Değerli okuyucularım, yeni yılın bu ilk günlerinde sizlere sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum. Yaklaşık 25 yıldır, bazen İstanbul’dan, son yıllarda ise Aydın’dan köşe yazılarımla ve canlı televizyon programlarımla sizinle bir araya geliyorum. Yaşadığınız şehrin sorunlarını daha iyi anlıyor, birçok olaya şahit oluyor ve bu vesileyle daha çok bilgi-belge toplama şansına erişiyorsunuz. Hani meşhur bir atasözümüz vardır; “Davulun sesi uzaktan hoş gelir” derler. Halihazırda Aydın’da yaşıyorum, işlerim için ise ara sıra İstanbul’a gidip geliyorum. Ama son 4 yıldır genellikle Aydın’dayım.

Ak Parti iktidarının bana göre yaptığı en önemli işlerin başında otoyollar geliyor. İstanbul’dan Aydın’a hangi şehir üzerinden gelirseniz gelin ister Çanakkale ister Bursa üzerinden gelin, 3,5 saatte şehre varıyorsunuz. Bazen aynı gün Aydın’a gelip İstanbul’a dönebiliyorum. 1958 ila 1965 yılları arasında Yenipazar’dan İstanbul’a trenle ancak 1 gece 2 gündüzlük bir yolculuğun ardından gidebiliyordum. İşte bu nimetleri, sebzenin başkenti Acarlar Köyü’nde hal esnafı ve kamyoncularla konuştum. Bu kişiler, çoğu zaman 24 saat içinde iki kere İstanbul’a gidip geldiklerini söylediler.

Peki, hemşerilerimiz bunu neden paylaşıyorlar? Çünkü, Aydın’da sebze üretimi yapan çiftçiler için bu yollar çok önemli. İstanbul’a sebze taşıyan, sebzenin başkenti Acarlar’dan çiftçi vatandaşlarımız para kazanıyorlar.

Acarlar Köyü’ne ne İncirliova Belediyesi ne Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, modern soğuk hava ve paketleme tesisleri inşa ettiler. Bu tesislerin Acarlar’da inşası için dönemin Valisi tarafından kamu yararı kararı çıkarıldı, Ak Partili milletvekillerinden Sn. Mehmet Erdem ile Sn. Mustafa Savaş, yaptıkları çalışmalarla Acarlar köyünde bir yıl içinde uygun bir arsa buldular. Sayın Özlem Çerçioğlu, maalesef Aydın’a modern ihracatın koşullarına cevap verebilecek bir hal yapmamıştır. Atça’da inşa ettirdiği yer ise hal değil, transit deposudur. Esasında bu mesele, hiçbir zaman Sayın Özlem Çerçioğlu’nun derdi de olmamıştır. Aydın’ın 10 yılda kat ettiği mesafe ortada, Aydın şehir değil, köy halindedir.

Türkiye, karayolu, havayolu ve demiryolu ulaşımında önemli mesafeler almış; silah sanayiinde, jeotermal enerji üretiminde, HES yapımında çok ciddi yatırımlar yapmıştır. Filyos’ta çok büyük bir doğalgaz işleme tesisi inşa edilmiştir. Bu tesisi gezerek görme fırsatı buldum.

Ayrıca ülkemiz, şahsiyetli dış politikayla çağ atlamıştır. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin önü açıktır. Tüm bunlar AK Parti iktidarlarında gerçekleştirilmiştir. Aydın’a gelirsek, kocaman bir hiçten başka bir şey yoktur. Sn. Özlem Çerçioğlu Aydın iline bugüne kadar ne kazandırmıştır ki? Çaya çorbaya limondan başka… O, hala Nazilli Meydanı’nda çorba dağıtıyor. Hanımefendiye Nazilli’nin Afrika’da olmadığını, insanlarının da açlıktan kıvranmadığını birilerinin hatırlatması gerekiyor.

  

CHP’nin trolleri, özellikle bazıları, Özlem Çerçioğlu’nun geçmişteki en sadık dostlarıydı. Çerçioğlu’nun dostları arasında ben de vardım. Sayın Kürşat Engin Özcan, Nazilli’ye, Nazilli halkına yatırım getirememenin acısıyla, Özlem Çerçioğlu’nun inovasyonunun ise Aydın’a yatırım getirme hedefinin olmaması nedeniyle herkesle kavga etmiş; emrindeki avukat ordusuyla basın mensuplarına sayısız davalar açmıştır.

Bu basın mensupları arasında, 10 yıl hizmet ettiğim, ancak sırf eleştirdiğim için “ağabey” diye hitap ettiği, buna rağmen emniyetlerde süründürdüğü ben de varım.

Son olarak, Sayın Emin Aydın’la TV’de, Aydın Tekstil Park proje müteahhidiyle ilgili konuşmuştuk. Projedeki yanlışlardan ve yapılan ödemelerden dolayı proje müteahhidi, ETM şirketinin sahibi Mimar Ethem Ülküdaş’ı eleştirmiştim. Ethem Ülküdaş açıklamalarda bulunmak üzere programa katılacağını söylemesine rağmen davetime icabet etmedi. Üstüne üstlük, kendisine hakaret ettiğim iddiasıyla İzmir mahkemelerine koşup ben ve Sn. Emin Aydın aleyhine dava açtı (Soruşturma No: 2022/160074 sayı 2022/86819). Kim ne derse desin, Türkiye’de haysiyetli, onurlu sacılar ve hakimler var. İşte bunlardan biri de soruşturmaya bakan savcı. Doktorası da olan bu savcı, öyle bir mütalaa yazmış ki, Avrupa hukuk sisteminin karinelerini içeren bu bilimsel mütalaa Etem Ülküdaş ile ağababalarının suratlarında tokat gibi patlamıştır.

 

Söz konusu mütalaada, basının neden özgür olması gerektiği, bu yüzden Ahmet Gözen ve Emin Aydın hakkında dava açılmasına gerek bulunmadığı ifade edilmiştir.

 

Tüm meslektaşlarım, bu Değerli Savcımızın ifadelerini aleyhinize açılan basın davalarında savunmalarınıza koyunuz. Adalet dağıtıcısı bu Savcımıza, bizlere, yani basına dava açanlara verdiği ders için teşekkür ediyorum. Aydın Tekstil Park proje müteahhidi Mimar Etem Ülküdaş’ı halk önünde veya TV’de konuşmaya davet ediyorum.

 

Etem Ülküdaş Bey, size şunları sormak istiyorum.

Anıtlar Kurulu’nda tasdik ettirdiğiniz projede, caminin ve çocuk kreşinin olduğu alanda meyhane de yer alıyor mu? Tek parsel içinde, numaratajda, her astığınız yerleşke tablosunda olmamasına rağmen nasıl meyhane açacaksınız? Neden bu içkili gece kulübünü ve meyhaneyi projeye koymadınız?

 

 

Değerli takipçilerim, bu girişin ardından Sn. Mehmet Özhaseki ile Sn. Mustafa Varank’ın Aydın ziyaretlerine ve bu ziyaretler bağlamında Sn. Mehmet Özhaseki-Sn. Özlem Çerçioğlu karşılaştırmasına geçebiliriz.  

Değerli okuyucularım, ülkemizin başarılı bakanlarından Sanayi Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın ardından AK Parti Mahalli İdarelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Kayseri Belediye eski Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki, Aydın’a geldi. Ben de kendisini takip ettim ve bazı sorular sordum. Yaptığı tüm basın toplantısı teybimde kayıtlı.

Basın toplantısında paylaştıklarını notlar halinde aşağıda size aktarmak istiyorum.

 

-Bütün illerimizdeki belediyelerimizi ziyaret ediyoruz; onların çalışmalarını izliyoruz. Ankara nezdinde yapılacak işleri de takip etmek için raporlar tutuyor ve çözüm üretiyoruz.

 

-Belediye başkanlığının bir okulu yok; daha çok görerek, danışarak, bilenlerle bir araya gelerek, bilgi birikimimizi paylaşarak verimli olmaya ve güzel işler yapmaya gayret ediyoruz.

-Toplantımızı “Aydın’daki belediyelerimizle halka nasıl hizmet ederiz” düşüncesiyle organize ettik. Ancak, size önce genel siyasi durumdan söz etmek istiyorum.

-AK Parti’yi 2001 yılında “Erdemliler Hareketi” olarak kurduk. Girdiğimiz ilk seçimden bu yana 20 yıldır iktidardayız. Bizim dönemimiz eser yapılan dönem olarak tarihe geçecektir. Bunlar saymakla bitmez.

