meslek odalarının, yetkili kamu sektörü temsilcilerinin içte girişimciyi teşvikiyle, belediye başkanlarının dış yatırımcı avına çıkmasıyla gerçekleşecek çok boyutlu bir olgudur.

Onun da olmazsa olmazı her kesimin yumruğu bir araya vurmasıyla oluşacak lobicilik ve tanıtımdır.

Aydın için imkânsız gibi görünen bu birlikteliği sağlayabilen kentlerin sayıları az değildir ve onlar bu gün kalkınmada önemli aşamalar katetmişlerdir.

Bizde hükmünü sürdürense yarım asır öncesinin geçerli siyaseti, kentinin, kasabasının kontrolden çıkmaması adına gelişmesine pek taraftar olmayan tek adam üzerine kurulu siyasettir.

Nüfus olarak Aydın büyüdü ama icraat yerine kavgadan beslenen, polemikten medet uman siyasetçilerin elinde ne bir kent kimliğine kavuşabildi ne kocaman bir kasaba olmaktan ileri gidebildi.

Kısır çekişmelerin Aydın’ı kasabaya dönüştürmesine birinci örnek:

12 Haziran 2011 seçimleri öncesi devlet, içinde Aydın’ın da olduğu yedi ilde “yarı olimpik yüzme havuzu” yapılması kararı alır.

Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürlüğü de adı geçen tesisin Zafer Mahallesi Pınarbaşı Mevkii’ndeki eski yüzme havuzu alanına yapım kararı alır.

Ne var ki, arsa Koruma Amaçlı İmar Planı Alanı içinde yer aldığından ve adı geçen planın da Aydın Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan çıkmadığından belediye ruhsat veremez.

Aklın yolu belediye ile karşılıklı diyalogla başka bir yerde bu tesisin yapılmasını sağlamaktan geçtiği halde her nedense o yol tercih edilmez.

Milletvekili Mehmet Erdem devreye girer ve adı geçen alanda yaptığı basın açıklaması ile Başkan Özlem Çerçioğlu’nu ruhsat konusunda göreve çağırır.

Faturanın kendine çıkmasından çekinmiş olacak ki, ilerleyen süreçte Özlem Çerçioğlu Fatih Mahallesindeki, eski Araç Muayene İstasyonu üzerinde plan değişikliği yaparak havuz yapımı için tahsis eder.

Ancak tapuda çıkan bazı sorunlar nedeniyle burada da yapılamayan tesisin 2014 seçimleri öncesi belediyenin izni üzerine Mimar Sinan Mahallesine yapımı kararlaştırılır, ancak son aşamada Belediyenin kararından vazgeçmesi üzerine yapılması suya düşer.

Böylece Aydın halkı modern bir tesisten mahrum kalır.

İkinci örnek:

2014 seçimleri öncesi büyükşehir adayı Özlem Çerçioğlu seçmene BŞB’nin Didim-Buharkent arasında 22 adet alt geçit yapacağı sözü verir

Ne var ki, Büyükşehir Belediyesi izin için başvurduğunda söz konusu alt geçitleri kendilerinin yapacağı gerekçesiyle Karayolları Bölge Müdürlüğünden izin çıkmaz.

Üzerinden siyaset yapmak daha çok işine gelmiş olacak ki, Özlem Çerçioğlu işin peşine düşmez.

AK Parti’den hiçbir yetkili de zevahiri kurtarmak adına da olsa Karayolları Bölge Müdürlüğüne “hani alt geçit yapacaktınız, niye yapmadınız” deme gereği duymaz.

Üçüncü örnek de son zamanların gündem konusu Söke Sarıçay Barajı…

Bilindiği gibi şayet yapılırsa barajla Kuşadası ve Söke’nin su ihtiyacı karşılanacak.

AK Parti ile Özlem Çerçioğlu’nu karşı karşıya getirense Çerçioğlu’nun  “Dereağzı Barajı gibi Sarıçay Barajı’nın tüm yapım giderlerinin büyükşehir tarafından karşılanacağıyla” ilgili sözleri.

AK Partililere göre Özlem Çerçioğlu bu ifadesiyle fırsatçılık yapıyor ve kamuoyunda Dereağzı Barajı’nın büyükşehir tarafından yaptırıldığı aynı şekilde Sarıçay’ın da yaptırılacağı izlenimi yaratıyor.

Hâlbuki yapılan sözleşme gereği projesinden inşasına varıncaya kadar barajın yapımı DSİ tarafından gerçekleştirilecek, BŞB’nin maliyet yükümlülüğü kullanacağı su hissesi oranı ile sınırlı kalacaktır.

Polemiğin nedeni bu.

Görünen o ki, Sarıçay Barajı’nın akıbeti de Olimpik Yüzme Havuzundan pek farklı olmayacak.

Sizin anlayacağınız kasabalıkta bir adım daha ilerleyeceğiz.

Yazık hem de ne yazık!

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!