17- 25 aralık süreciyle açığa çıkan  çatışma ve ayrışma süreci bütün yoğunluğuyla devam etmekte.
Bu durumu çatışma, kavga, ayrışmayı nasıl tanımlarsak tanımlayalım, ortada duran bir hakikat var.
Bu hakikat, devlet içinde bir cemaatin kadrolaşmasıdır.
Bu kadrolaşmayla devletin değil, cemaat menfaatlerinin korunması hedeflenmiştir.
Bu yapı devletin hemen hemen her kurumunda mevcuttur.
Bu yapıyla mücadele devletin  ve hukukun işidir.
Buna hiç kimsenin diyeceği bir şey olamaz.
Devlet içinde kendisine paralel bir yapıyı müsaade etmez.
Hangi amaca yönelik olursa olsun operasyonlara müsaade etmez.
Emellerini başka ülkelerin veya güç odaklarının emelleriyle birleştirenleri müsamaha etmez.
Etmemelidir de.
Millet  siyasi iradeye bunun için yetkiyi vermiştir.
Siyasi irade, milletten aldığı yetkiyi paylaşmaz, suiistimal ettirmez.
Hakiki boyutuna gelince;
Hukuk; isnat   ve delilleriyle önüne gelen davayı görmekle mükelleftir.
Bu davada da üzerine düşeni yapmalıdır.
Bu dava, salt hukuk davası değil, siyasi bir davadır.
Siyaset; yetkisini gayri meşru bir şekilde, arkadan dolanarak ele geçirmek için çalışanlarla
 mücadelesini sürdürecektir.
Bu siyaset kurumunun hakkıdır.
Bu yapılırken dikkat edilmesi gerekenler vardır.
Bürokrasinin en tepe noktasından, en alt birimine kadar görev alanlar ve almak isteyenlerin beyanına bakarak insanların “Paralelci” diye karalanmasına müsaade edilmemeli,
Daha dün birlikte ailece oturup kalkanlar, aynı mekanlarda sohbet edenler, aynı camide saf tutanlar, hüznü ve sevinci birlikte paylaşanlar birbirlerine karşı insaflı olmalı,
Merhamet ve hakkaniyeti terk etmemeli, en azından “konuşma hukukunu” korumalıdırlar.
Ki; bu günler gelip geçtiğinde birbirimize bakacak yüzümüz olsun.
Bu genel uyarılardan sonra, esas sözüm Ak Parti içinde siyaset yapan ve statü sahibi olanlaradır..
Bu partinin kuruluşundan bu yana partisi için çalışan, verilen görevleri yapan arkadaşlarımız var.
Biz bunları biliyoruz. 
Çevresindeki insanlar da biliyor.
Şimdi bu insanların varlığını, kendi siyasi ikballeri için tehlike gören çapsızlar var.
Bu çapsızlar, karakterlerinin gereği olarak; bu parti de emeği geçenleri bir çırpıda utanmadan, sıkılmadan, kendi geçmişlerine bakmadan “PARALELCİ” diye karalama ve itibarsızlaştırma ahlaksızlığına tevessül ediyorlar.
Buradan  açıkça ilan ediyorum; bu   alçaklıktır, şerefsizliktir.
Bu alçaklık ve şerefsizliği yapanlardan bunun hesabının sorulacağı günler de gelecektir.
Hiçbir beşeri makam ebedi değildir.
Bunlar gelip geçici şeylerdir.
Geride kalan şey; sizin o makamı nasıl kullandığınız ve elde ettiğiniz günah  ve sevaplardır.
Milletin partisi, AK Parti’nin ilgili makamlarını uyarıyorum.
Partinin hassasiyetlerini kendi süfli emelleri için kullanmak isteyenler vardır.
Buna tevessül edenlerin varlığını dikkat ediniz. 
Bu ahlak yoksunlarından ne partiye, ne de millete fayda gelir.
Bu itibar cellatlarına fırsat vermeyiniz.

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!