-Mesela, ben Kayseri Belediye Başkanı iken Sayın Cumhurbaşkanımızı Kayseri’ye davet ettim. Organize sanayi bölgesinde Kayseri Belediye Başkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızla 139 fabrikanın temelini bir günde attık. Guinness Rekorlar Kitabı’na müracaat ettik. Prof. Orhan Kural Hocam geldi ve bu tespiti yaptı. Müftüye de şehadet ettirdi. Meğer prensip buymuş ve rekoru resmen kırdık.

-Türkiye’nin ihracatı 253 Milyar dolara ulaştı. Gezi olaylarını çıkaranları Ankara’ya davet ettik. İstanbul Havalimanı’nı durdurun, atom reaktörünü durdurun, demiryollarını durdurun, silah sanayi yatırımlarını durdurun dediler. Hiçbiri 10 milyon ağaç dikelim demedi. Biz yabancıların önünde eğilmedik.

-Yerel yönetimlerde 1994 yılı adeta bir milattır. Belediye başkanları ideolojik takılırlardı, özellikle solcu belediye başkanları kafalarındaki sapkın düşünceleri gerçekleştirmek için belediyeleri araç gibi görürlerdi. Militanlarını belediyelere doldururlar; bunlarla eylemden eyleme koşarlardı. Kimisi Çin, kimisi Rusya, kimisi Fidel Casto sevdalısıydı. Küçücük Arnavutluk’un Enver Hodja’sına sevdalı olanlar vardı.

Kısa bir anımı anlatayım size. İstanbul’a tekstil için gittiğim fabrikanın yanında kahvede oturan insanları gördüm; kahveciye “bunlar kim” diye sordum. Kahveci, “Abi bunlar, belediye “eylem var” dediğinde hemen otobüslere biner ve eyleme giderler” dedi.

 

Değerli okuyucularım, burada araya giriyorum. Şu an Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde ve diğer birçok CHP’li belediyede aynı şekilde bankamatik çalışanları var.

Aydın AK Parti Milletvekili Sayın Bekir Kuvvet Erim, verdiği bir röportajda bana, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde işe gitmeden maaş alan binlerce çalışan olduğunu söylemişti. Bununla ilgili olarak Büyükşehir Belediye Başkanı sesini dahi çıkaramamıştı.

 

Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Seçimlerinde Başkan adayı Erman Çetin Bey, mevcut Başkan Cem Ulucan’ın Aydın BŞB’den maaş aldığını açıkladığında kimseden ses çıkmamıştı.

Öte yandan, Söke’de faaliyet gösteren, 60 milyon TL sermayeli bir şirketin sahibi hanımefendinin belediye personeli olduğunu herkes biliyor. O yüzden, Sayın Özhaseki söylediklerinde çok haklı.

 

Sayın Özhaseki’yle devam edelim.

 

-1994 yılında ben de Kayseri’den aday oldum. Herkese, “Bizler size hizmet edeceğiz ve ayrım yapmayacağız, mazeret üretmeyeceğiz” dedik. Hizmet belediyeciliğinin ne olduğunu Kayserililere gösterdik. 16 aş evi kurdum, her bir aş evine bir zengin vatandaşımız sahip çıktı. Parasını onlar verdi, belediyenin kasasından para harcamadım. CHP İl Başkanı çıkıp, “bu insanları tembelliğe alıştırıyorsunuz” dedi. “Yaptığınız belediyecilik mi” diyorlardı. Şimdi hayretler içindeyim; İstanbul, Ankara, Aydın Belediye Başkanları yaptıkları sosyal yardımlarla vakit geçiriyorlar. Aramızdaki fark şu; onlar belediyelerin milyonlarca parasını yok ediyorlar. Üstelik devletin sosyal imkanlarının en çok arttığı bir dönemde… Ben ise zengin insanları kanalize ediyordum.

-Erciyes kayak merkezini, içinde binlerce yataklı otellerin bulunduğu, dünyanın en önemli kayak merkezine dönüştürdüm. Şimdi buraya yüzbinlerce insan geliyor; dünyada başka örneği yok.

-Kızılırmak üzerine baraj kurdum; devletin cebinden bir kuruş çıkmadı. Statlar yaptım; bugün Kadir Has Stadı Türkiye’nin en modern stadı. Süper Lig’de 2 takımımız vardı. Yüzme havuzları inşa ettik. Şehir içinde 100 metrelik bulvarlar açtık. Kayseri’yi modern ve akıllı şehre dönüştürdüm. Eski eserleri restore ederek Kayseri’yi adeta Paris’le yarışan bir şehir yaptım. Devletten hiçbir yardım almadan nasıl modern şehir inşa edilirmiş; Türkiye’ye örnek sundum.

-Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle gönül belediyeciliği yapıyoruz. Yerel yönetimlerde başkanlar ufuk sahibiyseler, doğru insanlarsa, inovasyona inanıyorlarsa, hedef koyup o şehri ileri götürüyorlarsa şehir büyüyor; yoksa, şehir köy halinde kalıyor. Algıyla, ayak oyunlarıyla hizmet yapılmaz.

-Yeni dönemde CHP, Deniz Baykal’dan sonra eksen değiştirdi. İki temel stratejileri var; yalan ve algı operasyonu. Algının her şey olduğunu inanmışlar; olmayanı olmuş gibi, yapılmayanı yapılmış gibi lanse ediyorlar. Yalan söylemekte hiçbir sakınca görmüyorlar. İstanbul ve Ankara’da ajanslara dehşet paralar veriyorlar. İstanbul’da İmamoğlu, geçen sene İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ak Parti Grup Başkanı Tevfik Bey açıkladı, algı operasyonu için ajanslara 845 Milyon TL para vermiş. Bu sene de bütçenin farklı kalemlerine bu parayı yedirmişler. 1,08 Milyar TL, sadece ajanslara parlatma operasyonu için veriliyor.

 

-Borçlanma teklifleri var İstanbul’da. 50 borçlanmayı kabul ettik. Hadi iş yapın dedik; iş yaptıkları yok, tamamen algı operasyonu. 2. stratejileri ise, Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun. “Cumhur İttifakı gitsin de ne olursa olsun” diyorlar. Programları yok.

Basın toplantısında, yukarıda da belirttiğim gibi Sayın Özhaseki’ye ben de bazı sorular sordum. Şimdi o kısmı sizinle paylaşayım.

Ahmet Gözen: Sn. Başkan Aydın’ımıza hoş geldiniz. Kayseri’de çok modern ve güzel bir otogar yaptınız. “Gelsin otobüsçüler işletsin” dediniz. Biz de TOFET (Türkiye Otobüsçüler Federasyonu) olarak geldik ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili şirketiyle birlikte 15 yıldır otogarı işletiyoruz. Sizi ve Kayseri’yi o zamandan tanıyorum. Kayseri’de belediye hizmetlerinde efsaneler yarattınız. Ben kayak merkezine geliyorum; dünyada kayak için gitmediğim yer yok. Şehre harika bir kayak merkezi kazandırdınız.

Kadir Has Stadı’na geliyorum; İngiltere, İspanya ve genel olarak Avrupa’daki statlarla boy ölçüşür. Eski eserleri onardınız. Kayseri’de yaptığınız ana bulvarların genişlikleri yaklaşık 100 metre. Harika bulvarlar yaptınız. Parklar, sosyal tesisler, raylı sistemler…Ama en önemlisi, beş üniversite kurulmasını sağladınız. Aydın’da hala Sümer Üniversitesi kurulmadı. Türkiye’de modern belediyecilikte örnek oldunuz. Sanayi Banımız Sayın Mustafa Varank buraya geldiğinde, bunlar Dallas masası kuruyorlar dedi; siz bu konuda ne diyorsunuz? Ayrıca, Sayın Sanayi Bakanımız, Özlem Çerçioğlu için, “kendisiyle özel hukukum vardır” dedi. Sizden ricamız, Sayın Sanayii Bakanımızla Çerçioğlu arasındaki özel hukuku bizimle paylaşır mısınız? Özel Hukuk JANTSA mıdır, belediyecilik midir, bize anlatır mısınız? Nazilli’de Sümer Üniversitesi kurulmasıyla ilgili düşünceniz nedir? Nazilli Belediye Başkanı Nazilli’de gerekli yatırımları yapmadığı için halka karşı mahcubiyeti nedeniyle Ak Parti’ye geçti. Bu geçişin mimarları milletvekilleri; Belediye Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımıza giderken siz de vardınız. Ne vaatte bulundunuz? Nazilli il mi olacak? Nazilli’ye üniversite mi kuracaksınız? Nazilli’yi Paris mi yapacaksınız? Nazilli’yi küçük bir Kayseri mi yapacaksınız? Buyurun, söz sizin sayın Başkan.

