Bölgeden tanıdığım bir dostumdan, pamuk üretim maliyeti ve desteklemeler konusunda bilgisine müracaat ettim.

Aldığım bilgilerin panoraması üzerine yaptığım değerlendirmemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Pamuk maliyeti hakkında aldığım bilgilere göre üreticilerin yarası büyük.

Bu yaraya parmak basılması zorunluluk arz ediyor.

Pamuk hasat mevsiminin arifesindeyiz.

Üretim maliyetleri çok yükselmiş durumda.

Tohum, ilaç, Gübre, Mazot'un kğ maliyeti öz sermaye ile 18.00 lira..

Bu maliyete:Ekipman,tarla(icar)emek, kazanç dahil değil.

Geçen yıl verilen destek dekar başına:Gübre 8, mazot 76 lira ikisinin toplamı dekarda 84 lira ediyor.

Bu yıl ikisine verilen toplam destek ise dekar başı 271 lira…

Pamuk üreticisi dertli ve göz boyamaktan başka bir anlamı olmayan bu desteği anlamsız buluyor ve böyle bir destek istemiyor.

Zira bu haliyle kamuoyuna yönelik bir aldatmaca yapıldığını düşünüyorlar.

Pamuk üreticisi, pamuk üretimini gerçekleştirirken dekarda 30 litre mazot kullanıyor.

Hepimiz biliyoruz.

Geçen yıl 7.00 lira civarında olan mazot bu yıl 25.00 lira bandında seyrediyor.

Artış adeta dört katına çıkmış.

Peki, tohum ve gübre fiyatları ne alemde?

Onlarda artış ne durumda?

Hemen söyleyelim.

Geçen yıl Tarım Kredi çiftçiye tohumu 18.00 liradan, Üre Gübreyi de 3.00 liradan vermiş çiftçiye..

Ama bu yıl fiyatlar üçe, dörde katlanmış durumda..

Tarım Kredi bu yıl 18.00 liraya verdiği tohumu 45-50 tl bandında ve fiyat tohumun  cinsine göre değişiyor.

Yine geçen yıl 3.00 liraya verdiği Üre gübresinin fiyatı:16.00 liradan başlıyor.

Üretim maliyetleri böyle artış gösterirken elde edilen pamuğun kğ fiyatı geçen yıl 10.00 liradan başlayarak 26.00 liraya kadar yükselmiş.

Hasat mevsimi başladı diyebiliriz, pamuk piyasasında bir kğ pamuk fiyatı için 18.00 lira dillendirilmesine rağmen 16-17.00 liraya gerilemiş durumda.

Son günlerde piyasalarda konuşulan ve pamuk üreticisini de yakından ilgilendiren en önemli konu dünyada yaşanan enerji krizinin pamuk işleyen ve mamül haline getiren uluslararası firmaların pamuk alımında tedirgin ve ihtiyatlı davranma riski, bu risk doğrudan bizim çiftçiyi de ilgilendiriyor.

Şu anda pamuk alımında piyasada ismi konuşulan en belirgin firma Amerika'nın SANKO firması..

Bu firma adeta ülkemizin pamuk fiyatını belirlemede SANKO firması ve İzmir Ticaret Borsası etkin..

Üreticiden aldığım bilgiye göre çiftçi kuruluşu olan Tariş'in SANKO ile çalıştığı, topladığı pamuğu bu firmaya sattığı konuşulanlar arasında..

Pamuk alım satımında İzmir Ticaret Borsasının ise çok etkin olmadığı iddiaları dillendiriliyor.

Bu sebeple piyasanın oluşmasında SANKO daha etkin ve belirleyici..

Aldığım bilgilere göre geçen yıl, serbest piyasa pamuk fiyatı 10.00 liradan başlayarak 26.00 liraya kadar çıkmış.

Yani üreticiden 10.00 liraya alınan pamuk tüccarda 26.00 liraya kadar değer bulmuş.

Bu tabloya, rakamlara göre üreten değil, tüccar kazanmış, çiftçi kuruluşları da üreticiyi tüccarlar karşısında koruyamamış.

Yine pamuktan elde edilen mahleçin fiyatı bu yıl 48.00 lira olarak açıklanmış.

Oysa mahleç bundan üç ay evvel 64.00 liradan alıcı buluyormuş..

Sizin anlayacağınız mahleç üç ayda 64.00 liradan 48.00 liraya düşerek 16.00 lira değer kaybetmiş.

Mahleç piyasasında da çiftçimiz tüccara mahkum durumda.

Çiftçimiz bunlarla boğuşurken bir taraftan da Sulama Birlikleriyle uğraşıyor.

Çiftçilerimiz için sulama maliyetinde de artış var.

Çiftçimiz geçen yıl suya dekarda ödediği bedel 25.00 tl iken bu yıl ödeyeceği bedel 60.00 liraya yükselmiş durumda.

Şu anda yeni uygulamaya göre su dağıtımını doğrudan devlet işletmeye başlamış..

Sulama birliklerinin verdiği hizmet sadece bedelli suyu dağıtmak, koordinasyon sağlamak.

Yeterli suyun çiftçiye verilmesinde de sık sık sıkıntı yaşanmakta.

Söke ovası hala vahşi sulama yöntemiyle sulanıyor, böyle olması büyük sıkıntı.

Devlet destekleriyle Söke ovasında da damlama sulamaya geçilmesi gerekiyor.

Aldığımız bilgiye göre:

Su taşıma kanaletleri 22 yıllık,

tarlalara yol yapımı, tarla ıslah yatırımı 22 yıldır aynı.

Devletin yeni yatırımı yok.

Bu durum Söke'de böyle başka yerlerde yatırım var mı bilmiyoruz.

Bize verilen bu bilgiler ışığında gerçekten üretici zor durumu içler acısı.

Çözüm bu şartlarda üretim yapan çiftçimiz, birkaç yabancı şirketin insafına terk edilmemelidir.

Söke ovasında 350.000 dekar arazide pamuk ekilmiş durumda.

Dekar başına 100 kğ gübre, 4 kğ tohum, 30 litre mazot kullanılıyor, hastalıklara karşı ilaç gideri ise tamamen hastalık popülasyonuna göre değişkenlik gösteriyor.

Söke ovası çiftçisi üzerinden tohum, ilaç, gübre, mazot gibi girdileri sağlayan firmalar ve çiftçiye kredi sağlayan bankaların çiftçi üzerinden elde ettikleri kazanç sürekli üretici çiftçilerin aleyhine tecelli etmekte.

Ülkemizin her yıl 1,5 milyon ton pamuğa ihtiyacı olmasına rağmen üretimimiz 800 ton civarındadır.

Bu hesaba göre pamuk ihtiyacımız ürettiğimizden bir kat daha fazladır.

Eksik kalan pamuk ise ithalat yoluyla karşılanıyor.

Çiftçisine, üreticisine ve üretime sahip çıkmayan devlet kalkınamaz ve adil gelir dağılımını sağlayamaz.

Devlet tekelleşmelere karşı düzenleyici görevini göstermeli, inisiyatif almalı, çiftçisine güven vermelidir.

Bu regülasyon tarım içinde gereklidir ve aciliyet kesbetmektedir.

Kısacası Sökeli pamuk üreticisi de tarım sektörünün bir parçası olarak büyük sorunlarla boğuşmaktadır.