İslamiyet’e inanan insanlar, yani Müslümanlar arasında arasında “hakkını helal etme” kavramı büyük önem taşır.

Ölüm döşeğinde, büyük bir ameliyata girerken, bir yerden ayrılıp veda ederken, ölüm döşeğinde veya birbiriyle ilişki içindeki insanlar “hakkını helal et” derler.

Çünkü kul hakkı, kapsamı en geniş günahlardan biridir ve bu günah, hakkına girilen kişi muhatabından razı olmadıkça ödenmez. Bu nedenle Müslümanlar arasında helalleşmek önemlidir. Bütün günahları affeden yaradan kul hakkı meselesine karışmıyor.

Hazreti Muhammed Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin! (Buhârî, Mezâlim, 10) derken bunun önemi anlatmaya çalışıyor. Ashabıyla helalleşirken de ve onlardan hakkı olan varsa kendisinden almasını istemiş ve Rasulullah bana kin ve düşmanlık besler, diye korkmayın. Nefret benim fıtratımda yoktur. Kimin hakkı varsa söylesin vereyim.” (İbn-i Sa‘d, II, 255)demiştir.

Yavuz Selim Köşger, 13 Haziran 2017 tarih ve 2017/10458 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Aydın Valisi olarak atandı.

Yavuz Selim Köşger, Aydın Valisi olarak göreve geldiği günden itibaren JES’in Aydın’a hiçbir zararın olmadığını söyleyerek, önlerindeki bütün engellerin aşılmasında bire bir tavır aldı.

2020 yılı başında, Çalışan Gazeteciler Gününde yaptığı konuşmada “Biz yolcuyuz siz hancısınız, bu şehre sahip çıkın. Artık kişisel çekişmelere son verin. Jeotermal ile mücadele adı altında bu şehre büyük zarar veriliyor. Türkiye’nin AB’de coğrafi işaret tescili almış 3 üründen biri Aydın inciri. Bu değeri de jeotermal ile mücadele adı altında lekelemeye çalışıyorlar” dedi.

Yavuz Selim Köşger Jeotermalden zannettiğiniz kokunun sebebini iyi araştırın” diyebildi.

 Jeotermal enerji santrallerinin Aydın’a zarar verip vermediğini, sürekli duyulan çürük yumurta kokusunun neden kaynaklandığını araştırmak Aydın Valisi olarak Yavuz Selim Köşger’in görevidir. Aydın Valisi olarak görev yaparken bunun araştırılması için başka kişi ve kurumlara topun atılması doğru değildir. Bu sorunun araştırılması ve çözülmesi görevi birincil olarak Aydın Valiliği’ne yani devlete aittir.

25.09.2017 tarihindeAydın Valisi Yavuz Selim Köşger’e sorularım var” başlıklı yazıyla birçok soru yöneltmeme rağmen hiçbir yanıt verilmedi.

Yavuz Selim Köşger, Aydın’da göreve başladığı günden bu yana, AKP Aydın Milletvekilleriyle ağız birliği yapmışçasına jeotermal enerji santrallerin hiçbir zararı olmadığını iddia etti.

Jeotermal enerji santrallere Aydın’a zarar vermektedir. Jeotermal tesislerin doğaya, çevreye ve ekolojik dengeye verdiği zararlarla ilgili birçok bilimsel inceleme bulunmaktadır[1].

Bu kadar bilimsel incelemeye rağmen, Yavuz Selim Köşger’in Aydın Valisi olarak görev yaptığı sırada JES’in Aydın’a zararının bulunmadığını söyleyebildiğini anlamak gerçekten çok zor.

Yavuz Selim Köşger, 01.03.2018 tarihinde Aydın’da “Çiftlik alanı” olarak tanımlanan jeotermal alanın ihalesini gerçekleştirdi.

Unutanlar için hatırlatalım süreci;

 “Çitlik Alanı” olarak tanımlanan jeotermal alan, Aydın Valiliği’ne bağlı Aydın Termal Turizm ve Jeotermal Sistemleri Anonim Şirketi (AYTER) tarafından 01.03.2018 tarihinde ihale edildi. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu bu alanı alarak, bu kaynağı Aydın ilinin ısıtma ve soğutmasında kullanmak istediğini açıkça ifade etmişti. Aydın Büyükşehir olduğu zaman İl Özel İdaresi’nin malları paylaştırılırken de “Çiftlik Alanı” apar topar, Aydın Termal Turizm ve Jeotermal Sistemleri Anonim Şirketi (AYTER) üzerine geçirildi. Amaç bu kaynağın Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin eline geçmesine engel olmaktı. Nitekim 1.3.2018 tarihinde gerçekleştirilen ihale şartnamesine de Aydın Valiliği, açıkça bu yerle ilgili ihaleye kamu kurumlarının ve kamu kamu tüzel kişileriyle ortaklık ilişkisi bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin (şirketlerin) katılamaması kuralını getirerek Aydın Büyükşehir Belediyesi veya bu Belediyeye bağlı herhangi bir şirketin ihaleye girmesini engelledi. Daha da önemlisi bu kaynağın Aydın ilinin ısıtma ve soğutmasında kullanılmasını engellemek için ihale şartnamesine sadece elektrik üretmek amacıyla bu kaynağın kullanılma şartı getirilmiştir.

Yavuz Selim Köşger konuşmalarında “Jeotermal ile ısınamıyoruz, termal tesisler yok demesine rağmen, 1.3.2018 tarihinde, bizzat kendisinin verdiği talimatla “Çiftlik Alanı”nın kamu kurumları eliyle, güvenilir bir şekilde kullanılarak şehrin ısıtma ve soğutmasında kullanılmasını engellemiştir.

Belki de en önemlisi, 2009 yılında Aydın halkının parasıyla alınan “Çiftlik Alanını” enerji şirketine kiralayarak, büyük bir vebali üstlenmiştir. Aydın halkı bunu unutmayacaktır.

Kızılcaköy halkının sesine kulak vermemek, onların çığlığını duymamak bir vebaldir.

Germencik, Kuyucak, Kuyucular’da yaşanan çevre tahribatına ses çıkarmamak vebaldir.

Aydın Valisi başka neler söyledi?

Aydın Valisi bir konuşmasında Menderes Nehrinin kirliliğinin de altına çizerek, halen 4 ilçenin atık suyunun menderes nehrine döküldüğünü ifade etti.

Denizli’de 18.01.2020 tarihinde düzenlenen “Büyük Menderes Nasıl Kurtulur” panelinde konuşan Su Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Duran, Büyük Menderes Nehrine 33 büyük Jeotermal Enerji Santral (JES)’in yılda 80 milyon ton akışkan bıraktığını aktaran Duran, bu JES’lerin gökyüzüne yılda yaklaşık 8.8 milyon ton yoğuşmayan gazı bıraktığını söyledi.

Peki o zaman şu soruyu sormak gerekiyor.

Yavuz Selim Köşger, Aydın Valisi olarak görev yaparken, 4 ilçenin atık suyu ve JES tarafından 80 milyon ton akışkan Menderes Nehrine bırakılırken ne yaptı?

Yanıt ne sizce?

Yavuz Selim Köşger başka neler yaptı? Veya neler yapmadı? Devam edelim mi?

1 Mayıs 2020 Cuma günü, Aydın Yılmazköy’de bir jeotermal elektrik santraline ait kuyudaki jeotermal su taşıyan borulardan birinde, yapılan çalışma sırasında patlama meydan geldi. 200 dereceyi bulan kaynar jeotermal sıvının geçtiği borudan çıkan ağır metallerle yüklü buhar metrelerce yükseğe fışkırdı. Patlama sonucunda ortaya çıkan sıcak sular ise çevredeki zeytin bahçeleri ve tarım arazilerine yayıldı. Jandarma, bölgeyi güvenlik çemberine alıp, kimseyi yaklaştırmazken, jeotermal firmasına ait iş makineleri ve vinçler patlayan borunun onarımı için uzun süre çalıştı. Vidanjör ve vinç ile suyun tahliyesi sağlandı. Yaklaşık 5 saat sonunda fışkıran jeotermal buhar durdurulabildi.

Aydın Valiliği tarafından 01.05.2020 gecesi bir basın açıklaması ile “…Bugünkü yaşanan olay ise bir iş kazası olarak değerlendirilmekte olup, firma yöneticilerine bu tip olayların bir daha yaşanmaması için ikazlar yapılmıştır.”  şeklinde açıklamayla yetinildi.

Yılmazköy’de JES’ne ait kuyuda gerçekleşen patlama sonucunda on binlerce belki yüzbinlerce ton zehirli sıvı doğaya salınırken, Yavuz Selim Köşger bu konuda herhangi bir soruşturma yapmamış ve sadece şirketi ikaz etmekle yetinmiştir. Çöpünü uygun yere atmayan vatandaşı cezalandıran devlet, on binlerce ton jeotermal sıvıyı doğaya salan JES ne hiçbir idari ve cezai işlem yapmamıştır.

Anayasa’nın 56 maddesi “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” demektedir.

Aydında yaşanan çevre kirliliğine karşı Anayasa’nın 56 maddesinden kaynaklanan “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek” devletin ödevidir. Devlet adına bu görev herkesten ve her şeyden önce Aydın Valisine aittir.

Yavuz Selim Köşger, Aydın Valisi olarak atandığı 13 Haziran 2017 tarihinden bu yana jeotermal enerji santrallerinden doğaya salınan atıklar nedeniyle ölen her kuştan, her balıktan, her böcekten, her insanda, zehirlenen her karış topraktan ve her canlıdan sorumludur.

Sayın Yavuz Selim Köşger, giderken Aydınlılara size hakkını helal edip etmediğini sordunuz mu?

Aydınlılarla helalleştiniz mi?

 

[1] a-Ziraat Mühendisi Doğan Akar tarafından gerçekleştirilen “Jeotermal Santrallerin Çevresel Etkileri” isimli bilimsel inceleme yönünden değerlendirme

Ziraat Mühendisi Doğan Akar tarafından yapılan Jeotermal Santrallerin Çevresel Etkileri isimli çalışma [3] son derece önemli bilimsel tespitler içermektedir. Jeotermal santrallerde oluşan atık suyun Büyük Menderes Nehrine akıtılmasının tarım havzası ve tarım alanları üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir.

b-Ziraat Mühendisi Sunay Dağ tarafından gerçekleştirilen “İncirde Verim ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi” Bilimsel İnceleme Yönünden Değerlendirme”

Ziraat Mühendisi Sunay Dağ, “İncirde Verim ve Kalite” tarafından hazırlanan, Adnan Menderes Üniversitesi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında, tez danışmanı Prof. Dr. Engin Ertan’ın danışmanlığında gerçekleştirilen Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi isimli doktora tezi[4] son derece ilginç sonuçlar ortaya koymuştur. Tez ile jeotermal tesislerden doğaya salınan sıvı ve gazların doğaya ve ekolojik dengeye zararını tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır.

c-Prof. Dr. Mustafa Bolca, Prof. Dr. Rafet Kılınç, Prof. Dr. Ünal Altınbaş, Yard. Doç. Dr. Müslim Murat Saç, Prof. Dr. Mehmet N. Kumru, Araş. Gör. Bihter Çolak Esetlili, Dr. M. Tolga Esetlili ve Araş. Gör. Fulsen Özen Tarafından 2010 Yılında TÜBİTAK desteği ile gerçekleştirilen Alangüllü (Aydın) Bölgesindeki Jeotermal Kaynakların Kimyasal Özelliklerinin ve İçerdikleri Radyoaktif Maddelerin Su Kaynakları, Tarım Toprakları ve Kültür Bitkilerine Etkilerinin Multidisipliner Yaklaşımla Saptanması Üzerine Araştırmalar” başlıklı bilimsel inceleme[5]. 2010 yılında gerçekleştirilen bilimsel inceleme sonucunda ayrıntıları ile Alangüllü yöresinde bulunan jeotermal elektrik santrallerinin ekolojik dengeye etkileri her yönüyle ortaya konulmuştur.