Bu satırları, Sn. Sinan Oğan’ın konuşmasını TV’de izledikten sonra yazıyorum. Bu ülkede Atatürkçüler ve Milliyetçiler kararlarıyla siyasete yön veriyor.

Sn. Oğan bunu çok net şekilde ifade etti. HDP’ye çeşitli tavizler veren CHP Genel Başkanı aklını başına toplamalı. Bu seçimi de Sn. Sinan Oğan’ın ifadelerini de iyi okumak gerekir. Bu ülkede bölücü PKK’ya da ve onun uzantısı HDP’ye de Türk halkı çok sıkı bir Osmanlı tokadı atmıştır.

Meclis’in ayrı, Cumhurbaşkanının ayrı telden çalma ihtimali ortadan kalkmıştır. Bundan sonra Sn. Erdoğan’ın işi çok daha zor.

Devleti, kucaklayıcı şekilde ve halk arasında ayrım yapmadan idare etmesi gerekecektir. Sn. Sinan Oğan, Türk milliyetçilerinin ve Atatürk sevdalılarının seslerine kulak verdi.

Değerli okuyucularım, Türkiye yaklaşık 6 aydır seçimle yatıyor, seçimle kalkıyor. Bu seçimin ana unsurlarından biri patates ve soğan fiyatları.

Bu iddia, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu ve taraftarlarınca ortaya konuyor. Diğer tarafta ise, Türkiye’nin milli birliği ve buna bağlı olarak, savunma sanayiinde geldiği nokta var. Çıkarılan doğalgaz, deprem bölgesindeki insanların ihtiyaçları, vatanın bölünmez bütünlüğü, SİHA’lar, uçaklar, füzeler, Türkiye’nin misak-ı milli sınırları içinde bölünmez bütünlüğü ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin yıkılıp yeniden kurulma niyeti gibi hususlar var.

İşte bu gibi hususların gündemde olduğu bir dönemde, Türkiye, içinde bulunduğu sıkıntıları unutarak, milliyetçiliği halkına iyi anlatan Sn. Erdoğan’ın yanında yer almış ve Meclis çoğunluğunu kendisine vermiştir. İşte bu aritmetik, Türk halkının genel kanaatini ortaya koymaktadır. Meclis’te 326 milletvekilliği kazanan Cumhur İttifakı CHP’yi yenilgiye uğratmıştır.

Sn. Erdoğan, geçmişteki sert söylemlerinden vazgeçmiş, tamamen Türkiye’nin birliği ve vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine yaptığı miting konuşmalarıyla halkın gönlünde taht kurmuştur. Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve pandemi döneminde devletin tecrübe ettiği sorunların hepsi Sn. Erdoğan tarafından unutturulmuş; vatanın birliği Türk halkının vaz geçilmez unsuru olmuştur.

Diğer tarafta ise, Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden CHP’nin Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu daha işin başında, “Ben Dersimli Kemal” diyerek Atatürk’ün yanında olmadığını ifade etmiştir. Başbakan İnönü, ayrılıkçılık yanlısı İngiliz devletinin desteğiyle çıkarılan Dersim isyanının üzerine Atatürk’ün talebine rağmen gitmemiş ve Cumhuriyet Hükümetinin isteğini yerine getirmemiştir.

Bu nedenle Atatürk, İnönü’nün yerine Kuvayı Milliye’ci Celal Bayar’ı başbakan yaparak Dersim isyanını bastırmış; bu tarihten itibaren Dersim ismi Atatürk tarafından Tunceli olarak değiştirilmiştir. Bu olayın ardından İnönü’cü CHP maalesef Atatürk’ün çizgisinden ayrılmıştır.

En vahim meselelerden biri ise, öldükten sonra Atatürk’ün naaşının Ankara Etnografya Müzesi’nde 15 yıl boyunca bir sandığın içinde toprakla buluşturulmayarak bekletilmesidir. Bu kin CHP’nin bakış açısını göstermektedir. Doç. Hulki Cevizoğlu, Atatürk’ün Özel Kalemi Falih Rıfkı Atay ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yazılarından alıntı yaparak bu sonuca ulaşmaktadır. Tarih kitaplarını açıp baktığımızda maalesef bu gerçekle karşılaşıyoruz.

Peki, sonra ne olmuştur?

Celal Bayar Cumhurbaşkanı olup Adnan Menderes (Menderes Atatürkçü ve Kuvay-i Milliyeci’dir. Kurtuluş Savaşı’nda Rahmetli Menderes kendine ait Ayyıldız Grubu’yla bizzat savaşmış ve Atatürk’ün yanında yer almıştır. Tıpkı Yörük Ali Efe Gurubu ve Demirci Ali Efe Grubu gibi) iktidara gelince Anıtkabir’i inşa ettirerek Atatürk’ün naaşını toprağa vermişlerdir.  

CHP neden Atatürk için bir anıt mezar yaptırmadı diye sorarsanız, buna şu şekilde cevap verebilirim: Çünkü İnönü, Atatürk’ün şöhretinden dolayı ikinci planda kalmış ve bu sebeple Atatürk’e kin beslemiştir. Rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak bu kinin şahitlerinden biridir. Mareşal Fevzi Çakmak’ın hatıralarını okuduğunuzda, İnönü’yü Atatürk ün hışmından kurtaranın kendisi olduğunu görürsünüz.

Ayrıca, Kurtuluş Savaşı tarihine de göz attığımızda İnönü’nün Büyük Taarruz’da Atatürk’ün yanında olmadığını anlıyoruz. İnönü neden Büyük Taarruz’ da yer almamıştır? Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Sakarya savaşlarını iyi analiz etmek gerekir.

27 Mayıs İhtilali, İnönü ve CHP’nin yüz karası sürecidir. Demokrasiye yapılan tüm dış müdahalelerde İnönü ve şürekasının parmağı vardır. Çünkü bu ihtilalleri yapan askerlerin ve destekçilerinin yanında yer almışlardır. İnönü, 27 Mayıs İhtilali’nde Menderes ve arkadaşlarının asılmasının baş suçlusudur. Çünkü bu insanlar Atatürkçüydüler. Tabi CHP’deki birçok Atatürkçü ismi bunlardan ayırıyorum. Maalesef, tarih bunları açıkça yazıyor; bakabilirsiniz.

İşte Kılıçdaroğlu, TV’de çıkıp “Ben Dersimli Kemal” diyerek aklınca Atatürk’e karşı çıktığını göstermeye çalışmaktadır. Aynı “Dersimli Kemal” HDP’yle birlikte oturarak hapisteki bazı isimleri serbest bırakacağı ifadesinde de bulunmuştur. Zaten, HDP ve PKK’yla birlikte hareket edip Irak’la ilgili tezkere için red oyu vermiştir.

Son seçimlerde HDP’nin %12’lerde seyreden oyu %8’e düşmüş ve seçmenden çok büyük bir tokat yemiştir. Yani, CHP’li “Dersimli Kemal” TBMM’de bana göre çok büyük mağlubiyet yaşamıştır.

Peki, “Dersimli Kemal” ikinci turda ne yapar?

Geçenlerde Aydın’a gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sn. Özgür Özel, www.aydinpost.com’dan takip etmişsinizdir, otobüsün üzerinden mikrofonla bağıra çağıra “Abdullah Öcalan’ı serbest bırakmayı aklından geçiren şerefsizdir, namussuzdur” diye konuştu.

Aynen katılıyorum; Öcalan’ı serbest bırakmayı kim aklından geçiriyorsa şerefsizdir, namussuzdur.

Anlamadığım şey şu; bunlar “hapisteki HDP’lileri serbest bırakacağız” demediler mi? “Dersimli Kemal”in as takımı aklımızla alay mı ediyor?

Şimdi de milliyetçi takılıyorlar.

Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye demezler mi şimdi?

Sn. Mustafa Savaş ile Sn. Özlem Çerçioğlu’nun basına yansıyan fotoğrafı

Aydinpost.com’daki fotoğrafları görünce kendi kendime vah Aydın’a dedim. Sn. Çerçioğlu, son beş yıldır, Ak Parti Milletvekili Sn. Mustafa Savaş size, “Aydın’ın sorunlarını ve yapılacak işleri istişare etmek üzere 8 milletvekili, sivil toplum kuruluşları, üniversite rektörü toplanalım” dediğinde siz devamlı, “Benim onlarla konuşacak hiçbir şeyim yok. Ben Sn. Cumhurbaşkanıyla meselelerimi hallediyorum” demediniz mi?

Benim muhatabım Sn. Erdoğan diye konuşmadınız mı?

Sn. Mustafa Savaş’a bu kadar ilgi gösterecektiniz, peki neden 5 yıldır afra tafra yaptınız? Size yıllarca, Ak Parti’nin Aydın milletvekillerinin bu talebini yerine getirin dedim. Siz ise, “Hayır ben onlarla görüşmem” diyerek ayak direttiniz.

Ancak, zararın neresinden dönülürse kârdır. Bu samimi görüntünüz anlattığınız bir fıkradan mı kaynaklanıyor bilmiyorum. Ama Sn. Mustafa Savaş’ı oldukça güldürmüşsünüz. Bu samimiyeti gazetecilere de gösterin.

Gazetecileri mahkeme kapılarında sürüm sürüm süründürüyorsunuz.

Mustafa Savaş Bey gibi biz de sizi eleştiriyoruz ama ne var ki biz mahkeme kapılarındayız. Sn. Mustafa Savaş’ı hoş görüyorsunuz.

Mevzuya diğer bir açıdan baktığımızda değerli Aydınlılar, bu tabloya çok sevindiğimi söyleyebilirim. İnşallah yerel seçimlerde de bu tablo devam eder.

İnşallah Aydın köy olmaktan kurtulur.