Değerli okuyucularım ve dostlarım, hepinize mutlu bir hafta diliyorum. Maalesef 2025’i henüz yeni idrak ettiğimiz bu günlerde çok üzücü bir olay yaşadık. KARTALKAYA OTEL YANGININDA yitirdiğimiz CANLARIMIZ yüreklerimizi dağladı. Her zaman olduğu gibi, herkes yangınla ilgili tüm kusurları başkalarına yükleme telaşına girdi. Kimse nerde yanlış yapıldığını konuşmuyor. Turizm Bakanlığı suçu Bolu Belediyesi’ne, Belediye ise Turizm Bakanına yıkmaya çalışıyor. Bana göre bu konuda herkes suçlu.

Zamanında Amerikalı Sanatçı Ingrid Bergman’a sormuşlar: "Gidişat çok kötü, dünya nasıl kurtulacak?" Bergman cevaben, “utanç” demiş. “Dünyayı bir tek utanan insanlar kurtarabilir.”

 

Çünkü utanmak "kibir" denilen en büyük günahın panzehiridir... Yalan, iftira, hırsızlık, pişkinlik ve arsızlığın önündeki en büyük engeldir... Başını öne eğebilen, yüzü kızaran, özür dileyebilen insanlara ihtiyacımız var...

  

Kartalkaya Oteli yangınında YİTİRDİĞİMİZ CANLAR KONUSUNDA KİMSEDE UTANMA DUYGUSU YOK. Maalesef herkes suçu birbirinin üstüne atıyor. Utanma duygusu olmayan bu insanlar “yahu biz nerde yanlış yapıyoruz” diye sormuyorlar. Bu işten sıyrılmak için ellerine geçen fırsatları kaçırmamak adına uğraşırken UTANMA DUYGUSUNU HİÇ UMURSAMIYORLAR. Bir kez daha İngrid Bergman'a kulak verelim; ne demişti? "Utanç. Dünyayı bir tek utanan insanlar kurtarabilir." 

 

Değerli okuyucularım, halihazırda yürürlükte olan Turizm Kanunu, Rahmetli Turgut Özal döneminde çıkarılmıştı. ANTALYA TURİZM BÖLGESİ’NDE uygulanıp başarılı olunca da tüm Türkiye’ye teşmil edilmişti. O günkü şartlarda mükemmel bir kanundu. Ancak kanunla birlikte, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ bu bölgelerden dışlandı; her türlü kontrol mekanizması TURİZM BAKANLIĞI’NIN uhdesine verildi. Böylece, hantal devlet yapımız, hantal Turizm Bakanlığımız ve üç beş bürokrattan oluşan kadrolarla milyonlarca dolar gelir üreten turizm bölgeleri kontrol edilemez duruma geldi. Mesela, Kuşadası, Didim ve Antalya’da çöpleri belediyeler topluyor. Ancak, buralardaki oteller PİS SULARINI DURMADAN DENİZE AKITIRKEN, belediyelerin bu otelleri kontrol yetkisi bulunmuyor. Otellerin mevzi imar planları ve ilgili projeler de Bakanlığın kontrolünde. Bu otellerin yıllık yangın önleme yeterlilik denetimleri de Turizm Bakanlığı’nca yapılıyor. BENZER DURUM ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ (OSB) için de geçerli. Böyle rezalet bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde yok.

  

BEN THY İNŞAAT KONTROL TEŞKİLATI’NDA YILLARCA GÖREV yaptım. Amerika’dan Tayvan’a, Tayvan’dan kutuplara kadar gittiğim tüm ülkelerde belediyeler kendi bölgelerindeki otelleri en ince ayrıntısına kadar denetlerler. SADECE TÜRKİYE’DE, BU HANTAL DEVLET YAPISI sayesinde milyonlarca yataklık turizm tesisleri, Turizm Bakanlığı’ndaki üç beş bürokratın insafına bırakılmıştır ve bu yanlıştır.

KONUYLA İLGİLİ OLARAK TEMAS ETTİĞİM MAHALLİ İDARELER ESKİ GENEL MÜDÜRÜ, YÖRÜK ALİ EFE’NİN TORUNU VE AKRABAM SN. KAYHAN KAVAS, KARTALKAYA OTEL YANGINI İÇİN BAKIN NELER SÖYLEDİ?

 

“Ahmet Ağabey, Kartalkaya oteli, turizm belgeli bir tesis olduğundan tüm yetki Bakanlıkta. Zaten, Bolu Belediyesi, büyükşehir belediyesi değil. Dolayısıyla ilgili otel Bolu Belediyesi’nin yetki ve sorumluluk alanında bulunmuyor. Zihinleri karıştırmak için Belediyeyi de olaya dahil etmek istiyorlar. Sorumluluğu Belediyenin üzerine yıkıp her zaman yaptıkları gibi halkın dikkatini başka yöne çekiyorlar. Tek anlamlandıramadığım husus, Bolu Belediyesi’nin, sorumluluk ve yetki alanının tamamen dışındaki bir yer için neden birtakım işlemler yaptığı. Bu tek kelimeyle işgüzarlık. Yetki ve sorumluluk dışında bir alan olmasına rağmen bu işlemleri yürüten yetkililer hakkında yalnızca disiplin işlemi uygulanabilir.

 

Dostlarım, bu ifadeler en yetkili ağza ait; boş yere çene yapmanın alemi yok. Onlarca güvenlik elemanı bulunmasına rağmen büyük otellerin YANGINLA İLGİLİ EKİPMANLARI YOK. PEKİ BU DURUM NEDEN SORGULANMIYOR? BAKANLIK BU KONUDA NİYE HAREKETE GEÇMİYOR? GERÇEKTEN TAM BİR REZALET. İnsan hayatı, otelin yemekleri ve temizliğinden daha önemli değil mi? Elime yüzlerce turizm projesi geçti. Bunlara göre, sözkonusu otellerin hiçbirinde yangınla mücadele edecek İTFAİYE BİRİMİ YOK. YAZIK DEĞİL Mİ? KARTALKAYA OTELİ YANGININDAN SONRA BU EKİPMANLARIN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞU ANLAŞILMADI MI?

Konuyla ilgili olarak bir iş adamı arkadaşımın gönderdiği videonun linkini aşağıda sizinle paylaşıyorum. Videoda DRONLARIN YANGIN SÖNDÜRMEDE NE KADAR ETKİLİ OLDUĞU GÖRÜLÜYOR.

https://www.instagram.com/reel/DFH8fcFtfzk/?igsh=b2JtczR0cGF6bW5l

Değerli okuyucuların ve dostlarım, Kartalkaya'daki yangından sonra Türkiye'de itfaiyelerin mutlaka elden geçirilmesi gerektiği ortaya çıktı. Maalesef yeni yapılan binalar çok katlı oldukları için itfaiye merdivenleri ve hortumları bunlara yeterli gelmiyor. DRONLAR SADECE BİNALARDA ÇIKANLARDA DEĞİL ORMAN YANGINLARINDA DA KULLANILABİLİR. Türkiye DRON İMALATINDA dünyada ilk sekiz ülke içerisinde. Dronlarla tarlalar ilaçlanıyor, trafik kontrol ediliyor ve benzeri her türlü hizmet sağlanıyor. Bu teknoloji savaşlardaki en önemli unsur haline geliyor.

Linkini verdiğim ve Çin’de çekilmiş olan videoda dronlara önce yangın söndürücü gaz yükleniyor. Daha sonra bu gazlar yüksek yapıların pencerelerinden yangına püskürtülüyor ve ilk müdahale yapılmış oluyor. Ardından, itfaiye araçlarının hortumlarına bağlanan bu büyük ve güçlü dronlar bu binalara SU SIKIYORLAR. BÖYLECE YANGINLAR rahatlıkla söndürülebiliyor. Türkiye üst düzey DRON YETKİNLİĞİYLE BUNU YAPABİLİR. AYRICA, HALİHAZIRDA KULLANILAN İTFAİYE ARAÇ VE GEREÇLERİ İLE PERSONELE DE ARTIK İHTİYAÇ KALMAYACAKTIR.

Artık dronlar günümüzde nakliyede de kullanılıyor. Hatta Çin ve Japonya'da kurye olarak bile istihdam ediliyor. Videoyu gönderen iş adamı arkadaşıma gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu video, dron üretiminde en güçlü ülkelerden biri olan Türkiye'de bu imkanın yangında kullanılması gerektiğini gösteriyor. Artık yangın söndürmede dronlara başvurma zamanı geldi. Bu teknolojinin istihdamında büyük yarar var. Kısa zaman önce Aydın'da yaşadığımız SÖKE Kipaş yangınına da dronlarla müdahale edilebilirdi. Bu teknolojiyi Türkiye'de devreye alacak muhakkak iş adamları vardır ve çok da büyük paralar kazanacaklardır.

 

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

 

OSB’ler de turizm alanları gibi BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ SINIRLARI İÇİNDE ADETA MUHTAR BÖLGELERDİR. Düşünün, belediyelerin kendi mücavir alanlarında Sanayi Bakanlığı’nın ilgili genel müdürlükleri istedikleri mevzi imar planlarını uyguluyorlar ve belediyeler bu yapılardan tabela vergisi dahi alamıyor. Bakanlık bu bölgelerde her türlü istimlakı gerçekleştiriyor. Tüm bu gücü kullanmak üzere O İLİN VALİSİNİ DE OSB’NİN BAŞKANI YAPIYORLAR. Böyle çarpık düzen olur mu? SİZCE VALİ Mİ, YOKSA BELEDİYE BAŞKANI MI O ŞEHRİN YEREL BAŞKANIDIR?

 

OSB’LERDE ÇIKAN YANGINLARDA, ÇÖPLERİN TOPLANMASINDA, YOLLARIN ASFALTLANMASINDA, KANALİZASYON İŞLERİNDE HEP BELEDİYE KOŞUŞTURUYOR. OSB’lerde ruhsat verme yetkisi Bakanlığa ait; yangın denetim yetkisi de Bakanlıkta. Ancak, yangın için Bakanlık tedbir almıyor ve yangın çıkınca belediye koşuyor. Bu sistemin tamamen elden geçirilerek işleyen ve doğru ve sürekli denetlenen modellere geçmenin zamanı geldi. Bu çarpıklık yüzünden insanlarımız depremler, sel felaketleri ve yangınlarda hayatlarını kaybetmeye devam ediyor. Turizm bölgelerindeki tesisler ve OSB’ler belediyelerin kontrolüne girmeli. YOKSA BU KARMAŞIK SİSTEM CANIMIZI DAHA ÇOK YAKAR.

Siyasette Elini Taşın Altına Koymak Makale: Siyasette Elini Taşın Altına Koymak