Yeni kurulan bir partide en zor olan nedir derseniz kurumsal kimlik ya da diğer adıyla aidiyet duygusu dediğimiz parti kültürü oluşturmaktır.

Bu muhtelif düşüncedeki ancak memleket ve insanlık için bir hikâyesi olan heterojen grupların bir ideal, ülkü etrafında homojen bir kitleye dönüşmesi, diye de tanımlanabilir.

Bunun da birinci şartı herkesin eski partisinden gelen korkularını, vehimlerini sembollerine varıncaya kadar bütün alışkanlıklarını terk etmesiyle mümkündür.

 Yeni bir parti kuranlar ya da o partiye yönetici olanlar için bunu başarmak sanıldığı kadar kolay değildir.

Yeni siyasi oluşumlar aynı zamanda mevki makam peşinde koşanların, siyaset yoluyla itibar devşirmeye çalışanların, siyaseti kazanç kapısı yapanların, partisi ile sorun yaşayanların ilgi odağı olabilir.

Teşkilatlanma masrafı gerektireceği için vurgun fırsatı kollayan cüzdanı şişkinler buraya kapak atabilirler. Bol keseden harcamayla hem itibarlı adam konumuna gelir, göze girerler hem de geleceğe yatırım yaparlar.

O bakımdan seçmende uyandıracak ilk algının olumlu olmasında kurucu il başkanı ve yönetiminin çamaşırı temiz, toplumda karşılığı olan, düzgün hem kendisiyle hem de toplumla barışık, adını partinin önüne çıkarmayan insanlardan meydana gelmesi çok önemlidir.

İl başkanı baştan tedbir almaz bunlara yetki verirse onların kuracakları oligark yapıdan rahatsızlık duyanların, kötü paranın iyi parayı piyasadan kovması gibi partiden kaçışları başlar.

Henüz yeni olan yaşını bile doldurmamış üyelerinde aidiyet bilinci tam oturmamış İYİ Parti’de ilerleyen süreçte İl Başkanı Recep Taner gerekli önlemi almazsa böyle bir çözülme yaşanabilir.

Çünkü gidişattan memnun olmayan, bazı şeylerin kendilerine rağmen yapıldığından, bazılarının da kendilerinden gizlendiğini düşünen ama şu an için sesini çıkarmayan bir hayli üye var.

Neden çözülme yaşanabilir?

BİR: İl Kongresi öncesi yönetim kuruluna üye seçiminde Demokrat Parti çevrelerince iyi tanınan ve o nedenle bu camiada karşılığı olan Seçkin Çakar ve Burhan Önel aidat ödememeleri gibi bir bahaneyle yönetime alınmaması istifalarına yol açtığı duyuldu.

Yönetim kurulunun yarıdan fazlasının MHP kökenlilerden meydana gelmesinin de etkisiyle bu istifalar siyasi çevrelerde merkez sağdan gelenlerin İYİ Parti’de dışlandığı algısına yol açtı.

Daha sonra şahıslar ziyaret edilerek istifaları en azından buzdolabına konması sağlandı ama testi bir kere çatladı, yama kar eder mi, zaman gösterecek.

İKİ: Kongrede yapılan seçimde daha çok üç ismin belli sayıdaki delege tarafından çizildiği görüldü.

Daha sonra da üçlü birbirlerini aleyhte kulis yapmakla suçladı. Recep Taner’in üçünü de dışta bırakması en mantıklı çözümken birini başkanlık divanına alması diğer ikisini dışarıda bırakması kamuoyunda İYİ Parti’de oligark bir yapının oluştuğu kuşkusu uyandırdı.

İş bununla da kalmadı parti içinde bu olay derin bir çatlağa yol açtı.

ÜÇ: Kongre sonrası yedeklerle birlikte yapılan ilk toplantıda(16 Mart) birkaç üye başkanlık divanının oylamayla belirlenmesi teklifinde bulundu. Oylamaya sunuldu.17 üye evet yönünde oy verdi.

Ardından “bu konuda yetki il başkanına bırakılsın”,şeklinde bir oylama yapıldı ve 50 küsur üye teklife evet dedi.

Herhangi bir görevlendirme yapılmadan toplantı dağıldı.

Aradan 12 gün geçtikten sonra yönetim (27 Mart) başkanlık divanı seçimi gerekçesiyle tekrar toplantıya çağırılınca bazı üyeler İl Başkanı Recep Taner’e bu konuda yetkinin kendisine verildiğine dair oylamayı hatırlatınca iddiaya göre o  “ben böyle karar verdim” dedi.

Denilen tarihte toplantı yapıldı ve yapılan oylama sonucunda daha önceki yönetimde başkan yardımcısı olan ve bazılarınca haklarında aleyhte kulis yapılan üç üyenin dışarıda bırakılması sağlandı.

Ama bu olay zihinlere de bir yığın soru getirdi.

1-Recep Taner 16 Mart toplantısındaki oylamayla çoğunluğun kendine verdiği divan belirleme yetkisini neden uygulamadı, onun gücünün yetmediği neydi?

2-İki toplantı arası neden bu kadar uzadı?

3-Bu sürede kimler telefon mekiği ile bazı üyeler hakkında kara propaganda yaptı?

4-Yoksa yönetim içinde “oligark bir yapı” kurmak isteyenler mi, var?

5-İl başkanı Recep Taner bu olayların neresinde?

DÖRT: Partilerin yürütme kurullarında parti teşkilatlarından sorumlu bir başkan yardımcı vardır.

Oysa İYİ Parti’de aynı işle görevli üç başkan yardımcısı var. Teşkilatlardan sorumlu başkan yardımcılığı en itibarlı görev de onun için mi üç tane yardımcı görevlendirildi?

Yoksa üçlü arasında bir çekişme var da kimse darılmasın diye soruna böyle bir çözüm mü bulundu?

Teşkilata üç başkan yardımcı bakacak diğer partilerde bulunmayıp da İYİ Parti’de olan ne?

BEŞ: Ankara’da iyinin de ötesinde parti bir kongre gerçekleştirmiş. Kimlik ve aidiyet oluşturmak için bunu anlatmak, bunun zevkini çıkarmak dururken hava alanı konusunu gündeme getirmek vatandaşa pek akıllıca bir iş gelmedi.

Bunlar sizce de garip değil mi?

Not: Geçen yazım üzerine AK Parti İl Başkanı Ömer Özmen aradı. Menderes, Özal, Türkeş’le birlikte Necmettin Erbakan’ın da adını andığını söyledi.

Ayrıca Efeler İlçe Başkanı Çağatay Gülaştı ile aralarında bir sorun olmadığını, “öyle olsaydı Ankara delegesi yazmazdım,” dedi.

Bilgilerinize…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA