Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi bazılarının iddia ettiği ve beklediği gibi siyasette üslup yumuşamasını sağlamadı.

Doğrusu bende bu düşüncedeydim.

Geldiğimiz nokta itibariyle yanıldığımı düşünüyorum.

Maalesef aksi iddiaya sahip olanlar haklı çıktılar.

Sonucun böyle olmasının sebebi elbette ki, siyasetimizin yürütücü aktörleridir.

Maalesef, referandum sürecinde başlayan kutuplaşma varlığını artırarak sürdürüyor.

Siyaset bütün yönleriyle iki ittifakın belirleyiciliği ile devam ediyor.

Her iki ittifakın yürütücüleri oylarını konsolide etmek için rakibine yükleniyor ve onu zayıf bulduğu hassas noktalardan vurmak için elinden geleni yapıyor.

Cumhur ittifakı, rakip ittifakı HDP ve FETÖ üzerinden ihanetle suçlarken,Millet İttifakı ülkede yaşanan demokrasi, adalet ve ekonomik türbülanstan dolayı iktidarı, ülkeyi yaşanmaz hale getirmekle suçluyor.

İktidarın ileri sürdüğü şekilde beka sorunu olmadığını, böyle bir sorun varsa eğer, bu sorunun müsebbibinin bizatihi iktidar olduğunu dillendiriyor.

Hasılı, siyasetimiz iki blok arasında kilitlenmiş, siyaset halkta, özellikle genç seçmen ve kavga siyasetini onaylamayan seçmenlerde mutsuzluk, kaygı ve umutsuzluk kaynağı olarak görülmektedir.

Bu mutsuz seçmen kitlesi büyüdükçe yeni arayışlar artacağı kesin.

Akşener önderliğinde kurulan İYİ Parti bu arayış içinde olan seçmen kitlesi için ekibinin güçlü olmamasına, dikkat çeken demokrasi mesajı vermemesi ve MHP’den ayrılan kadronun egemen olduğu görüntüsüne rağmen, girdiği ilk seçimde iddia ettikleri kadar olmasa da hatırı sayılır oy almayı başardı.

Bize göre, üzerinde taşıdığı eksiklere rağmen aldığı oy yeni parti arayışının varlığını gün yüzüne çıkarmıştır.

Zira İYİ Parti kavganın tarafı olmuş, siyasette kendine özgün bir yer açamamıştır.

Daha doğrusu aceleci davranarak kolay olanı seçmiş içinden çıktığı partinin karşısında olmak için CHP’nin önderliğinde kurulmak istenen Millet İttifakı içinde yer alarak ümit olmaktan çıkmış, kavgacı siyasetin tarafı olmuştur.

Bu sebeple İYİ Parti için bu pozisyon heba edilmiştir.

Bu hak zayi olmuştur.

Şimdi Ak Parti içinden bir grubun öncülüğünde yeni parti kurulacağı söylentileri var.

Yeni parti hemen hemen toplumun bir çok kesiminde konuşulmaktadır.

Bu arayış için ‘karşılığı yoktur!’ diyenler olduğu gibi, kurulacak partinin nasıl olacağı hakkında kafasında soruları olanlar ve kuşatıcı bir dil, demokrasi ve adalet vurgusunu önemsenmesini dillendirenler de var.

Yani, ‘Her ne sebeple ve kim tarafından kurulursa kurulsun şansı yoktur.’ diyenlerin varlığının yanı sıra, ‘Sosyolojik katmanlar ve toplumsal talepleri dikkate alan bir partiye ihtiyaç var!’ diyenler mevcut.

31 Martta yapılacak Yerel Seçimlerde yaşadığımız Genel Merkez belirleyiciliğini kabullenemeyen her iki ittifak grubunda, özellikle CHP’de yaşanan itirazlar ve demokrasi arayışlarının varlığı çok dillendirilmese de Cumhur İttifakında da vardır.

Önemli bir oranda partililer ve seçmen grubu parti içi demokrasi talep etmektedir.

Bu talebinde ısrarcı olan partili ve seçmen kitlesinin tutumu bu arayışta belirleyici olacaktır.

Siyasetin, Genel Merkezler tarafından vesayet altına alınması, parti içi demokrasinin değişik sebepler ve yorumlarla kısıtlanması, partilerde işlerin demokratik yöntem yerine, bürokratik anlayışla yapılması partilileri rahatsız etmektedir.

Partilerin birbirine benzediği bu sürecin böyle devam etmesi, durumdan rahatsız olanları yeni arayışlara yönlendirmektedir.

Bize göre, Ak Parti isterse bu taleplere cevap üretebilir ve bu sayede kendisini yenileyebilir.

Yenilenmenin yolu, parti içinde demokratik anlayışı egemen kılmaktır

Ak Parti bu esnekliği gösteremez ve kendi içinde dönüşümü gerçekleştiremezse içinden parti doğması kaçınılmaz olacaktır.

Tabanın bu zorlamayı yapacaktır.

Bekleyelim görelim.

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!