AK Parti milletvekili Rıza Posacı sorulan bir soru karşısında  “DSİ’nin yaptığı ve 30 yıl geri ödemeli BŞB’ sine teslim ettiği İkizdere Barajını bile AK Parti halka anlatamadı”,demiş (Aydınpost,25.11.2020)

Rıza Posacı bu sözleriyle hizmetlerin tanıtımındaki eksikliği üstü kapalı parti teşkilatlarına dolaylı yönden de İl Başkanı Ömer Özmen’’e yüklüyor.

Rıza Posacı sözlerinde haklıdır, değildir değerlendirmesine girmeden onun bu sözleri üzerinden Aydın’da yerleşmiş son zamanlarda daha da belirgin hale gelen bir gerçeğe değinmek istiyorum.

Kısır döngü siyaseti…

Bir olay karşısında milletvekilinin partisinin il başkanını, il başkanının milletvekilini suçlaması, bir milletvekilinin ya da siyasetçinin aralarında laf olsun, torba dolsun misali atışmaları…

Hâlbuki gerçek siyasetçinin görevi ülke kalkınmasına, milletin refahının artmasına önderlik etmektir değil midir?

Hiçbir siyasetçinin işin kolayına kaçarak hele günümüzde eski siyasetçilerin vatandaşları geçiştirdiği şekilde “vatandaş ne istediyse biz onu yaptık” deme lüksü yoktur.

Çünkü o konforlu kasaba siyaseti geride kalalı hayli zaman oldu, o günden bu güne köprünün altından çok sular geçti ama anlayana…

Anlamayanın bedelini Aydın ödüyor…

Otomobille insanları tanıştıran yaşlı Henry Ford insanlara ne istediklerini sorsaydı muhtemelen alacağı cevap “at arabamız için daha güçlü bir at,” olurdu.

Zira insanlar yaşadıkları devirde ileriyi görmekte zorlanır, çoğunlukla siz onlara gösterene kadar ne istediklerini bilmezler.

Ama devir değiştikçe şartlar da değişiyor.

Sorun çözmede sorumlu olan sadece iktidar değildir ama genel ama yerel muhalefet de en az iktidar kadar bu konuda sorumluluk sahibidir.

O nedenle Aydın kalkınmada bütün imkânlarına rağmen milli gelirden hak ettiği payı alamadıysa bunun yegâne sorumlusu siyaset kurumudur.

Olaya bu açıdan bakınca BŞB’leri hatta ilçe belediyeleri kentlerinin kalkınmasına önderlik edecek birer kalkınma ajansı olmak zorundadırlar.

Ancak bunu gerçekleştirmek kasaba siyasetçisinin harcı değildir, bu hizmet vizyon sahibi, entelektüel yönü güçlü, hikayesi olan insanlarla mümkündür.

Bu anlamda Aydın’da yerelde muhalefet AK Parti ve MHP’nin il başkanlarının vekilleri ile birlikte eleştiriyor gözüktükleri büyükşehrin icraatlarını mesela üç ayda, altı ayda ya bir basın toplantısında ciddi bir şekilde belgelere dayalı eleştirdikleri görüldü mü?

AK Parti il başkanının milletvekilleriyle birlikte bir an büyükşehrin icraatlarını konu alan bir basın toplantısında kamuoyu önüne çıktıklarını farz edelim.

-Ilıcabaşı Mahallesini içine alan kentsel dönüşümün bu güne kadar niye geciktiği,

-Menderes Nehri’nin kirlenmesinde önemli payı olan ilçelere arıtma tesislerinin bu güne kadar niye yapılmadığı,

-Bir sebze ve meyve deposu Aydın’a bu güne kadar modern bir hal tesisinin yapımının niye geciktiği,

-Diğer büyükşehirlerde bütçeye önemli katkısı olan iştiraklerin Aydın’da niye zarar ettiği,

-BŞB yıllık konsolide bütçesinin gerçekleşmesinde niye planlanan hedeflere ulaşılamadığı,

-CHP’li Adana, Ankara, Eskişehir gibi kentlerdeki ilerlemenin niye Aydın’da gerçekleşmediği,

-Önceki belediye başkanı Mesut Özakcan tarafından hazırlanan eski Oto Gar alanına Efeler Belediyesi Hizmet Binası yapım işine oldu, vazgeçildi söylentileri doğruysa 300 bin TL, olduğu iddia edilen proje parasının niye çöpe atıldığı konularındaki eleştiriler millet adına bu sorunların çözümüne yardımcı olmaz mıydı?

Muhalefetten de asıl amaç bu değil mi?

Ayrıca eleştirilenler kendilerine yöneltilen eleştirilere sessiz kalamazlar.

Çünkü hesap verebilirlik, kendilerine yetki verilenlerin ve kaynak tahsis edilenlerin bu yetki ve kaynakları ne kadar iyi kullandıklarını halka açıklamakla yükümlüdürler ki, bu demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerindendir.

Ayrıca halkın rızasıyla gelinen makamlar kiralanmış yerler değildir, milletin emanetidir, o yönden de yöneticiler kamu harcamalarında şeffaf ve hesap verebilir olmak zorundadırlar.

Muhalefet AK Parti Aydın’da bu ilkeye işlerlik kazandıracak bir yol, metot geliştirmediği için hep suyun yaylan tarafından geçmeyi yeğledi.

Bunun sonucunda büyükşehir belediye başkanı da bu güne kadar basın karşına çıkıp kamuoyuna sorulu, cevaplı hesap verme gereği duymadı.

Öyle olunca da piyasada 5’le,10’la çarpım sonucu abartılmış, pire deve yapılmış verilerle, reklamlarla, çöpe atılmış proje iddialarıyla kamuoyu manipüle edildi ve halen de devam ediliyor.

Aydın da o sayede yıllardır bu kısır döngü siyasetin esaretinde irtifa kaybetmeye devam ediyor.

Onun bir sonucudur ki, 2017’deki 7 bin 696 dolar olan kişi başı düşen milli hâsıla payı 2018’de 6 bin 856 dolara düştü.

Bu sonuçla Aydın Ege illeri arasında Afyon’un önünde sondan ikinci sıradaki yerini sürdürüyor.

Bu Aydın’a yakışan bir sonuç mudur, büyükşehir başkanından partilerin milletvekillerine, il başkanından ilçe başkanlarına kadar cevabını Aydın’ın başarılı(!) siyasetçileri versin.

Millet de gözünü açsın…