 

Sn. Mehmet Özhaseki: Özal döneminde büyükşehirlere çok büyük yetkiler verildi. Her türlü ana planlama büyükşehir belediyesi yetkisinde. Bu temel eksenden baktığımızda büyükşehir belediye başkanlarına çok büyük iş düşüyor. Kayseri’de 5 üniversite öyle havadan gelmedi.  Bir dilekçe hazırladım kendi ellerimle. Milli Eğitim Bakanı’na gittim; arsayı aldık. Hayırsever iş adamlarıyla bir araya geldik. Onlar binaları yapmayı taahhüt ettiler. 40 milyon TL taahhütle vakıf kurduk. Hocaların maaşlarını biz vereceğiz diye taahhütte bulunduk. Bunun üzerine Meclis’ten üniversitelerin kuruluşları için izin alındı. Tüm bunlar için Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ben uğraştım. Çünkü şehrin gelişmesi benim görevimdi. İş adamlarını ve hayırseverleri bir araya getirdim. Bu Kayseri Büyükşehir Belediyesinin görevi idi; çünkü şehrimin gelişmesi benim için çok önemliydi.

Kayseri’de otobüs terminali yaptım; kamunun cebinden bir kuruş çıkmadı. Kayseri’de UEFA standartlarında 33 bin kişilik stadı ben daha 2000’li yılların başında yaptım; yine kamunun cebinden bir kuruş çıkmadı. 10 bin kişilik kapalı spor salonu yaptık, olimpik yüzme havuzları yaptık; kamunun cebinden yine bir kuruş çıkmadı.

Kızılırmak üzerine 100 MW’lık hidroelektrik santralı yaptım. 70 km boyunca su tutuyor Anadolu’nun ortasında. Kamunun cebinden para çıkmadı.

Erciyes’te kayak merkezi yaptık. Erciyes, şehrin ekonomisini ayağa kaldırıyor. Kayak merkezinin tapusunu Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin üzerine aldık.

Kayseri elektrik dağıtım şirketinin %50’si Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne ait; karı 700 milyon TL civarında.

Bunları Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ben yaptım. Şehri gecekondu gibi aldım, Paris gibi yaptım. Kendisi bunu diyebiliyorsa helali hoş olsun. Değilse, şuraya gittim geldim deyip billboardlarda reklam üzerine reklam yapıyorsa yazık, kendini kandırır.

Kayseri’de ben serbest bölge kurdum. Burada yüzlerce fabrika faaliyet gösteriyor. Sadece bu serbest bölgeden 1 milyar dolarlık ihracat yapılıyor. Bu bir belediye başkanının işi mi; evet işi. Çünkü büyükşehir belediye başkanlarının çok büyük yetkileri var. Bunlar billboardlara reklam vererek olmaz.

 

Aydın ile Kayseri’yi yan yana koyun; hangisi avantajlı? Denizden tutun toprağa kadar, her şey var Aydın’da. Yazık değil mi Aydın’a, günah değil mi?

 

Nazilli meselesine gelince, Kürşat Bey bizim kardeşimiz. Eskiden tanırım kendisini. Nazilli’ye hizmet etmek istiyor. Biz de ona destek vermek için her türlü çalışmayı yaparak Nazilli’yi birlikte ayağa kaldıracağız. Ortak aklı kullanarak ve elbette siyasi gücü arkamıza alarak güzel işler yapacağız. Birkaç ay içinde neler yapabileceğimizi Nazilli halkı görecek.

 

Değerli okuyucularım, size Kayseri ile Aydın karşılaştırmasını 5 dönem Kayseri Belediye Başkanlığı, Bakanlık ve Milletvekilliği yapmış olan Sn. Mehmet Özhaseki’nin ağzından sundum. Bir ilave de ben yapayım.

Kayseri’nin 2022 sanayi ihracat rakamı 4 milyar 238 milyon iken, Aydın’ınki 1,1 Miyar dolar.

Ben “Aydın Köy” dediğimde, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı bana kızıyor. Ama, maşallah deve güreşlerini eksik etmiyor.

Nazilli’de 7 kişi hayatını kaybetmişken, Çine’de şehidimiz varken, Sayın Özlem Çerçioğlu deve güreşlerindeydi. Sayın Özlem Çerçioğlu’na hiç yakışmadı.

Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ise yılbaşı eğlencelerine hiç ara vermedi.

Maşallah hepsine.