Değerli okuyucularım, Türkiye çok zor dönemlerden geçiyor. Pandemi, dünyanın topyekûn yaşadığı ekonomik çöküntü, Rusya-Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin, güney sınırında PKK ve işbirlikçilerine karşı yıllardan beri yürüttüğü mücadele ve PKK destekçisi ABD’yle devam eden sürtüşmeler…
Diğer taraftan, Sn. Erdoğan’ın NATO’daki onurlu duruşu, Suriye, Mısır, Ermenistan, İran ve Rusya’yla son zamanlarda yürütülen görüşmeler, dünya aç kalmasın diye Türkiye’nin Atatürk’ün dış politikadaki tarafsızlık ilkesine sarılarak Rusya ve Ukrayna’yla görüşüp tahıl koridorunu açması…
Rusya ve Ukrayna’yla aynı anda görüşebilen, gerektiğinde Ukrayna ve Rusya’ya yanlışlarını çekinmeden söyleyen ve sözü dinlenen bir Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan. Sn. Erdoğan, Türk devletleriyle Türklük paydasında buluşarak bu ülkelere ağabeylik de yapıyor. Öte taraftan, Türkiye’nin, enerji koridoruyla Rus, Türkmenistan ve Azerbaycan gazını dünya piyasalarına ulaştırması ve bu bağlamda Türk ve Rus dünyasını bir araya getirmesi de çok önemli.
BM’de dünyaya haykırarak “Dünya Beşten Büyüktür” diyen Sn. Tayyip Erdoğan’dır. Son zamanlarda Sn. Cumhurbaşkanı, Suriye, Mısır, Arap ülkeleri ve Ermenistan’la ilgili sözleri nedeniyle eleştiriliyor. Burada, gerektiğinde ülkesi için günün şartlarına uyum sağlayabilen bir lider portresi görüyoruz. Tayyip Bey, sabit fikirli olmayan ve günün şartlarına uyum sağlayarak kararlarını değiştirebilen bir lider.
Yine son zamanlarda, para politikalarını yönlendiren Merkez Bankası Başkanı ve Maliye Bakanıyla birlikte kendi yanlışlarını da görerek her şeyi sil baştan dizayn eden de Sn. Tayyip Erdoğan.
Son seçimlerde, yukarıda sıraladığım tüm olumsuzluklara rağmen %52’yle tekrar seçilen Tayyip Bey’i alkışlamak gerekir. Şimdi önümüzde mahalli seçimler var. Partiler hızla seçimlere hazırlanıyorlar. İleriki haftalarda bu konuyu detaylıca yazacağım.
Tunceli Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu
Maçoğlu, başarılarıyla Türkiye’nin gündemine giren, Tunceli halkının ve Türkiye’nin, sağcısı ve solcusu fark etmeksizin alkışladığı bir belediye başkanı. Ekonomik şartlardan hiç şikâyet etmiyor ve her konuda halkın yanında yer alıyor. Bu yazımın bir kısmını da Maçoğlu’na ayırdım.
Komünist Maçoğlu ekmeği 3 liraya indirip suyu vatandaşa bedava yaparken, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ise devamlı mazeretlerin ardına sığınarak suya zam üstüne zam yapıyor.
Aydın tarım bölgesi. Şehirde binlerce dönüm arazi var. Maçoğlu devlete ait 650 dönümlük hazine arazisine nohut, fasulye, buğday ve patates ekiyor. Kimle ekiyor, halkıyla ekiyor. Aydın’da böyle araziler yok mu? Çok çok daha fazlası var, hem de Menderes’in kenarında. Ancak, bu araziler zengin Aydınlı çiftçilerin elinde. Bir örnek vereyim: Sadece Koçarlı’da Adnan Menderes Üniversitesi’ne ait 600 bin m2 arazi var. Ne yapılıyor bu araziyle, hiçbir şey! Özel sektöre tahsisli 300 dönüm arazi var. Milli Emlak tarafından Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne verilmiş, üç-beş keçinin, koyunun yetiştirildiği binlerce dönümlük araziler var. Söke, Nazilli ve Yenipazar’da binlerce dönümlük hazine arazisi onun bunun elinde.
Düşünün, Aydın Sn. Maçoğlu tarafından yönetilse, neler olurdu? Eminim, Aydın uçuşa geçerdi.
Adam, parkları, yolları halkıyla birlikte inşa ediyor. Peki, Aydın Büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri ne yapıyor? Ha bire ihaleyle iş yaptırıyorlar veya ellerindeki tarım arazilerini, zeytinlikleri satıyorlar.
