Her şeyin fazlası zararken, dengede kalabilmektir önemli olan. En temel ihtiyacımız olan su bile fazla tüketildiğinde vücudumuza zarar verip zehirleyebiliyor. Fazla oksijen, fazla kalsiyum hepsi zararlı. Peki pozitif olmak? Olaylara iyi yönden bakmak ve sürekli mutlu olma çabasının neresi kötü diye düşünebilirsiniz. Oysaki yaşanan duyguları görmezden gelip, hüznü, acıyı, öfkeyi yok saymak ve sürekli pozitif kalma çabası da bizi zaman içinde zehirliyor. Bu durum toksik pozitiflik olarak tanımlanıyor.

Peki toksik pozitiflik nasıl zarar veriyor?

Hayat iniş ve çıkışlarla dolu bir yolculuk. Hepimiz zaman zaman kayıplar ya da bizi üzen durumlar yaşayabiliriz. Eş, iş ya da yakın kaybı, işsizlik, sınavı kazanamama, sevdiğiniz bir eşyanın kaybı, taşınma, boşanma, ayrılma gibi durumlar yaşayan kişiyi olumsuz etkileyerek beraberinde olumsuz duygu durum getiren ve bir yas süreci gerektiren olaylardan bazılarıdır. Kişi kendisini üzen bir durum karşısında ağlayabilir, üzülebilir, yas sürecini tamamlayarak normal hayatına yeniden adapte olabilir. Sağlıklı olan tepki budur. Ancak özellikle pandeminin de etkileriyle birlikte gelişen bir algı var. Bu algıyla her an özellikle de sosyal medyada sıklıkla karşılaşabilirsiniz. Bir kayıp yaşadınız diyelim, sıklıkla şu cümleleri duyarsınız (ya da kendinize söylersiniz):

Ağlayacak bir şey yok, üzme kendini sağlığından önemli değil..

İlk boşanan sen değilsin üzülme, ya bir de çocuk olsaydı..

En azından başını sokacak bir evin var iş bulursun yine üzülme..

Amaaan cana geleceğine mala gelsin bir cam parçası üzülmene değer mi..

Unut o adamı/kadını hayatına bak, elini sallasan ellisi gözyaşına değer mi..

Sosyal medyada sürekli karşımıza çıkan iki cümleyle bitirelim örnekleri ;

“Good vibes only ! (Sadece olumlu titreşimler)”

“Durmak yok yola devam!”

Tüm bu iyi niyetli söylemlerin ortak bir noktası var oda acıdan kaçmak, yok saymak. Oysa ki bu insanın doğasına aykırı bir durum. Yaşanmayan her yas, kabul edilip yüzleşilmeyen her duygu içeride birikiyor. O an mutluluğa giden on adımla yola devam etmiş olsanız da başka bir zamanda bir duygu patlamasıyla karşınıza çıkıyor. Bazen depresyon olarak size yansıyor bazen de daha farklı bir şekilde. Siz ise duygularınıza yabancılaştığınız için tam olarak ne olduğunu anlayamayabiliyorsunuz bu noktada. Diğer taraftan bastırılan duygular uyku ve sağlık problemleri olarak da bir süre sonra geri dönüyor. Yaşanmayan olumsuz duygular zaman içinde yaşanacak olumlu duyguları da gölgelemeye başlıyor yani. Kısacası siz acıdan kaçarken fark etmeden çok daha fazla zarar görüyorsunuz.

Toksik pozitiflik halinden nasıl kurtulabilirsiniz ?

1) Her konuda olduğu gibi ilk adım farkındalık. Yaşanan olumsuz bir durum karşısında kendinize kurduğunuz ve size kurulan cümlelere bakın. Son yaşadığınız olumsuz durumları değerlendirin. Nasıl tepkiler verdiniz ? Kendinize neler söylediniz?

2) Duyguları olduğu gibi kabul edin ve yas sürecinizi tamamlamak için kendinize zaman verin.

3) Duygularınızı paylaşın. Güvendiğiniz biriyle paylaşabilir ya da kağıda dökebilirsiniz.

4) Yakın çevremize verdiğimiz tepkileri de gözden geçirelim. Takma kafana, üzülecek bir şey yok demek karşı taraftan acısını yok saymasını istemektir. Bunun yerine “ben yanındayım senin için yapabileceğim bir şey var mı” demeniz yardımcı olacaktır.

5) Başa çıkamayacağınız duygular olduğunu düşünüyorsanız, bu zamana kadar hep acıdan kaçtıysanız bireysel terapi desteği almaktan çekinmeyin.

Sağlıkla kalın

Uzm. Psk. İrem Aydınlar