Aydın Milli Eğitiminde yapılan yanlışlarla ilgili bu üçüncü yazım.

Daha önce müdür atamalarıyla ilgili bir yazı  ve geçen günlerde de okullarda kullanılan kaynak kitaplarla ilgili yazmıştım.

Her iki yazımda sadece eleştiri odaklı yazmamış, yetkililere sorunlarla ilgili çözüm  önerilerim olmuştu.

Okullarımızda görev yapan müdürlerimiz için yapılan yakışıksız tutumun yeni müdür atamalarında yaşanmamasını temenni etmiştim.

Ama maalesef bu temenniler dikkate alınmadı.

Tabi dikkate almak zorunda değiliz diyebilirler.

Kendileri bilir.

Zorlayacak halimizde, gücümüzde yok.

Yetkili makamda olanlar oralara gelmiş ve yaptıklarında ısrar ediyorlarsa mutlaka bir bildikleri vardır.

Bizimkisi kamuoyu adına vicdanlarda oluşan itirazlardan haberdar etmektir.

Bu uyarı ve ikazlar kurum yetkililerine olduğu kadar, siyasilerimizedir.

Yapılan iş ve işlemlerde bir kusur varsa, mağdur olduğunu düşünenler idare mahkemelerine giderek haklarını ararlar.

Bu da mağdurların bileceği bir iş.

Geçen haftalarda Bakanlığın gönderdiği yönetmeliğe göre müdür olmak isteyenlerden şartları tutanlardan talepleri alındı.

Bu taleplerden sonra ilgili komisyonlar kuruldu ve talepliler “Mülakatlı Sınava” tabi tutuldular.

Bizim ülkemizde “Mülakatlı Sınav” demek “Torpil” demektir.

Vatandaşımızdaki algı budur ve bu algı boşuna oluşmamıştır.

Algıda haklılık payı yüksektir.

Bu algı muhalifler ve mağdurları tarafından doğrudan “Adaletsizlik” olarak tanımlanır.

Şahsen ben, bu algıya rağmen yönetim kademesine gelecek kişilerin mutlaka mülakata tabi olmalarından yanayım.

Sınavlara hazırlanan bir çok insanın bilgili olmasına rağmen, yöneticilikte bildiği kadar başarılı olamadığına şahit olanlardanım.

Mülakat mutlaka olmalıdır.

Ancak yapılan mülakatlarda “Adalete olan inanç” zedelenmemelidir.

Hep söyledim.

Tekrar söylüyorum.

Siyaset kurumu ve kurum yöneticileri, çalışma arkadaşlarını belirleme hakkına sahip olmalıdır.

Bu düşüncemin arkasındayım.

Siyaset kurumu ve kurum yöneticilerinden başarı istiyorsak onlarında çalışma arkadaşlarını seçme hakları olmalıdır.

Ancak bir takım ayak oyunlarıyla bu durum sulandırılmamalı, toplumda adalet duygusu zedelenerek düşmanlık üretilmemelidir

Milli Eğitim camiasında görev yapan vicdan sahibi hiç bir kimse “Mülakat Sınavında” verilen puanları “Adil” bulmamaktadır.

Bir sendikanın mensuplarından bazılarının bu kadar aleni bir şekilde kayırılması “Adalete ve Kuruma” olan inancı yerle bir etmektetir.

Bir tarafta 38 - 50 aralığında puan alan yılların idarecileri, bir tarafta belirli sendikanın delege ve üyelerine verilen 85-95 aralığında puanlar.

Önümüzdeki günlerde bu sendikada yapılacak il başkanlığı seçimlerinde aday olan iki başkan adayına verilen 96 puan.

Herhalde komisyon üyeleri seçimi kim kazanırsa kazansın taraf olmadıklarını beyan sadedinde başkan adaylarına eşit puan vermiş(!)

Şimdi bu sınav mı, tiyatro mu?

Hangisi siz karar verin!

Benim acizane önerim; tabi dinlerlerse öncelikle siyasilerimizedir.

Bilmeliler ki; yanlışı yapanların faturası AK Partiye kesiliyor.

Bu yanlışlığı mahallinden mi, yoksa ilgili bakanlıktan mı giderirsiniz bilemem, ama lütfen giderilmesi gerektiğini bilin ve gidermek için çalışın.

Makam elde etmek isteyenlerin hırsına alet olmayın.

Bu hırs “Kantardaki topuzu” bertaraf etmiştir.

Adalet duygusu ve düşüncesi yara almıştır.

Milli Eğitim Bakanlığımızın üzerinde önem ve hassasiyetle durduğu, çocuklarımıza verilmesini istediği “Değerler Eğitimi” bu şekilde etkili olamaz.

Adalet duygusuna önem vermeyen idarecilerle de verilemez.

Maslahat (fayda) adaletin önüne geçmemelidir.

Maslahat gelip geçici, adalet kalıcıdır.

Bunu hatırlatmak istedim.

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg