Haluk Leventin şarkısı şu dizelerle başlar:

"Fermanlar verildi

Perdeler gerildi

Halılar serildi

Dediler "Kral bugün görünecek."

Dediler "Gören herkes sevinecek."

Haberler salındı

Tedbirler alındı

Davullar çalındı

Dediler "Kral bugün görünecek."

Dediler "Gören herkes sevinecek."

Anne bak, kral çıplak."

Kral çıplaktır ve kimse bunu söylemeye cesaret edemez, ancak bir çocuk hariç. Evet, Aydın CHP’de kral ne yazık ki çıplak, ve bu çıplaklığı kimse söyleyemiyor.

Seçim dönemi yaklaşıyor, önce genel seçimler ve hemen arkasından yerel seçimler. Belki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tur. Siyasetin ısısı giderek artıyor, aday  adayları aday olmak için yarışmaya başladı bile, soluksuz izlenecek heyecan fırtınası başlamak üzere. Bu doğrultuda yapılan anketler peşi sıra gündeme düşüyor. Bu verilere göre ülkemizde 21 yıl sonra iktidar değişikliği yaşanacağına kesin gözüyle bakılıyor.

İktidar değişikliği kesin olunca iktidara gelecek parti doğal olarak CHP olacaktır. Peki CHP iktidara hazır mı?

Uzun yıllardır muhalefette bulunan CHP son yıllarda halka daha iyi dokunmaya, söyledikleri ile mevcut iktidara yön vermeye, gündemi kendi belirlemeye başladı. Demek ki iktidara hazır olarak bekliyorlar. Ancak iktidar ateşten gömlek gibidir, tecrübeli ve bilgi birikimi yüksek olan kişiler bu ateş içinde ve yüksek stres altında çalışabilir. Bunun için nitelikli, hızlı değişime açık, vizyon sahibi ve günümüz şartlarına uyum sağlayabilen kişilerden oluşmuş kadrolara gereksinim vardır. Bu amaçla mahalle örgütlerinden Genel Merkez yönetimine kadar tüm parti örgütünün şimdiden başlayıp durmaksızın çalışması gerekmektedir.

Örgüt demişken, Aydın CHP’de bir atalet söz konusu, daha doğrusu işletme körlüğü var. Aydın CHP uzun yıllar yerelde iktidar olması nedeniyle kendini çok başarılı buluyor ve buna inanıyor. Bu düşüncenin en ilginç yansıması yapılan anketlerde görülüyor.

ORC'nin Haziran ayında yaptığı "Aydın'da Siyasi Eğilimler Araştırması" anket sonuçlarına göre yıkım derecesinde oy kaybeden iktidar grubu karşısında CHP’nin oyları artmıyor, aksine azalıyor. Millet İttifakı üyesi İyi Parti ise oylarını neredeyse ikiye katlıyor. "Nasıl olsa ittifak ortağımızın oyları artıyor" deniliyor ve oylardaki azalma kulak ardı ediliyor. Olması gereken CHP’nin kendine gelip misyonu doğrultusunda çalışmaya yönelmesi, hem de bir dakika kaybetmeden.

Dost acı söyler. Aydın CHP’de var olan işletme körlüğüne ek olarak, uzun yıllardır milletvekilliğinde neredeyse hep aynı isimlerin geçmesi taban ile örgüt, hatta halk ile vekiller arasındaki bağın kopmasına, halkla ilişkinin sadece "Dostlar alışverişte görsün" boyutunda olmasına neden oluyor. Örgütün yaptığı etkinliklere bir avuç üye katılıyor. Aynı kişilerin hep gündemde olması bu kırılmayı tetiklediği asla unutulmamalı ve artık Aydın CHP'nin zaman kaybetmeden ciddi önlemler alması gerekiyor.

Garip bir şekilde bu duruma mevcut belediye başkanları da sessiz kalıyor. Bu tepkisizlik durumu karşısında CHP tabanında memnuniyetsizlik oldukça yükseliyor. Memnuniyetsizliğin bu kadar yükseldiği ortamda bunun dile getirilmemesi "Kral çıplak" durumunu net olarak gösteriyor.

Bu memnuniyetsizliğin bu kadar artmasında milletvekili adaylarının belirlenmesinde ön seçim yapılmayacak olması başka bir etken olarak karşımıza çıkıyor ve halk arasında geçen 2018 seçim sonuçları gösterilerek bir milletvekilinin bu nedenle kaybedildiği dile getiriliyor.

Örgüt acilen kendine gelmeli, önce üye yapısı gözden geçirilip fason üyeler temizlenmeli, yönetim kurulları aktif hale getirilmeli, kadın ve gençlik kollarının tam kadro sahaya inmesi sağlanmalıdır. Ön seçim için irade ortaya konulmalı, yeni milletvekilleri adayları desteklenmeli, her aday adayına eşit mesafede olunmalı ve hepsine destek verilmeli, siyasi örgütlenme konusunda gerçekten deneyimli olanlar işin içine çekilmelidir. Örgütte ve üyeler arasındaki derin bir sessizlik ortamı yok edilip sağlıklı iletişim kanalları kurulmalı, artık e posta yolu ile basın açıklaması yerine basın toplantıları düzenlenmeli, halkın içine girilmelidir.

Sonuç olarak, siyaset kazanı kaynamaya devam ediyor, bu yüksek sıcaklık iyi yönde kullanılmalıdır, yoksa iş işten geçtikten sonra pişmanlık duymak fayda etmeyecektir.

"Hayattaki en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır." (Tolstoy)