Germencik Alangüllü Mahallesinde 2018 yılında binlerce zeytin ve incir ağacı bilinmeyen bir nedenle kurudu. Söz konusu alanda taşınmazları bulunan vatandaşlarımızın ciddi maddi kayıpları oluştu.

Fakat yetkililerden bugüne kadar hiçbir ses çıkmadı.

Üstelik hala kurumanın önüne geçilebilmiş değil. Bugün sizlerle, ağaçları kuruyan bu taşınmaz sahiplerinden bir kısmının başvurusu üzerine edinilen bilgileri paylaşacağım.

Taşınmaz sahiplerinin ağaçların kuruması nedeniyle Germencik İlçe Tarım Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru üzerine düzenlenen 24.04.2018 tarihli rapor ile “…Yapılan incelemede; bahçenin batısında yer alan reenjeksiyon bölgesine sınır olan tarafta 10 tane erik ağacının kuruduğu aynı şekilde bahçenin batısında yer alan bölgede portakal ağaçlarının da yapraklarında sararma ve nekroz oluştuğu ve birkaç dalında kurumaların olduğu ayrıca bahçede 324 dikili incir ağaçlarının da yüzde seksenin filizlerinde kuruma olduğu, tespit edilmiştir.

Göz ile yapılan muayenede ve tüm bu semptomlarla toprakta bor toksisitesinden şüphelenildiği ve etrafta bor kaynağı olarak jeotermal reenjeksiyon bölgesinin olduğu, bu sebeple zararın tespiti için öncelikli olarak toprak tahlili alınması kanaatindeyiz.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Bu rapor üzerine taşınmaz sahipleri Germencik Cumhuriyet Savcılığı’na ağaçların kurumasına neden olanlar hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır (2018/1408). Soruşturma kapsamında  yaptırılan bilirkişi incelemesinde, Dr.Öğr.Üyesi Selçuk Göçmez ve Dr. Öğr. Üyesi Levent Atanır tarafından gerekli teknik incelemeler yapılarak fiili durum tespit edilmiş ve parsellerden analiz yapmak üzere toprak, bitki ve sulamada kullanılan artezyenden su örneklemeleri alınmıştır.

Bilirkişiler tarafından düzenlenen 11.09.2019 tarihli rapor ile;

Aydın İli, Germencik ilçesi, Alangüllü Mahallesi, Çayalanı Mevkiinde bulunan ve tapunun 16 pafta, 789, 790 ve 791 parsellerine kayıtlı (yeni: 159 ada 12, 13 ve 14 parsel) incir vasfındaki taşınmazlar ile oğluna ait 159 ada 15 nolu parsele ait arazi ve laboratuvar sonuçlarının dikkate alınarak durumunun değerlendirilmesinde bilirkişi olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır;

*Dava konusu arazinin alüviyal bir arazi olması, taban suyunun yılın belirli dönmelerinde yükselmesine neden olmaktadır. Özellikle yeraltı suyuna jeotermal akışkanın karışması da sulama suyunda ve toprakta bor konsantrasyonunun yükselmesine yol açmaktadır. Bu tür arazilerde jeotermal akışkandan kaynaklanan geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde bor toksitesine bağlı olarak tarım dışı bırakılmasına neden olacaktır.

*Toprakların bünyesi ve pH'sı toprakta B (bor) birikimi üzerine etkili bir faktördür. Özellikle tın ve kil bünyeli topraklar beraberinde değişebilir Na (sodyum) konsantrasyonunun yükselmesine yol açmaktadır. Buna bağlı olarak özellikle jeotermal akışkan karışmış bor konsantrasyonu yüksek sulama suları ile sulama neticesinde sulama suyu bünyesinde bulunan B (bor) elementi toprakta bulunan Na ile çözünmesi güç olan kompleks bileşikler meydana getirmektedir. Bunun neticesinde uzun dönemde bu bor toprakta toksite seviyesine ulaşmaktadır. Kum bünyeli arazilerde ise durum, toprakta her ne kadar bor konsantrasyonu yükselmesi toksik seviyelere ulaşmasa bile bu tür arazilerde taban suyunun yükselmesi çok daha hızlı meydana gelmesi nedeniyle jeotermal akışkan karışmış olan ve bitkiler için toksik olacak derecede yüksek B (bor) içeren taban suyu bitki kök bölgesinde yükselerek bitkilerde toksiteye bağlı olarak kloroz ve nekrozlar meydana getirmektedir.

*                                                       Yapılan toprak, yaprak ve su analizleri neticesinde özellikle sulama suyunda olması gerekenden çok yüksek miktarda Bor (8.60 ppm) konsantrasyonu tespit edilmiştir. Bunun kuvvette muhtemel nedeni sulama suyuna jeotermal akışkanın karıştığıdır. Bu sulama suyu ile sulanan topraklarda uzun vadede bor konsantrasyonunun yükseleceği aşikârdır, Neticesinde bor konsantrasyonu yüksek olan bir arazide yetiştirilen incir ağaçları toprakta ve sulama suyunda mevcut olan bor elementini bünyesine alarak bitkinin toksite belirtileri göstermesine neden olur ki, bu durum dava konusu arazide meydana gelmiştir.

*Yapılan yaprak analizi neticesinde incir yapraklarında olması gereken konsantrasyonun (25-150ppm) yaklaşık 3 katı yüksekliğinde Bor konsantrasyonu belirlenmiştir(421ppm). Bunun sonucunda incir ağaçlarında önce kloroz, nekroz ve ilerleyen aşamalarda ağaçların tamamen kuruyarak ölmelerine neden olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde açıklama ve tespit yapılmıştır.

Bu bilirkişi raporuna rağmen Germencik Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/1408 soruşturma numaralı dosyası için kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

Karara karşı itiraz edilmiş olup, itiraz hakkında henüz karar verilmiş değildir.

Aşağıda bu bilirkişi raporunun ekinde yer alan analiz sonuçlarını ekliyorum. İlgilenen okurlarımız inceleyebilir.

Takdiri okurlarıma bırakıyorum.