Hepimiz biliyoruz.

Siyaset kurumu sorunları çözmek için vardır.

Sorunlar çözülürken zaman zaman tansiyonun yükseldiği olur.

Tansiyonun yükselmesi, gerginliğin artması bazen iyi de olur.

Ancak, itirazınıza destek bulmanız lazımdır.

Toplum tarafından verilen destekle, muhatabınızın itirazınızı dikkate almasını sağlarsınız.

Bu yöntem meşrudur.

Ancak siz, muhatabınızı “Kanla tehdit ederseniz” bu meşru değildir.

Toplumun verdiği destek ve oyla iktidarda olan bir parti var.

AK Parti, öyle böyle değil, tam 14 yıldır iktidarda.

Her seçimden güçlenerek çıkıyor.

Başarısının arkasında güçlü bir lider var.

Şahsına ve ailesine karşı olmayacak iddialara ve  suçlamalara rağmen, toplumun desteği lidere ve partisine devam ediyor.

Hem de artarak.

Liderin, zorlukları güçlü liderliğiyle avantaja dönüştürdüğüne şahit oluyoruz.

Rakipleri ise, bu güçle mücadelede edecek durumda değil.

Ne dediler ve yaptılarsa iddialarını ve suçlamalarını seçmene inandıramıyorlar.

Sanırım bu çaresizlik  onları “Hırçınlaştırıyor.”

İktidarı ya Avrupa’ya şikayet ediyor, veya “Kanla tehdit” edip toplumsal gerilim üretiyor.

Şimdi de, seçim zamanlarında miting yapmadıkları veya yapamadıkları yerde “Birlik mesajı” vermek için “İl Başkanları” toplantısı yapılıyor.

Kimden mi bahsediyorum;

CHP ve Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan.

Türkiye Odalar Borsalar Birliğinde yaptığı konuşmanın “Tehdit olarak” algılanması tansiyonu yükseltmişken, aynı konuşmayı Van’da il başkanları toplantısında tekrar etmesi hayli manidardır.

7 Hazirandan bu yana ülkenin Güney Doğusunda terörle kapsamlı mücadele veriliyorken

orada iktidara karşı “Başkanlık talebine” kan dökerek karşı çıkılacağını beyan etmek, teröre destek olmaz mı?

Bu tutum ve davranış teröre “Göz kırpmak” değilse nedir?

Söylemekte beis yok bu söylem ve politikayla CHP ve Kılıçdaroğlu töhmet altındadır.

 

***


 

Sayın Kılıçdaroğlu bir hayli öfkeli.

Konuşmalarında karanlık bir tablo çizerek neyi murat ediyor bilemiyorum.

Bilinen bir şey var;

Bu güne kadar seçmen, hiç bir tezini itibar etmedi.

7 Haziran’da ele geçirir gibi olduğu imkânı da değerlendiremedi.

Yaptığı hatalar 1 Kasım’da sandığa yansıdı ve seçmen iktidarı güçlendirerek  verdiği kısmi desteği geri çekti.

Birilerinin Kılıçdaroğlu’nu uyarmasını bekliyorum.

Kavga etmenin CHP’ye de, ülkeye de faydası yok.

Kaos ve kan tehdidiyle teröre zımni destekle ülkeye kötülük ediliyor.

Siyaset bu ülkeye hep lazım olacak.

Bu imkânı heba etmeyin.

Yeni  Anayasa partilerin “Taahhüdü, milletin talebidir.”

Siyasetçinin görevi bu talebi gerçekleştirmektir.

Toplum ne vadettiğinizi duymak istiyor.

“İstemezük” söylemi ve tehditlerinizle süreci tıkamanızı değil.

Hepiniz “Yeni Anayasa” sözü verdiniz.

Sözünüze sadakat gösterin.

İktidara “Hayır” demek yetmez.

“Evet” dememizi istediğiniz anayasa teklifiniz nedir?

Bunu duymak istiyoruz.

1982 Anayasası’nı en çok partiniz karşıydı.

Şimdi ne oldu da aynı anayasayı korumak istiyorsunuz?

Parti olarak tehdit değil, çözüm üretin, teklif getirin.

Yaptığınız tehdidin terörü kışkırttığını toplum görüyor.

Sizde görün.

Toplumu germeyin, kutuplaştırmayın!

Sizden “Tehdit değil, teklif” bekliyoruz!

Demokratik Parlamenter sistem mi?

Başkanlık mı? istiyor.

Seçmen tercihini yapsın.

Sandığa itimadınız varsa eğer, bilin ki, sandık tansiyonu düşürür.

Hiç kuşkusuz; kan, kaos ve terör yükseltir.