Aydın Belediyesi 1881 yılında kurulmuştur. O tarihten bu yana Aydın için önemli işler yapan birçok belediye başkanı gelip geçmiştir. Bunların içinde Aydın’ın çehresini en çok değiştirenlerden birisi kesinlikle Hüseyin Aksu’dur.

Ben aslen Sökeliyim. 70’li yıllarda Söke’den Aydın’a geldiğimizde köye gelmiş gibi olurduk. O yıllar Söke şehircilik açısından Aydın’ın önündeydi. Hatta o yıllarda Söke’den Aydın’a değil, daha çok İzmir’e gitmeyi tercih ederlerdi. Bu durum uzun yıllar devam etti. 1994 seçimlerinde Hüseyin AKSU’nun belediye başkanı seçilmesiyle Aydın’ın kaderi değişti. Bu tarihten, milletvekili olmak için istifa ettiği 2002 yılı ortalarına kadar birçok şeyi başardı. Bunların önemli bir kısmı da “olmaz, yapılamaz” denilen işlerdi. Bu sayede kentimizin çehresi değişti.

Hüseyin AKSU döneminde sayısız proje hayata geçirildi. Birçok yönden Aydın yeniden yaratıldı. Şimdi burada bu projelerin tamamına yazmaya gerek yok, zaten yerimiz de yok. Ama beni çok etkileyen üç değişiklikten bahsetmek istiyorum.

Birincisi, Orman Kent Projesi. Bu proje ile şehir yerleşke alanında yaklaşık yarım milyon ağaç dikildi. Şimdilerde 20 yaş ve üzeri olan bu ağaçların altından geçiyor, sıcak yaz günlerinde gölgelerinde serinliyoruz. Her ne kadar bu ağaçların önemli bir kısmı sonradan katliama uğradıysalar da şimdilerde kentimiz için yeşil bir örtü oluşturdular. Eğer bu proje olmasaydı beton denizi görüntüsündeki kentimiz daha da beton bir görünüme sahip olacaktı. Bu proje uluslar arası boyutta örnek gösterilebilecek bir projeydi.

Benim için diğer bir önemli olay, hapishanenin ve genelevin şehir dışına çıkarılmasıydı. Önceki başkanlar döneminde de gündeme gelen bu taşınma işlemi Hüseyin AKSU döneminde gerçekleşti ve hapishane alanı kentimizin büyük eksiği olan Kültür Merkezi’ne dönüştürüldü. Gönül isterdi ki belediye olarak ta kültür merkezleri yapılsın, kentimizde kalıcı devlet tiyatrosu, opera ve bale salonlarında gösteriler sergilensin. Ama nerdeeee.

Diğer bir olay ise imar planı değişikliği ve yeni alanların kent yaşamına açılması oldu. O dönemlerde kentimiz dar bir alana sıkışmıştı. Gerek konut alanı olarak, gerekse işyeri olarak yer sıkıntısı vardı. Kiralık ev bulmak bile sorundu. Hüseyin AKSU yeni imar planı ile kentimizin çehresini açtı. Mesela, O dönemlerde Malazgirt Meydanı açılırken bazıları, “bu kadar büyük meydan mı olur” diye gülüyordu. Ama o günlerde, o meydana gülenler şimdilerde o meydanda yapılan “Volkicar” yarışlarını izlerken mutluluktan gülüyor. Demek ki neymiş, yapılan hizmetlere gülmeyip alkışlamak gerekirmiş.

Aslında kentimiz için önemli olan bir çok proje daha var. Belediye binası gibi. Dedim ya, hepsini yazmaya gerek yok. Anlayan anlamıştır kentimizde neler olduğunu.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Hüseyin AKSU vizyon adamıdır, sevin ya da sevmeyin. İnsanlar “günü nasıl kurtarırız”, diye düşünürken, O projelerinde 50 yıl, 60 yıl sonrasını düşünerek çalışmıştır. Yalnız sorumlu olduğu belediye sınırlarını değil, il sınırlarını, hatta ülke sınırlarını düşünmüş, yetmemiş dünya ölçeğindeki projelere imza atmıştır. Günümüz şartları düşünüldüğünde vizyoner bakış açısı olmayıp ileriyi düşünemeyen hiçbir şirketin yada ulusun başarılı olma şansı yoktur. İleriyi görmeden başarılı olmak artık hayal bile değildir. Planlama ve vizyon günümüzün olmazsa olmazlarıdır.

Hüseyin AKSU hep doğru mu davranmıştır? Elbette hayır. Eğer milletvekili olacağım diye istifa etmeseydi, şimdilerde Melih Gökçek gibi başkanlığa devam ediyor olacaktı. Ayrıca bağımsız olarak seçilemeyince sıkça parti değiştirmesi siyasi olarak fazlaca kan kaybetmesine neden oldu. Ama O’nun bu tür hatalar yapmış olması iyi bir başkan olmasına, vizyoner düşünebilen bir mühendis olmasına ve doğru işler planlamasına elbette engel değil. Kendisini başkan olduğu dönemde oldukça başarılı buluyorum. Keşke başkanlığa devam edip Aydınımızı daha ileriye taşıyabilseydi. Bu günlerde buna ihtiyacımız var çünkü.

Geçenlerde kendisiyle iki saatlik bir görüşme yaptım. Bu görüşmede O’nun projelerini konuştuk. Önümüzdeki haftalarda Hüseyin AKSU’nun MENÇEP ve VENÜS projeleri hakkında yazacağım. Özellikle MENÇEP Projesi jeotermal kirliliğinin konuşulduğu şu günlerde büyük önem taşımakta. Belki çözüm adına bir faydası olur.

"Büyük kafalar fikirleri, orta kafalar olayları, küçük kafalar kişileri tartışır". (Çin Atasözü

Çin Atasözü)