Değerli okuyucularım, bu düşünce demokrasinin beşiği olan Yunan medeniyetinde çokça incelenmiş. Sokrates’in “Demokrasi” ve “Devlet” kitaplarına göz attığımızda, Atina’nın hayalciler tarafından, şairler, felsefeciler, müzisyenler, yazarlar ve tiyatrocular tarafından yönetildiğini görüyoruz. Atina fakir… Gerçekçiler ise Sparta’yı yönetenler… Askerler, ekonomistler, mühendisler vs. Sparta ise zengin…

Bu gerçekten yola çıkan Sokrates, “Devlet” isimli kitabında Atina’nın Sparta’dan yardım dilenmesini uzun uzun anlatır. Sokrates’in felsefi söyleşilerinde, bir devletin Atina gibi mi yoksa Sparta gibi mi yönetilmesi gerektiği işlenir ve açıkça devletin hayalciler tarafından yönetilmesi durumunda halkın aç kalacağı ifade edilir.

Türkiye Ecevit döneminde mazot, margarin kuyruklarında, İnönü döneminde ise ekmek kuyruklarında çok acı çekti.

Bu millet gerçekçi Atatürk’le birlikte Kurtuluş Savaşı’nı kazandı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yoktan var etti. Bu dönemde Atatürk, kendi kendine yeten, çeşitli devrimlerle muasır medeniyet seviyelerine ulaşan bir ülke kurarak dünyaya örnek olmuşken, hayalciliğin temsilcisi İnönü, döneminde varlık vergileri, gaz, şeker ve ekmek karneleriyle anıldı. Ülke, “ortanın solu” mottosuyla köy enstitülerinin ve uçak fabrikalarının kapatılmasının ardından maalesef Atatürk’ten sonra gerileme dönemine girdi ve tek bir fabrika kurulmadı. Duyulan düşmanlık sebebiyle Atatürk’ün cenazesi Etnografya Müzesi’nde 15 yıl bir kenarda bekletildi.

Yakın tarihimize dönersek, hayalciliğin temsilcilerinden Enver Paşa, 1922 Ağustos’unda Orta Asya’da Pamir Dağı eteklerinde elinde kılıçla Kızıl Ordu'nun ölüm saçan mitralyözleri üzerine doğru koştu. Yaşı 41 olan Enver Paşa’nın yaptığı intihardan başka bir şey değildi. Kendisi çok büyük Türkçü’ydü. Anadolu işgal edilirken Pamir Dağları’nda Kızıl Ordu’nun mitralyözlerinin önüne geçmek ancak hayalcilerin yapacağı bir işti. Bu, hayallerine esir düşen rahmetli Enver Paşa’nın hazin sonuydu. Enver Paşa dürüsttü, vatanperverdi, hürriyet kahramanıydı ama bir o kadar da hayalperestti. Öyle ki, sonsuz siyasi düşü Osmanlı’nın sonunu getirdi.

Bu öylesine bir hayalperestlikti ki, elinde kılıçla Sovyetler’in topunun tüfeğinin üstüne yürüdü. Paşa, Orta Asya Türklerini özgürleştireceğini düşlüyordu. Bu hayalci Enver Paşa’nın sonu oldu.

Gerçekçi Atatürk ise diğer tarafta, aynı tarihlerde adım adım inşa ettiği ülkeyi özgürleştirmek için Büyük Taarruz’a hazırlanıyordu. Biliyordu ki, süslü hayaller hep önden gider ama daima gerçekler kazanır.

Son bir yıldır bu köşede 2023 seçimine dair düşüncelerimi yazdım, uyarılarda bulundum. Sandım ki gerçekler, büyük ruhlu insanları besler. Hayalci olmayan Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Hayalci Enver Paşa maalesef tarihin derinliklerinde kaybolup gitti.

Günümüze bir daha döner ve ülkemizin son 25 yılına damga vuran Sn. Tayyip Erdoğan üzerine konuşacak olursak, Tayyip Bey İstanbul Belediye Başkanlığından başlayarak Türkiye’ye çağ atlatmıştır.

Kendisini eleştirdiğim konular, Atatürkçülüğe karşı tutumu, tarikatlara fazla yüz vermesi ve ülkemize fazla miktarda göçmen doldurması.

Sn. Erdoğan, Sn. Bahçeli’yle birlikte yürümeye başladığından beri MHP’nin etkisiyle Türk devletleriyle yakından ilgileniyor, ümmet sözcüğü yerine tıpkı Atatürk gibi millet sözüne sarılıyor.

Özellikle Sn. Sinan Oğan’la yapılan anlaşma sonucunda Türk milliyetçiliği ön plana çıktı. Sn. Erdoğan’ın TBMM’de yemin ettikten sonra Anıtkabir’e çıkarak Atatürk’ün kabrine çelenk koyması tüm Atatürk düşmanlarını çatlattı; biz Atatürkçüleri ise mutlu etti.

Gerçekçi Tayyip Erdoğan

Türkiye'de Cumhurbaşkanını ilk defa 2. turda seçtik. Bu Türkiye için çok büyük bir değişiklik. Türkiye seçime %95'lik bir katılım sağlayarak Sn. Erdoğan’ı %52’yle Cumhurbaşkanı seçti ve meclis çoğunluğunu da AK Parti’ye verdi.

Bu, hayalci Sn. Kılıçdaroğlu’na indirilmiş en büyük darbedir. Bunu görmemek mümkün değil.

Ayrıca, Sn. Erdoğan’ın bu ülkeye kazandırdıkları inanılmaz. Türkiye’nin 213 milyar dolar enerji gideri var. Daha önce petrol kuyularına beton döken Türkiye şimdilerde kendi doğalgazını çıkartıyor. Gabar’da petrol, Karadeniz’de doğalgaz çıkarılmaya, elektrikli otomobiller, İHA’lar, füzeler ve atom santralları yapılmaya devam ettikçe Türkiye'nin ABD’ye bağımlılığı azalacaktır. Tayyip Erdoğan'ın kazanmasıyla Türkiye’nin önü açılmıştır. Hele kurulan yeni kabineyle, Türkiye, pandemi, deprem ve küresel ekonomik krizlerin izlerini hızlıca silecektir.

Ak Parti: 268

CHP: 169

YSP: 61

MHP: 50

İyi Parti: 43

Yeniden Refah Partisi: 5

TİP: 4

Yukarıdaki Meclis aritmetiği Türk halkının Sayın Tayyip Erdoğan’a gösterdiği güvenin sonucudur. Seçimlere CHP listelerinden katılan DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti vekilleri CHP'den ayrılarak kendi partileriyle Meclis’te mesai yapacaklar.

Bunun ardından CHP'nin vekil sayısının 129'a düşmesi bekleniyor.

Yenilgilerden Ders Çıkarmamak

 

Hayalci Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu için asıl tehlike şimdi başlıyor. Kılıçdaroğlu CHP'yi yok mu edecek?  İstifa etmeyerek “intihar” mı edecek? Bunlar salt Kılıçdaroğlu'nun kişisel siyasi sorunları değil. Kılıçdaroğlu'nun bir tek Atatürkçü almadığı CHP’ye ne olacak? Alınanlara bakalım: Bekaroğlu ve Sezgin Bey.

Dersimli Kemal Bey’in, CHP’ye partiyi bozmak üzere getirildiği düşünülüyor. Kemal Kılıçdaroğlu 13 kere seçim kaybetmiştir. Şu an Erdoğancılar “Aman Dersimli Kemal CHP’nin başından gitmesin, biz seçim kazanırız” diyorlar.

Aydın’da Ne Oldu?

Değerli okuyucularım,

CHP ve Sn. Kemal Kılıçdaroğlu Efeler, Kuşadası, Didim, Söke, Germencik, İncirliova, Çine, Sultanhisar, Nazilli, Kuyucak, Buharkent ve Karacasu'da birinci oldu.

Erdoğan ise, Koçarlı, Karpuzlu, Köşk, Yenipazar ve Bozdoğan'da ipi göğüsledi.

İki isim arasındaki fark 100 bin.

Bu tablo önümüzdeki seçimler için çok büyük bir alarmdır. Kampanyanın fevkalade yürütülmesi Aydın’da Ak Parti’nin çok büyük bir hezimete uğramasını önlemedi.

Çünkü son 10 yıldır maalesef Aydın Büyükşehir ile AK Parti’nin il yöneticileri arasında “Al gülüm, ver gülüm, aman biz ona dokunmayalım, o da bize dokunmasın” ilişkisi var.

Ak Partili il yöneticileri Sn. Özlem Çerçioğlu’nun Aydın Büyükşehir’deki yanlışlarını gündeme getirmeyerek partilerinin bu seçimlerde CHP’den 100 bin fark yemesine sebep oldular. Bu daha da fazla olabilirdi.

Son dönemde il başkanlığına gelen ekip ve Sn. Mustafa Savaş ile milletvekili adaylarının insan üstü çabası farkın açılmasını önledi.

Özellikle Aydın’ın doğusunda Kuyucak eski Belediye Başkanı Sn. Metin Ertürk’ün aday gösterilmemesi, Nazilli, Kuyucak, Buharkent ve Karacasu'da seçimin kaybedilmesinde ciddi rol oynadı. Adaylar belirlenirken konu Ak Parti merkez yönetimine anlatılıp dik bir duruş sergilenmeliydi.

Nazilli Belediye Başkanı’nın Ak Parti’ye geçmesi maalesef parti için çok büyük bir yanlıştı. Sn. Kürşat Engin Özcan transferi Nazilli’ye hiçbir şey kazandırmadı.

Sn. Erdoğan’dan Nazilli Sümer Üniversitesi’nin açılması, Nazilli’nin il olması için vaatler alınsaydı ki bunu defalarca söyledik, durum başka türlü olurdu. Bunların Sn. Erdoğan’a neden iletilmediğini hala anlamış değilim.

Bu bağlamda MHP İl Başkanı Sn. Haluk Alıcık maalesef gereken mücadeleyi vermedi. Ben bunları sahada gördüm. Seçim döneminde yaptığım röportajlar ve canlı yayınlar ortada.

Şimdiden Ak Parti milletvekillerini, Aydın Ak Parti İl Başkanı Sn. Gökhan Ökten’e tavsiyem şudur;

Eskiden olduğu gibi, her arayanın telefonuna çıkmalısınız. Seçim döneminde olduğu gibi, ekibinizi doğru yönetmelisiniz. Partinin akil insanlarıyla istişare etmelisiniz. Genel merkezin yanlış isteklerine karşı dik durmalısınız. Şayet yanlış bir aday gündeme getirilirse buna karşı çıkmalısınız.

Sn. Gökhan Ökten, Sn. Özlem Çerçioğlu’yla “al gülüm ver gülüm” politikası da yapmayınız. Siz de Tayyip Bey’in Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı gibi, kora kor, dişe diş bir politika yürütmelisiniz. Aksi takdirde Aydın’da Ak Parti’nin başarısızlığının baş mimarı siz olursunuz.

Sn. Çerçioğlu karşısında Ak Parti, 6 seçimdir yeniliyor. Bu seçimde fark 100 bine çıktı. Böyle devam ederse, tıpkı Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu’nun yenilmesi gibi Sn. Çerçioğlu karşısında Aydın Ak Parti teşkilatı tekrar mağlubiyete uğrar. Bunu bir tarafa yazın. Benden söylemesi.

Merhum Adnan Menderes “Ben Aydın’da odunu aday göstersem Aydınlı beni sevdiği için milletvekili olur” demişti. Bu bağlamda Sn. Özlem Çerçioğlu’nu Aydın’da yenmek hem kolaydır hem de zordur.

Saygılarımla…