Aydın Tekstil Park’a harcanan paralar dudak uçuklatan cinsten. Toplam 80 Dönüm. İstanbul-Beylikdüzü’nde 600 dönüm üzerine kurulan Yaşam Vadisi Parkı’nı görmenizi isterdim; uzunluğu tam 8 km. İçinde gece kulübü ve meyhane yok. Aydın Büyükşehir Belediyesi Aydın Tekstil Park’ta meyhane ve gece kulübü açıyor. Gidin, geceleri görürsünüz. Burada belediyenin işlettiği bir kafe bile yok. Küçük ve genç kızların perişan durumlarını, içeride yaşananları ben yazmayayım. Aydınlılar gitsin ve rezilliği kendileri görsünler. Bir de gelip Beylikdüzü’ndeki Yaşam Vadisi’ni görsünler.
Acaba Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı ve yöneticileri burayı görseler ne derler acaba?
“Aydın Tekstil Park’ta 80 dönüm üzerinde biz ne yaptık” diye kendilerini sorgularlar mı? Açıkçası yaptıkları da yarım.
Geçenlerde Başkan Özlem Çerçioğlu’nun Aydın Teksil Park’ta aqua park açtığına dair ifadelerini gördüm. Çok yazık, zannedersiniz ki bedava. 150-200 metrekarelik bir yerle övünüyor. Hanımefendi gitsin, Kuşadası’ndaki 2 aqua parkı görsün.
Maçoğlu ise, belediyenin gelirleriyle ekmeği 3 TL’ye, suyu bedavaya veriyor. Devlete de bir kuruş borcu yok. Aynı şekilde MHP’li Burdur Çavdır Belediye Başkanı ekmeği 3 TL’den satıyor ve para kazanıyor.
Peki, işin sırrı ne?
Bakın Komünist Başkan Maçoğlu ne diyor: “Biz özel giderleri ortadan kaldırmayı amaçlayan ve sadece makama özel bütçe ayrılmasına karşı, bütün bütçenin halka ait olduğu savunan kurumlarız. Bu anlayışı bu şekliyle yürütürseniz, emin olun, birçok şey düzeliyor. Çünkü şahsa ayrılmış temsili bir ağırlama bütçemiz yok. Bunun yerine, ihtiyaç duyulduğunda belediyenin ya da ilgili bir kurumun tanıtılmasına yönelik bir çalışma yapıyoruz. Böylece, har vurup harman savurmamıza sebebiyet veren bir yöntem izlememiş oluyoruz. Bütçe sadece verilmesi gereken hizmetlere tahsis edilmiş oluyor. Tunceli Belediyesi olarak, biz temsili ağırlamaları, fuar veya benzeri yüksek maliyetli organizasyonları daha ekonomik bütçelerle gerçekleştirdik. Sadece bu şekilde 1,5 milyon TL’ye yakın bir tasarruf yaptık.
Değerli okuyucularım, Aydın Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyelerin konserlere ve fuarlara ne kadar para harcadığını biliyor musunuz? Bilseniz, Maçoğluna hak verirdiniz.
Maçoğlu devam ediyor: “Kentte çalışmaları belediyenin çalışanları veya halkla yapması gerektiğini düşünen biriyim. Bundan şöyle bir sonuç çıkıyor: Eğer biz kendi gücümüzle yol ve park yapabilirsek, bu gibi işleri fahiş fiyatlarla ihale etmeden belediyenin zarar etmesini önleyebiliyorsunuz.
Biz yol çalışmasına başlamadan önce bir araştırma yaptık. Bu proje için ne kadar bütçe lazım geldiğini gördük. Yaklaşık 1,3 milyon TL'ye mal oluyordu. 600-700 metre uzunluğunda bir yol ve 4-5 bin metrekarelik bir yeşillendirme çalışması…Bu iki proje yaklaşık üç-dört haftada bitirilebilecekken biz halka çağrı yaptık ve iki gün içinde bitirmeyi başardık. Halk, kendi emeğini ve alın terini ortaya koydu. 300-350 bin TL harcayarak 900 bin TL tasarruf ettik.
Şimdi yukarıdaki ifadeden yola çıkarak şunu sorabiliriz: Aydın Büyükşehir milyon dolarları bulan asfaltlama işlerini kendi yapsa, asfalt üretim tesisleri kursa kötü mü olurdu? Merak ediyorum. Asfalta ödenen para ne kadar? Acaba bunu hiç kimse sorgulamıyor mu? Ak Partililer de “al gülüm ver gülüm” siyaseti güdüyor; onlar da sorgulamıyorlar. Bu bağlamda Maçoğlu’nun yukarıdaki ifadelerinin ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz. Komünist Başkan, bir müteahhit gibi işleri organize ediyor ve halkın bu projelere katılımını sağlıyor.
Bakın Maçoğlu daha ne diyor: “Hiçbir zaman makam aracımı kullanmadım, kullanmayı da doğru bulmuyorum.” Belediye adına toplantılara katılmak amacıyla şehir dışına çıktığını ve makam aracı yerine kendi özel aracını cebinden benzin alarak kullandığını söyleyen Başkan Maçoğlu sözlerini şöyle devam ediyor: “Ben beş yıl boyunca kendime ait aracı kullandım. Arabam bozulursa belediyeye ait aracı da kullanmışlığım olmuştur. Bazen zabıtaya ait bir araç, bazen belediye otobüsü… Ancak hiçbir zaman makam aracı kullanmadım, kullanmayı da doğru bulmam.”
Peki, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer belediyelerin başkanları hangi araçları kullanıyorlar?
Son model Volvo, son model Wosvagen; kesmezse Mercedes Maybach…
Erman Çetin Bey mercedesi yazdı, kimseden ses çıkmadı. Ayrıca müdürlere, bölüm başkanlara ait şoförler, korumalar ve yüzlerce araç var. Acaba Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin, Efeler’in, Söke’nin, Nazilli’nin araç filosuna ödenen para ne kadar?
Bunu AK Partili meclis üyeleri sordular mı acaba?
Dikkat ettiniz mi bilmem, Maçoğlu, belediye adına futbol ve voleybol takımı kurmuyor, buralara milyon dolarlar harcamıyor.
***
Değerli okuyucularım, Aydınlı, gerçekten vefalıdır. Kendisine hizmet etmiş insanları asla unutmaz. Bunlardan biri de şimdilerde Antalya Vali Yardımcılığı yapan, Aydın eski Valisi Sn. Hulusi Arat.
Sn. Arat’ın oğlunun İstanbul Cemile Sultan Korusu’nda yapılan düğününe Aydınlı iş adamları, bürokratlar, milletvekilleri adet çıkarma yaptılar ve bu mutlu gününde kendisini yalnız bırakmadılar. Hâlbuki, Hulusi Bey Antalya’ya gitmiş ve Aydın ile bir işi kalmamıştı. Peki bu insanları, ta Aydın’dan buraya getiren neydi?
Bu resimdeki insanlara bir bakın. Bizler Aydınlılar olarak, kendine hizmet etmiş, özellikle Adnan Menderes Müzesi’nin açılmasına vesile olarak takdir toplamış, cami inşa ettirmiş, gecesini gündüzünü Aydın’a harcamış bu kişiye vefa borcumuzu ödemeye gittik ve bu mutlu gününde kendisini yalnız bırakmadık.
Düğün, kültür seviyesi ve katılımcıların giydikleriyle adeta bir şıklık yarışıydı. Sn. Hulusi Arat sımsıcak yaklaşımıyla adeta bizleri tekrar büyüledi. Her zaman karşısında durduğum ve bunu her vesileyle ifade ettiğim takı töreni ise yapılmadı. İnsanların sapıtmasına sebep olan içki servisi de yoktu.
Ben düğün yemeklerini pek sevmem. Ama kuzu tandır muhteşemdi. Milföylü sunum ve ordövr tabağıyla Sn. Valim davetlilerine oldukça fazla değer verdiğini göstermişti.
Düğünün yapıldığı mekân İstanbul Ticaret Odası’na ait. Aydın Ticaret Odası Başkanı gelsin, burayı bir görsün. Üyelere nasıl hizmet edilmesi gerektiğini anlayıp İstanbul Ticaret Odası’nı örnek alsın. Hiç mazeret üretmesin Hakan Ülken.
Boğaz’ın eşsiz manzarasında yapılan bu düğünü uzun yıllar unutmayacağım. Gençlere, Hulusi Arat kardeşimin oğluna ve Amerikalı gelinimize bir ömür boyu mutluluklar dilerim.
Cemile Sultan Korusu muhteşemdi. Osmanlı Prensesi, Aydınlı Kısmet Otel’in sahibi Hanzade Hanım’ın kulaklarını çınlattım. “Esasında bu tarz yerler maliklerine bırakılmalı, Emirgan Korusu, Yıldız Parkı tamamen Osmanlı hanedanlık ailelerinin malıdır” diye düşünürüm.
Değerli okuyucularım, yazımı bitirirken bu vesileyle Kurban Bayramınızı da yürekten kutluyorum.