Siyaset insanlık tarihine yön veren en önemli unsurlardan birisidir. Tarih sahnesindeki olayların neredeyse tamamı siyaset kökenlidir. İşte bu siyaset birbirinden enteresan olayları bize yaşatıyor.

Siyasiler çeşitli güçleri elinde bulundurmak, böylece daha rahat hareket etmek, ellerinden gelse tüm güçleri ellerine alıp etkili olduğu coğrafyadaki bütün insanlara mutlak hakimiyet kurmak isterler. Siyasilerin bilinen en önemli görevi yasa çıkarmak olarak göze çarpsa da, bedense günümüzde yasa koyucular öyle yasalar çıkarıyorlar ki siyaset arenası olanların oyun bahçesinden öteye gidemiyor. Ayrıca, siyaset ve yönetim alanında liyakat, bilgi, kültür olması gerekirken ne yazık ki esamesi okunmuyor. Eğer paran ve torpilin varsa siyasette ve yönetimde her noktaya gelebilirsin. Diğer insanların sırtlarına basarak kolaylıkla yükselir bu tür siyasi kişiler. Bu kişiler siyasi tarafgirlikte sınır tanımazlar. Yat denince yatıp kalk denince kalkmayı kendileri için en büyük başarı sayıyorlar. Siyaset ehil kişilerde olmayınca başka sonuç beklemek elbette hayalden öteye gidemiyor.

İşin garip tarafı bu kişilerin yanında sürekli varlıklarını koruyan siyasetten beslenen avaneler var. Yalakalık ve koşulsuz biat dışında hiç bir yetisi olmayan bu kişiler siyaset sayesinde sınırsızca beslenip semiriyorlar. Üretim dersen yok, istihdam yaratma dersen yok, vatana millete fayda dersen hiç yok, varsa yoksa kendi çıkarları. Bu çıkarları korumak için siyasette hep yan yana olduğu kişileri bile anında satabilen bu kişiler nerde ballı iş varsa hemen orada oluveriyorlar. Tüm tüyoları alıp, ihalelerde bitiveriyorlar. Kısacası işin üçkağıt kısmını çok iyi biliyorlar.

Kamu kaynaklarından sınırsızca beslenen bu avaneler giderek zenginleşip tarafgir olduğu siyasetçilerin koşulsuz destekçisi oluyorlar. Bu kadarla kalsalar iyi, bunlar ikircikli davranışları ile adeta kardeşi kardeşe düşman edebiliyorlar. Marifetleri çok ama faydası hep kendine olan, insanlığa ve ülkesine zerre kadar faydası olmayan kişilerdir bunlar.

Onlar için en önemsiz şey siyasi ideoloji ve halk menfaatidir. Hangi siyasi düşünceden faydalanacak ise o düşüncenin en önemli savunucusu olur. Devir değişti mi şıp diye döner ve yeni ideolojisinin en yılmaz savunucusu oluverir. Fikir değişikliğinde sınır tanımaz. Tıpkı bukalemun gibi saniyeler içerisinde renkten renge girebilirler.

Cem Boyner’in bir sözü vardı;

Sistemden beslenenler sistemi değiştiremezler.”

Sistem ne kadar kötü olsa bile o sistemden yarar sağlayıp beslenenler kendileri için çıkar kapısı sistemi değiştirmek istemezler. Sistem değişir ve iyi yönde gelişirse siyasetten beslenenler açıkta kalır. Neden böyle bir değişimi ve yenileşmeyi istesinler ki? İsteyen siyasetçiler siyasetten beslenmeyen, diğer insanlara siyasette olmasalar bile faydası dokunan kişilerdir.

Sonuç olarak, siyasetten beslenen kişi ve yapılar değişime en çok direnenlerdir. Bu yapıları oluşturan her bileşen de aynı şekilde değişimle inatlaşır. Değişimden, çıkarlarının elden gideceğinden ve siyasetten yok olacağından korkarlar. Her dönem kendi yalakasını üretir, en becerikliler ise her dönem bu işi çok iyi başarır. Sistem dürüst kişilerin çoğunu sistem dışına atar, içeride kalanların büyük bölümü çürük yumurtalardır. Her zaman sağlam yumurtalar ile karşılaşmak dileği ile.

"Öldürmek yasaktır, dolayısıyla tüm katiller cezalandırılır; tabi çok sayıda ve trampet sesleri eşliğinde öldürmedikleri sürece." (Voltaire)