2022 Haziran ayındayız. Artık 2023 Başkanlık ve Milletvekilliği seçimlerine bir yıl kaldı. Kasım ayında erken seçim veya erteleme olmazsa tabiki. Zaten bir süredir neredeyse tüm partiler bu seçimlere yönelik senaryolar üzerinde hummalı şekilde çalışıyorlar. İttifaklar, sloganlar, projeler, rakipleri kötülemeler, algı oyunları, kısaca her türlü siyasi dalevera mevcut.

Pandemi süreci, arkasından gelen hiper enflasyon ve ekonomik kriz artık yirmi yıldır süregelen AKP iktidarının sonunun geldiğini net olarak anlatıyor. Elbette seçim sandıkta belli olacak ama AKP'nin seçimi kaybetmemek için neler yapacağını, hangi varyasyonları kullanacağını yakında göreceğiz. Muhalefet ise kendi geliştirdiği siyaset ile mücadelesini en iyi şekilde verecektir.

Elbette mevcut iktidarın gitmeme isteği, muhalefetin iktidarı ele geçirme isteği seçim yarışını daha gergin hale sokacaktır. Zaten uzunca zamandır siyasi tansiyonun yüksek olduğu ülkemizde bu durum seçim yarışın çirkinleşmesine neden olacaktır. Şu anda en küçüğünden en büyüğüne ülkemizde faaliyet gösteren siyasi partilerin mücadelesi neredeyse birbirlerini yok etmeye üzerine kurgulanmış durumdadır. Bu birbirini yok etmeye dönük siyasi mücadele demokrasimizi geriletmektedir. Bu gerilemeyi siyasilerin birbirine karşı sarf ettiği sözlerde, iktidarın emrinden çıkmayan bürokratların tek yanlı iş görmelerinde, alt kadroların birbirine karşı tahammülsüz tavırlarında çok iyi görebiliriz.

Partilerin seçim propagandası sırasında hizmet yarışı yerine, birbirlerini yok etmek istercesine belden aşağı vuran kampanyaları bilinçli seçmenler arasında kabul görmese de miting alanlarında veya sanal ortamda bulunan bindirilmiş kıtalar sayesinde beğeniliyormuş hissi uyandırmaktadır. Olması gereken tüm siyasi parti ve aktörlerin birbirini yok etmeye yönelik değil, "Ülkeyi geliştirme yarışı" içinde olmaları gerekir. Eğer bunu başarabilirsek daha güzel günlere daha çabuk ulaşabiliriz.

Son zamanlarda ülkemizin ve ilimizin farklı noktalarında çeşitli toplantılara katıldık, birbirinden farklı kesimlerden kişilerle görüştük. Seçim dönemi yaklaştığı için sohbetlerde bir yandan bölgemizdeki siyasal gelişmeleri tanıdıklarımızdan öğreniyoruz. Sohbetlerin gündeminde yer alan en önemli konulardan birisi ise, siyasilerin partilerinin projelerini anlatmaları yerine, bel altı vuruşlarla, birbirlerini suçlayan konuşmalar yapmaları oldu. Partilerin ve siyasi kişiliklerin kötü bir ağız dalaşı içinde olmaları neredeyse doğal oldu. Sohbetlerde bu durum olumsuz bulunarak hemen her yerde eleştiriliyor.

Bir kesim; "Ama miting alanlarındaki veya sanal ortamdaki kalabalık bu tür suçlamaları, karalamaları coşku ile karşılayıp alkışlıyorlar" diyor. Başka bir kesim ise; "O alkışlayanlar partilerin o kentteki militanlarının ve amigolarının coşkusuna kapılanlar" diyor.

Tıpkı Survivor gibiyiz; siyasette sakin olan, işine bakan prim yapmıyor, hır çıkaran, bağıran çağıran el üstünde tutuluyor. Artık bu durumun değişmesi, buna uygun kişilerin siyaset sahnesinde yerini alması gerekiyor. Bunun için hep dediğimiz gibi, siyasi kadrolarda değişim ve yenilenme şart.

Yeni iyidir, yeni umuttur.

Başkanlık adayları belli sayılır. Yarış Tayyip Erdoğan ve muhalefet tarafından karşısına çıkarılacak aday arasında geçecektir. Bu aday Mansur Yavaş olabilir, Ekrem İmamoğlu olabilir, Kemal Kılıçdaroğlu olabilir veya sürpriz başka bir aday olabilir. Tayyip Erdoğan karşısında kim olursa olsun aynı şekilde destek görecektir. Olması gereken de budur. Aksi durum mevcut yönetimin yaptıklarını onaylamaktır.

Asıl çekişme Meclis seçimlerinde olacaktır. Siyasi partiler 600 milletvekilliği için kıyasıya yarışacak, çoğunluğu elde etmek için var gücü ile mücadele edecektir. Burada partilerin en önemli kriteri değişim ve yenilenme olmalıdır. Kendisine bile faydası olmayan kişiler aday gösterilmemeli, sıralamalar dikkatlice yapılmalıdır. Yoksa Aydın'da geçen seçimde CHP’nin yaptığı hataya düşerler. Örnek verecek olursak; Eğer CHP 2018 seçimlerinde daha düzgün bir liste yapmış olsaydı şimdi bir milletvekili fazlası olacaktı. Hangi partiden olursa olsun ilimize ve ülkemize faydalı olacak milletvekillerine ihtiyaç var. Bizden söylemesi.

Gerçek olan şu; Hepimiz aynı fikirde olmak zorunda değiliz, ama ülkemiz için aynı hedefe ilerlemeliyiz. O hedef, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize gösterdiği gelişmiş ülkeler düzeyidir. Bunu siyasetçiler unutmamalı.

Aydın’da aday adayları ile birebir görüşmeye başladık. Önümüzdeki yazılarda bu adayları tanıtmaya, fikirlerini sizlerle buluşturmaya başlayacağız. Umarım sonuç herkesin gönlüne göre olur.

"Siz kendi elinizle teslim etmedikçe kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz." (Mohandas Karamçand Gandi)