Geçtiğimiz hafta içersinde Didim merkezli ikişer gün arayla Aydın Kamuoyunu etkilemeye yönelik iki olay oldu.

İlki kurulması düşünülen “Didim Su Ürünleri Tarımsal İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” Fizibilite Raporu’nun ele alınacağı Vali’nin katıldığı toplantı öncesi gösteri eylemi,

İkincisi, özel bir şirket tarafından Didim Karacagöl Dalyanı’ında kurulmak istenen Balık Üretme Çiftliği Çevresel Etki Değerlendirme(ÇED) Raporu toplantısını protesto eylemi…

Benim üzerinde durmak istediğimse birinci konu, Vali’nin de katıldığı Fizibilite Raporu’nun okunduğu toplantıya yönelik eylem…

Konuyu benim için ilginç kılansa Vali Yavuz Selim Köşger’in başlangıçta Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay’la aralarında geçen konuşmayla ilgili toplantıda anlattıkları.

 Konuyla ilgili en detaylı bilgiye Aydınpost’tan ulaşabilirsiniz.

Olayı kısaca özetleyecek olursak:

 Valilik Didim’de Su Ürünleri Tarımsal İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına ilişkin işin uzmanı akademisyenlerden bir komisyon kurar.

Sonrasında Valiliği ziyaret eden Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay başkanlığında bir heyette bulunanlar kaygılarını dile getirince Vali Yavuz Selim Köşger “müsterih olun, ben hocaların hazırladığı raporu getirip sizlerin huzurunda tartışacağım.

Siz fikirlerinizi ve kaygılarınızı Didim’de yapılacak o toplantıda dile getireceksiniz. Haklı olduğunuz konu varsa bunlar giderilecek.

Ortaya çıkan tablo Didim’in turizmine zarar verecek, biri diğerini yok edecekse kimse bunun devamını istemez. Ben de şahsen buna izin vermem,” der, onlara teminat verir.

Ardından da Başkan Deniz Atabay’a:

“Yalnız hocaların kaygıları var, sen bu konuda Didimlilere güveniyor musun,” sorusunu yöneltir.

Deniz Atabay da “buyursunlar, gelsinler, ben de her şeyi taahhüt ediyorum, hiçbir sıkıntı olmayacak,” sözünü verir.

Bu arada toplantının bir gün öncesinde büyükşehir belediye başkanı Özlem Çerçioğlu Didim’i ziyaret eder ve “Balık çiftlikleri turizmi baltalar” der.

Olay özetle bu…

Konuyu partili, partisiz bir hayli Didimliden sorduk, soruşturduk.

Sonucunda üzerinde düşünülmeyi gerektirecek maddeleri şu ana başlıklar altında toplamak mümkün oldu.

BİR: Baştan belirmek gerekir ki, fizibilite raporu ile ÇED raporu farklıdır. Fizibilite bir işin, projenin her yönüyle olabilirliğinin ya da uygunluğunun araştırılmasıdır ki, çıkacak sonuca göre vazgeçilebilir de devam kararı da alınabilir.

ÇED Raporu ise bir projenin yer seçiminde, uygulanmasında ve gerçekleşmesinde olumlu ya da olumsuz etkilerin incelenmesi, olumsuzlukların en aza indirilmesinde gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

Bazı kesimler bilerek birinciye de ÇED toplantısı diyerek olayı istismar ediyor.Çünkü birinci toplantıda takınılan tavır karşısında Vali Bey çuvalı deviriverdi.

Burada ilginç olan toplantıyı vatandaşın protesto etmesi değildir. O hak vatandaş için her zaman geçerlidir.

Anlamakta zorluk çekilen Deniz Atabay’ın Valiye çuval devirten aralarında yaptıkları anlaşmaya uymaması Vali’yi açığa düşürmesidir.

O zaman da insan sormadan edemiyor.

Yoksa hikâyesi biten birilerinin gerginlik üzerinden yeni bir hikâye üretmeye ihtiyacı var da fitili Deniz Atabay’a mı ateşletti?

Ya da ne bileyim birileri Deniz Atabay’a Balık Çiftlikleri ve JES’leri konu ettirerek Vali üzerinden üretilecek gerginlikle Kanal İstanbul karşıtlarının başını çeken Ekrem İmamoğlu karakterine mi soyundu?

Olmaz demeyin destede kâğıt biter Aydın siyasetçisinde oyun bitmez.

İKİ: Belediye Başkanı Deniz Atabay yaptığı konuşmada “yatırımlara karşı değiliz, yerine karşıyayız” demesinin karşılığında OSB için alternatif yer göstermemiştir.

Tabi olay tasarlanmış değilse bu şekilde bir tepkinin olabileceği konusunda önceden Vali’yi bilgilendirseydi belki hazırlıklar gözden geçirilir, bu olumsuzluk yaşanmazdı.

Bunu yapmayan Deniz Atabay yoksa bir hemşerisinin dediği gibi süreci yönetemedi de, çareyi birkaç aktivistin suyuna gitmekte mi buldu?

ÜÇ: Üreteceği katma değer açısından kurulacak Su Ürünleri İhtisas OSB Didim için elzem olduğu kadar yetişen bölgelerde hayvancılık, süt ürünleri gibi hayvansal ürünler seracılık, incir, zeytin ve zeytinyağı gibi yağ, sebze ve meyveler için de bir o kadar önemlidir.

Çünkü Aydın bu ürünlerin deposudur.

Ne var ki, Aydın Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu(OSBÜK) Kasım 2019 Envanterine göre İhtisas OSB’si olmayan iller arasındadır.

Nasıl olsun, Aydın’da komşularımız Denizli’nin, Manisa’nın tam tersi yaşanmakta OSB’ye önderlik edecekler Didim’de olduğu gibi kendileri engeller çıkarmaktadır

İnsanın isyan edesi geliyor.

Hâlbuki OSB’ler tam da karşı çıkılan çevre konusunda kirliği önlemede, marka ürünler yaratmada, istihdam sağlamada en önde gelen birliklerdir.

Yönetimleri deseniz büyükşehir, ilçe belediyeleri, bölge ticaret odası ve ilgili kuruluş temsilcilerinden oluşmaktadır.

Ayrıca İhtisas OSB’ler kurulduğu iş kolundaki işletmeleri bir araya getiren, organize çalışan fabrika özelliği taşıyan kuruluşlardır.

Örnek kurulduğu takdirde Didim ve çevresindeki bütün balık çiftlikleri OSB’de toplanacaktır.

Bu tür birliklere karşı çıkmak neyin eseridir?

DÖRT: İhtisas OSB’lerin bu özelliklerinin bilinmediği söylenemeyeceğine göre belli ki, maksat gerilim yaratmak ve o sayede her ölçekteki belediyedeki iş bilmezliği örtbas etmektir.

Ancak bu beceriksizliği bölge halkının geleceği üzerinden gidermeyi denemek kötü bir halk dalkavukluğu(popülizm) olduğu kadar başvuranlar için de büyük bir ayıptır.

BEŞ: Hâlbuki halk katında bu tür girişimler görmeye alışık olduğumuz birkaç aktivistin eylemi olmaktan öteye bir anlam ifade etmez ki, bu da onlardan farksızdır.

Aydın’a yazık oluyor vesselam…