Tarımsal üretimde, çiftçinin ürettiği ürünler ile girdi maliyetleri arasındaki fiyat artış oranları her üretim dalında ve maliyet kaleminde katlanılamayacak boyutlara varmış durumda;

Ülkemizin bitkisel üretiminde, 2020/2021 yılları ekim ve hasad döneminde üretilen ürünlerin maliyetinde yaşanan fiyat artış farkları tahammül edilemez durumda.

Çiftçini ürettiği;buğday, arpa, yulaf, çavdar ve benzerlerinde yıllık alım fiyatları artışı ortalaması resmi rakamlara göre % 39,6.

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünce belirlenen, 2020/2021 yılı tohum fiyatları artışı hububat türünde ortalama % 53,4.

Özel sektördeki tohumluk buğdaylarda özellikle, Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ekimi yaygın olan cinslerde yıllık fiyat artışı % 95.

Buna göre tohumda, hububat alımlarına göre fiyat farkı;TİGEM fiyatlarında: 1,35 kat; özel sektör fiyatlarında ise: 2,4 kat daha fazla.

Gübre Fiyatlarına gelince;

Değişik gübre çeşidinde yıllık fiyat artış ortalamaları % 344,

Gübrede, fiyat artış farkı; hububat fiyatlarından 8,7 kat daha fazla olarak gerçekleşmiş durumda.

Tarımsal İlaçlarda da durum pek farklı değil.

Tarımsal ilaçlarda yıllık fiyat artışı ortalamaları % 130 olarak gerçekleşirken,

tarımsal ilaçlarda fiyat artış farkları, hububat fiyatlarına göre: 3,3 kat daha fazla.

Son artışla birlikte mazotta yıllık artış ortalaması % 93 olmuştur.

Mazottaki fiyat artışı da hububat fiyatlarından: 2,4 kat fazla gerçekleşmiş.

Bu şartlarda çiftinin üretim yapabilmesi büyük sıkıntıları beraberinde getirmekte.

Üreticiler için girdileri karşılamak mümkün görünmemektedir.

Hayvansal Üretimde de durum hiç iç açıcı görünmüyor.

Son bir yıllık veriler baz alındığında tablo şöyledir.

Et Üretiminde:

Kuzu karkasında fiyat artışı: % 63

Sığır karkasında fiyat artışı: % 53

Besi yeminde artış: % 136

Yem artış farkı: Kuzu karkasından 2,2 kat, sığır karkasından 2,6 kat daha fazla.

Süt Üretiminde:

Soğuk süt alım fiyatı artışı: % 45

Süt yeminde artış: % 155

Yem artış farkı, süt artış fiyatından: 3,4 kat daha fazla.

Yumurta üretiminde:

Yumurta alım fiyat artışı: %67

Yumurta yemi artış farkı: % 160

Yem artış farkı, yumurta artış farkından 2,4 kat daha fazla.

Piliç et üretiminde:

Piliç eti fiyat artışı: % 89

Piliç yemi artışı % 160

Yem artış farkı, piliç eti artış farkından 1,8 kat daha fazla.

Bu fiyat artışlarına göre;bitkisel ve hayvansal üretimde, çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyat artış ortalamaları; girdi maliyetlerine göre kıyas götürmez düzeyde düşük kalmıştır.

Ayrıca son günlerde bütün gübre ve tarımsal ilaç satan bayiler, satışları durdurmuşlar, fiyatların nerelere kadar artacağı tahmin dahi edilememektedir.

Çiftçiler, üretim için gerekli katkı maddelerini alamadıkları için de çaresiz durumdadır.

Bu şartlar altında çiftçi üretimi ne kadar sürdürebilir bilmiyoruz.

Kaldı ki, Türkiye’de bu ürünlerin hepsinde üretimimiz ihtiyacımızı karşılayamamaktadır.

Ortaya çıkan ihtiyaçtan kaynaklı olarak ithalat girdilerimiz artacaktır.

Pandemi sürecinde bu ihtiyaç daha fazla önem taşımakta...

Bu sebeple, tarım politikası yapıcıları çiftçinin durumunu dikkate almalıdır.

Ancak bütçeden çiftçiye ayrılan 25 milyarlık payı dikkate aldığımızda bunun mümkün olmayacağını söylemek kehanet değildir.

Çiftçilerimiz için girdi maliyetlerini düşürecek tedbirlerin yanısıra;

Çiftçinin üretimini arttıracak;

Havza bazlı,

Alım garantili,

Arz açığımızı kapatacak,

planlı ve sürekli üretimi devam ettirecek,

yeni destek ve teşvik politikalarının geliştirilmesi şarttır.

Bu sebeple bütçe revize edilmeli ve tarım politikaları gözden geçirilerek çifti mağdur edilmemelidir.

İhtiyaçlarımızı karşılamak için ithalat yoluyla başka ülkelerin çiftçilerini desteklemek yerine, çiftçimiz sahip çıkılmalıdır.

Faize, dövize endeksli köprü, havalimanı, otoban, hastahaneler ve döviz artış garantili tl mevduatları yerine üreticilere kaynak oluşturulmalı ve üretici sahip çıkılmalıdır.

Değilse, üreticilerimiz ve tüketicilerimiz için önümüzdeki günler kolay geçmeyecektir.