Ak Parti’de son günlerde yaşananlarla ilgili bu dördüncü yazım.

Yazılarımda kimseyi hedef almak gibi bir derdim yok.

Gördüğüm yanlışları elimden geldiği kadar kaleme alıyorum.

Bunu sorumluluk alanım içinde görüyorum.

Maalesef son günlerde Ak Parti açısından iyi şeyler olmadı.

Teşkilatların yeniden yapılandırılmasında ve basına yansıyan açıklamalarda özensiz davranıldığı için sık sık “yol kazaları” yaşanmaktadır.

Ertürk’ün üzerine aldığı yük ağırdır ve bunu biliyor olmalıdır.

Ak Parti, ilimizde Reis’in ortaya koyduğu vizyonu anlayan ve bu vizyonu topluma taşıyacak yöneticiler aramaktadır.

Reis’in Türkiye, bölge ve dünyaya dair vizyonu doğru anlaşılmazsa, kişiler ve kişilerin toplum içindeki pozisyonları üzerinden siyaset yapmakla bu murada ulaşılamaz.

Bu yol denendi olmadı. Görev verilen aktörlerin bir çoğu bu vizyonu topluma taşımakta yetersiz kaldılar ve çevresine dahi neden Ak Parti’de olduğunu anlatamadılar.

Ülkemiz, Reis’in önderliğinde küresel bir mücadeleye girdi, bu politikayı yerelde insanlarımıza doğru bir şekilde anlatmak, partililerin asli görevidir.

Bu vizyondan ve birikimden yoksun olanların parti kademelerine getirilmesi ve hele başkan yapılması çözüm olamaz.

Ak Parti’nin kimliği ve duruşu bellidir

Ak Parti kendini toplumsal değerlere göre muhafazakar demokrat olarak tanımlamıştır.

Ak Partinin beyan ettiği siyasal kimliğe göre politikalarını inşa etmesine yardımcı olmak teşkilat mensuplarının birinci vazifesidir.

AK Parti’nin muhafazakarlığı, devletçi ve statükocu değil, dayatmacı modernliğe ve değişimciliğe karşı toplumun tarihinden, yaşadığı tecrübelerden, gelenekten, örf, kültür, milli ve manevi değerler olarak yaşattığı evrensel insani değerleri kapsayan ve yeni değerlerle toplumu besleyen muhafazakarlıktır.

Milletimiz, değerlerini zorla değiştirmek isteyen, sahip olduğu değerler yerine, batılı değerleri devlet, siyaset, kültür ve sanat faaliyetleri adı altında dayatanlara karşıdır.

Ak Parti, toplumla aynı değerlere inandığı ve kaygıları paylaştığı için muhafazakardır.

Partinin demokrat duruşu toplumun diğer kesimlerine karşı, hoşgörü içinde kucaklamak ve geleneğin doğal akışı içinde değişim kanallarını açık tutma esnekliğini göstermenin gerekliliğinin idrakindedir.

Böyle düşündüğümüzde Ak Parti Camiye imam aramadığı gibi meyhaneye de sarhoş” aramamaktadır.

Ak Parti açısından ne muhafazakarlar “cüzzamlı” ne de liberal yaşam tarzı sahipleri “cüzzamlıdır.”

Toplum, bütün sosyolojik katmanlarıyla bir bütün olarak değerlendirilmektedir.

Ertürk’ün il başkanlığına getirilmesi partide abilik yapması, partiyi genel karakterine uygun şekilde yapılandırıp derleyip toparlaması içindir.

Kendisinden yaş ve tecrübe itibariyle beklenen budur.

Geçmişe dönük hesapları alevlendirecek, parti içi ayrıştırıcı tavır ortaya koyması ve yeniden “sen, ben, bizim oğlan” anlayışı içinde kadro kurma hevesinde olması değildir.

Ertürk bu yanlışa düşmemelidir.

Bu yanlışın siyasi sonuçlarının bedelini Aydın’a ve partililere ödetmeye hakkı yoktur.

Partililer ve Aydınlılar bu endişeyi derin bir şekilde yaşamaktadır.

Ertürk kendisine güvenen, destek olan ve umut bağlayanlara hayal kırıklığı yaşatmamalıdır.

“Yok artık!” değil “Oh be!” dedirtecek bir üslup ve toplumsal dinamikleri yargılayan değil anlamaya çalışan bir yaklaşım içinde olmalıdır.

Önümüzde yapılacak çok hizmet var.

Otoban, adliye sarayı, şehir hastanesi, Didim ve Kuşadasının turizm açısından ele alınması, ilçelerin tamamında eğitimden sağlığa, sportif yatırımlardan ulaşıma kadar bekleyen çok iş var.

Birtakım riskleri içinde barındıran jeotermalin, çevreye zararını engelleyecek tedbirlerle insanımızın zenginlik ve hayrına kullanılması var.

Ankara’dan bu hizmetleri getirmek için çırpınan vekiller var.

Bürokratik kurumlarla tıkır tıkır çalışmak, geçmişte vizyonu olmadığı anlaşılan ve bilinen kişiler için bürokratların huzursuz edilmesine fırsat verilmemelidir.

Partili hiç kimsenin Ahmet abi ile bir derdi yok, bunu biliyor olması lazım.

Kendisinden beklenen birleştirici ve kaynaştırıcı olması ve partideki emeğine binaen söylüyorum “abilik hukukunu” yerinde ve zamanında kullanmasıdır.

“Ak partiden geçinenler” gibi ucunun nereye varacağı belli olmayan sözlerle yönetim adına açıklamalara fırsat vermemelidir

Hele meşhur “Harman yel ile Düğün el ile” ata sözünü güya siyasi kurnazlık adına 28 şubat mimarı, milli irade gaspçısı Demirel’e mâletmek hiç hoş değil.

Bu kurnazlıklar partiye bir şey kazandırmaz ve çok sıkıntı çıkarır.

Ricamızdır, bunları kim yazdırıyor ve teşkilatlara paylaşın diye talimat veriyorsa engellenmelidir.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA