Sezen Aksu ülkemizin üretken ve üretken olduğu kadar şarkılarını da olağanüstü seslendiren bir sanatçıdır. Bizim müzik dünyamıza çok sayıda eser kazandırmış, kazandırdığı bu eserleri neredeyse dilimize dolamıştır. Şarkı sözü yazan herkes gibi onun da yazdığı eserlerle ilgili hikâyeleri vardır. Duygu yüklü eserler oluşturmak, bu duyguyu dinleyicilere aktarabilmek kolay değildir. Onun sevdiğim şarkılarından birisi de “Sarı odalar” isimli eseridir. Nedense nakarat kısmı hep dilime dolanıp durur; “Alırım başımı giderim efeler gibi hey, efeler gibi hey.Efeler gibi olma sözü bizim kültürümüzde önemlidir. Yapılan bir işin çok iyi yapıldığı anlamı yüklenmiştir. Efe figürü nedeniyle bu iki kelime cesaret, güven ve güçlülük imajı taşır.

Efeler Belediyesi ilk kurulduğunda bu imaj benim aklıma geldi. O zaman düşünülen diğer isim olan Güzelhisar ismini de seviyordum aslında. Hatta ilimizin eski ismi olması nedeniyle Güzelhisar ismini daha çok yakıştırıyordum yaşadığım kente. Ama Efeler ismini de en az onun kadar sevdim kısa sürede. Yukarıda yazdığım gibi cesaret, güven ve güçlü bir imaj taşıdığı için.

2014 yılında Kurulan Efeler Belediyesi adına yakışan imajı maalesef yakalayamadı. İlk beş yıllık dönemde imaj konusunda çalışmalar yapıldı ama yetersiz kaldı. Bu durumu o zamanki başkanımıza iletmiş olsam da sonuç alamadık. Ancak geçen yıl yapılan seçimlerden sonra göreve gelen Fatih Atay bu konuya önem vereceğini seçim sürecinde beyan ederek Efeler Belediyesi’nin tanınırlığını artıracağını söyledi. Göreve başladıktan sonra da bu konuda etkili adımlar atmaya başladı. Elbette imaj çalışmaları uzun soluklu işlerdir ama başlamak bile yolu yarılamak anlamına geldiği için Efeler isminin marka değeri son dönemde göreceli olarak arttı.

Görünen o ki, Efeler Belediyesi marka kent olma yolunda “Efeler gibi” çalışmakta. “Efeler gibi” işler yapmakta. Efeler ismini marka haline getirmek için farklı çalışmalar ve projeler yürütmekte. Bunları yaptıkları iyi tanıtım çalışmaları ile görüp hissedebiliyorsunuz. “Marka kent” çalışması; “Efesem”, “Sosyal yardım” çalışmaları, “Sağlık” üzerine yapılan çalışmalar, “Efeler’e konuksunuz” çalışması, ”Sivil toplum kuruluşları” ile ortak kültür, sanat ve eğitim çalışmaları gibi. Tüm bu çalışmaların Efeler ismine olumlu imaj katması olması gerektiği gibi yavaş yavaş olacaktır.

Aklıma gelmişken geçtiğimiz hafta Efeler Belediyesi Üniversite ve Türk Kadın Konseyi Derneği Aydın Şubesi ile bir sağlık eğitimi gerçekleştirdi. Bu eğitim “Kadınlarda idrar kaçırma” konusuyla ilgiliydi. Efeler Belediyesi konu ile ilgili olarak Efeler halkına SMS mesajı gönderdi. Bu mesaj için sosyal medyada birkaç kişi olumsuz paylaşımlar yaptı. Mesaj neden erkeklere de gönderildi diye olayı gırgıra bağlamak istediler. Sağlıkla ilgili konuları gırgıra bağlamak o sorunu yaşayan insanlarımızla gırgır geçmekten öte bir şey değildir. Sağlığımızı ne zaman kaybedeceğimizi bilemeyiz. Böyle hassas bir konuyu gırgır konusu yapmak hiç şık olmadı.

Konuyu dinlemeye ben de gittim. Efeler Belediyesi Milli Aydın Bankası Kültür Merkezi tıklım tıklım doluydu. Çok sayıda kadın katılımcının yanında on kadar erkek izleyici daha vardı. Eğitim başlamak üzereyken yaşı otuza yakın bir genç erkek geldi. Eğitimin kadınlara yönelik olup olmadığını sordu çekinerek. Katılabilirsiniz dedik. Neden katılmak istediğini bana anlattı. Kendisi annesinin bu sorunu yaşadığını, ama yürümekte zorluk çektiği için gelemediğini, kendisinin gelip dinleyerek annesine yardımcı olmak istediğini söyledi. Onun adına mutlu oldum, işi gırgıra bağlayanlar içinse üzüldüm.  Keşke işi gırgıra bağlayacaklarına gelip bu güzel eğitim çalışmasını izleselerdi.  Gerçekten “Efeler gibi” bir eğitim olmuştu.

Yeri gelmişken Efeler Belediyesi tarafından çekilen mesajın herkese çekilmesi kadar normal bir şey olmayacağını da yazmak isterim. Bu mesajı okuyan kişi erkek veya kadın olabilir. Erkekler bunu eşlerine aktarıp katılmalarını sağlayabilir. Bir de eşlerinin bu konuda sağlık sorunu varsa bu tür mesajlar daha büyük bir önem taşımaktadır. Bizim toplumumuzda sağlık konularında bir utangaçlık olsa da sağlık ihmale gelmez, utanılmadan en kısa zamanda tedavisine geçilmelidir. İnsanlar gırgır geçecek diye eğitime gelmemek, doktora gitmemek sorunu daha da büyütüp kısa sürede tedavi edilebilecek bir sorunun tedavisi mümkün olmayan bir yola girmesine neden olabilir. Herkesin sağlığı önemli ve değerlidir. Lütfen sağlığımızı gırgıra bağlamayalım. “Efeler gibi” çalışan Efeler Belediyesi ve Belediye Başkanı Fatih Atay’a destek olalım ki bu tür eğitimler devam etsin.

Konuyu bir fıkra ile kapatalım.

Nasreddin Hoca karısıyla bir yaz gecesi damda yatarken, artık ne olduysa olmuş, damdan aşağı düşüvermiş.

Gürültü patırtı derken, Hoca’nın başına toplanmışlar. İçlerinden biri:

– Hocam, hâlin nicedir; ne yapalım, deyince,

Nasrettin Hoca:

– Tez, demiş, bana bir damdan düşen getirin. Hâlimden ancak o anlar!

Kıssadan hisse.

“İki nimet vardır ki, insanların çoğu kıymetini bilmezler: Vücut sağlığı, vicdan rahatlığı.” (Hz. Muhammed Mustafa SAV)