Ülkemiz büyük ve önemli tarımsal potansiyele sahip..

Buna rağmen Hollanda, Danimarka ve Belçika'nın gerisindeyiz..

Bunun nedeni elbette uygulanan yanlış politikalar...

Daha önceleri de tarımla ilgili sorunlarımız vardı elbette.

Sorunlar bu iktidarla başlamadı.

Ama bu iktidarın çözme imkanı diğerlerine göre daha yüksekti.

Ancak iktidarın ondokuz yılda tarıma verdiği destek yetersiz kalmıştır.

Tarıma verdiği destek toplam 331 milyar tl.

Geçen yıl tarımın bütçeden aldığı pay 22 milyar tl idi.

Dünya Gıda Örgütünün üye ülkelere Milli Gelirlelerinin %1'ini tarıma verilmesi yönünde tavsiye kararı var.

Ülkemizin Milli Geliri 714. Milyar dolar olarak açıklandı.

Buna göre tarıma, doları 10 tl olarak hesap edersek bütçeden ayrılması gereken pay 70 milyar olması gerekir.

Ayrılan nedir?

Sıkı durun 23 milyar tl.

İktidarın sürekli iş verdiği beşli şirkete ayrılan payın yarısı kadar bile değil.

Bu tabloya baktığımızda, iktidarın kimden yana olduğu gayet açık.

Ülkemizin tarımsal ihracatı 18 milyar dolar.

İthalatımız ise, 13 milyar dolar.

Ürün çeşitliliği bakımından önemli ülkelerden biriyiz, ama buna rağmen ihracatımız çok düşük.

İthalat politikasıyla ise, üreticiler kaybedip, simsar diyebileceğimiz kişiler kazanmakta.

Ülkemizin bitkisel üretimde açığı:

Ayçiçeği %33,6, Pirinç %30, Mısır %29.7, Kuru Fasulye %27,9, Kırmızı Mercimek %25, Yeşil Mercimek %13,2, Buğday %10...

Bu veriler 2020 TUİK'ten.

Türkiye'de tarıma elverişli ama tarıma açılmayan 3.4 milyon dekar hazine arazimiz var.

Bu arazinin:

1 milyon dekarı sulu tarıma

2 milyon dekarı kuru tarıma

0.4 milyon dekarı örtü altı üretime(seracılığa) uygun.

Bu arazinin bir kısmı tarıma açılmış ancak 2.814 milyon dekarı halen açılmamış durumda.

Türkiye'de:48,5 milyon küçükbaş,

18 milyon büyükbaş hayvan varlığımız var.

Bu konuda avrupa'da 1. ve 2. durumdayız.

Bu potansiyele rağmen damızlık ve canlı hayvan ile hayvansal ürün ithal etmektedir.

Ülkemizin tarımsal, hayvansal ve bitkisel üretimde, ekolojik üretime dayalı alım garantili, planlı çalışması gerekmekte ama kayda değer bir çaba göremiyoruz.

Üretimde, ürünlerin değerlendirilmesinde;tarım makineleri, alet, edevat, ekipman, gıda, yem,

et-süt entegre ve gübre sanayisinin gelişmesinde, hammadde temininde devlet önemli role sahip olmalı ama bu alanda da kıymet ifade eden, göze batan bir gayret yok.

Oysa çiftçinin belini büken artan girdi maliyetleri...

Bu konuda yapılacak çalışmalardan elde edilecek faydalardan bir diğeride bölgesel farklılıklarda dengeleyici, kırsaldan kente göçü engelleme imkanının olmasıdır.

Bu yönüyle de tarıma destek politikalarının gözden geçirilmesinde fayda vardır.

Rakamlar devletin verdiği desteklerin ihracat fazlalığını ancak karşıladığı şeklinde...

Ayrıca desteklerin ürün bazında verilmediği ve üretimi artırmada fonksiyonel olmadığı, yani desteklerin doğrudan yapıldığı görülmekte.

Doğrudan Gelir Desteği kaldırıldı denilse de; dekar bazında, arazi beyanlı mazot, gübre, birim hayvan desteği doğrudan gelir desteğinin değişik versiyonuyla devam ettiğini söylemeliyiz...

Yapılan bu destekler toplam desteğin %70'ini tekabül etmekte, geri kalanını da ürün ve üretim bazlı destekler oluşturmaktadır.

Yaşadığımız pandemi süreciyle dünyada ve ülkemizde de tarımın önemini anladık diye düşünüyorum.

Ülkemizin tarım potansiyeli, ihtiyacımızdan fazlasını karşılayacak düzeydedir.

Önemli olan iktidarın tercihidir.

Betona mı yatırım yapacağız, tarıma mı?

Şimdiye kadar yapılanlar ve elde ettiklerimize bakarsak tarıma yeterli ve gerekli destek ve önemin verilmediği, toprak sahibi çiftçilerin 'üvey evlat' muamelesi gördüğünü söylemek abes olmaz.

Evet çiftçilerimiz;traktör, ekipman bakımından gücününün ve imkanlarının üstünde para harcayarak ekipmana sahip oluyor ve bu bakımdan ekstra kredi kullanarak borca giriyor.

Bunu kabul edelim.

Çiftçimiz nihayetinde aldığı traktörle seyahate çıkmıyor.

İktidar veya bağlı bulundukları odalar bu konuda destekleyici politikalar üretmezse üretim maliyetlerini düşürmek için yaptıkları tercihlerden dolayı çiftçimize "Ayranı yok içmeye tahterevalli ile gider ekin biçmeye" deyimimiz üzerinden çiftçiyi suçlayan yaklaşımı meşru göremeyiz.

Sayın vekil, bu uyarıyı mensubu olduğu iktidara ve onu yöneten iradeye söylesin de yiğitliğini görelim.

Zira o iktidar "İtibardan tasarruf olmaz" diye saraylar inşa etmekte, makam araçlarının sayısını artırmaktadır.

Sayelerinde paramız pul oldu...

Esasen bir uyarı yapılacaksa eğer, o uyarı iktidara yapılmalıdır.

Çiftçilere yeterli desteği sağlamıyorsunuz bunu anladık.

Bari gevezelik ederek suçlamayın ve aşağılamayın!

Nedir sizin milletin sahip olduğu eşyayla alıp veremediğiniz anlamak gerçekten zor.

Biriniz cep telefon markasını sorar, diğeriniz bindiği arabaya dilini dolar, bir diğeriniz kullandığı traktöre…

Yeter artık bu hadsizlik!

Bütün iyi şeylere sadece siz mi layıksınız?

Niçin insanımızın harç borç sahip olduğu eşyalar size fazla görünüyor?

Bu tutumunuzun altında 'efendi-köle' zihniyeti mi var?

Siz efendisiniz de millet köleniz mi?

Hani siz hizmet için vardınız!!!

Nedir bu ağa tavrı???