Siirt ve Giresun Valiliği, Konya Emniyet Müdürlüğü, Ankara BŞB Genel Sekreterliği, Başbakanlık Müsteşarlığı, iki dönem milletvekilliği ve 59.Hükümette Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi en üst düzey devlet hizmetlerinde bulunan hemşerimiz Atilla Koç ailesi adına geçtiğimiz Cuma(6 Eylül) memleketi Köşk’te törenle namazgâh açılışı yaptı.

Köşk’ün kurtuluş günü “6 Eylül 1922 Namazgâhı” adı verilen namazgâhın açılışına Atilla Koç’un kızı Sosyal Hizmetler, Çalışma ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katlınca açılış bir devlet törenine dönüştü.

Başta Vali Yavuz Selim Köşger olmak üzere daire müdürleri, milletvekilleri Mustafa Savaş, Rıza Posacı, Metin Yavuz, Bekir Kuvvet Erim ve tam kadro AK Parti yönetimi açılışta hazır bulundu.

En dikkati çekense misafirler arasında bir dönem Aydın’da görev yapan eski Valiler Hüseyin Avni Coş ve Muharrem Göktayoğlu’nun da bulunmalarıydı.

Açılışta yaşanan tek olumsuzluk protokol konuşmacılarına aile bireylerinin de eklenmesiyle uzayan konuşmaların hem sıcakta sabırları zorlamasıydı hem de namaz saatini geciktirmesiydi.

Peki, Koç ailesince Köşk’e kazandırılan namazgâh bir ihtiyacın giderilmesi midir, yoksa bir nostalji midir yani yok olmaya yüz tutmuş bir kültür değerinin gün yüzüne çıkartılması mıdır?

İslam Ansiklopedisine göre namazgâhlar bayram namazı, cenaze namazı gibi toplu ibadetlerin, hacı, asker uğurlama, yağmur duası gibi toplu merasimlerin yapıldığı yerleşim yeri dışında, çevresi alçak duvarla çevrili, üstü açık mekânlardır.

Namazgâhların tek masrafı gerektiren çevre duvarları çoğunlukla ya imece usulü ya da halktan bir vatandaşın tek başına bu görevi üstlenmesiyle yapılırdı.

Bir de namazgâhların şehirlerarası yol kıyılarında gölge yapacak ağaç, abdest alınacak, hayvan sulanacak çeşme ya da kuyusu bulunanları da vardır.

Gerek bu mekânların geçmişte üstlendikleri görevi bu gün yapacak genişlikte cami ve meydanların bolluğu gerekse hayvanlarla yapılan yolculuk ve taşımacılığın yerini motorlu taşıtların alması bütünüyle namazgâhların dolayısıyla Koç ailesininkinin de işlevselliğini geçersiz kılıyor.

Kaldı ki, bu mekânlar için eğer toplu merasimler içinse seçilirken böyle şehir dışında sapa yerler değil yol kenarı yaya, kolayca ulaşabilecek, çevresi yemek düzenine uygun, pazar kurulmasına elverişli yerler olmasına dikkat edilir

Maksat bir eksikliğin giderilmesi değil de bir nostaljinin yaşatılması ise Koç ailesinin namazgâh için seçecekleri mekân kime sorarsanız alacağınız yanıt Aydın-Denizli asfaltı kenarında bir yer olmalıydı, şeklinde olacaktır.

Bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde akla takılan Koç ailesinin bu girişimi namazgâh üzerinden geleceğe dair siyasi bir mesaj niteliği mi taşıyor, sorusudur.

Kaldı ki, niyet bir geleneğin yaşatılması ise Sayın Atilla Koç kendisi uzun süre en üst seviyede devlet görevlerinde bulunmuş, kızı bakanlık yapma onuruna erişmiş oğlu Cumhurbaşkanlığı Dijital Ofis Başkanlığı gibi birinci derecede stratejik bir göreve getirilmiş bir devletli aileye yakışan cami bile değil, külliye türü bir eser yapmaktır.

Gerek davetiye için dağıtılan broşürde yer alan bilgiler gerek aile bireylerinin törendeki konuşmalarında sıkça vurguladıkları Selçuklu Osmanlı geleneğinin gereği de budur.

Bunu görmek için o devir Selçuklu-Osmanlı eserlerini yapanlara bakmak yeterlidir sanırım.

Atilla Koç gibi üst görevlerde bulunmuş Osmanlı Dönemi devlet adamlarının her bir ferdi bir ayrı eser bırakmıştır.

Örnek Üveys Paşa ailesi…

Efeler Köprülü Mahallesinde bulunan Üveys Paşa Camii Baş defterdar Üveys Paşa adına, Ramazanpaşa Camii kardeşi Ramazan Paşa, Eski Yeni de Üveys Paşa’nın bir diğer kardeşi Hasan Çelebi adına yapılmış tarihi yapılardır.

Devlet adamlığı söz konusu olduğunda Atilla Koç ailesinin Üveys Paşa ailesinden kalır yanı yoktur.

Cumhuriyet Tarihi’nde eşi benzeri yok diyerek gayet haklı olarak övündüğü kızı Zehra Zümrüt Selçuk malum bakan oğul Ali Talha Koç ise Cumhurbaşkanlığı Dijital Ofis Başkanıdır.

Eğer amaç Selçuklu Osmanlı kültür geleneğinin ihyası ise o devir eserleri yanında Atilla Koç ailesine namazgâh denk düşmediği gibi düzenlenen en üst düzey yöneticilerin hazır bulunduğu açılış töreni ve sonrasındaki ikram da karşılık gelmez.

O tören Üveys Paşa benzeri bir cami ya da Ramazanpaşa gibi bir külliye için olursa ancak o takdirde hem kendi konumuna hem de katılımcı profilinin ağırlığına uygun düşen bir merasim olur.

Yakışanı da odur.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!