Adlarıyla bir kente kimlik kazandıran adı millete, insanlığa mal olmuş tarihi şahsiyetler vardır.

Selanik’in Atatürk, Konya’yanın Mevlana, Kırşehir’in Hacı Bektaşi Veli, İslamköy’ün Süleyman Demirel, Umurbey’in Celal Bayar adlarıyla özdeş hale gelmesi gibi.

Bu tür kentlere ruh veren bu değerler tarihi kişiliklerine uygun anıt, müze gibi eserlerle ölümsüzleştirildiği takdirde bu eserler hem kültür ve tarih bilinci yaratmada yeni nesillere örnek teşkil eder hem de güzel bir ahde vefa örneği olur.

Ayrıca o kentler sayelerinde birer merkez haline gelir, gelişir.

Bu açıdan bakınca Mevlana sayesinde Konya hem bir kültür şehri hem de bir ziyaret merkezi olmuştur. 

Keza Kırşehir de öyle.

Ayrıca Demirel’in ailesin, çocukluğunun ve siyasi hayatının fotoğraflarla sergilendiği müze olmasa bu gün İslamköy adını kim bilir, kim tanırdı?

O müze sayesinde millet 1920-2000 arası zaman dilimine ait siyasi, sosyal olayları ve ekonomik gelişmeleri görseller üzerinden kıyaslama imkânı buluyor.

Bu gibi şahsiyetlerin adlarını şan ve şöhretlerine yakışır eserlerle yaşatmak aynı zamanda hemşerilerinin üzerine düşen farz-ı kifaye hükmünde bir görevdir.

Aydınlılar olarak bu konularda son derece ihmalkâr olduğumuz bir gerçek.

Umursamadığımız sadece tarihi şahsiyetler değil.

Bu gün her alandaki müzeler artık gelişmişliğin bir ölçüsüdür. Yakın zamanda ilerlemede önemli mesafe kaydetmiş Gaziantep’te 12 tane müze olduğunu hatırlatalım.

Efe olmakla övünürüz ama çoğumuz efeliğin ne olduğunu bilmez, yaratılan algı doğrultusunda efeyi davul zurna eşliğinde düğünlerde kadınlı erkeli oynamakla vakit geçiren bir grup zannederiz.

Aydın’a bir Kurtuluş Savaşı Müzesi açılsaydı millette bu yanlış algı oluşur muydu?

Yeri geldiğinde çoğu kimse Yörük olduğundan demvurur ancak Yörük Kültürünün ne olduğunu bilen pek az kişi vardır.

Bu kültürün sergilendiği bir müze olsaydı çulun, keçenin, semerin, havudun, çomçanın, kirkitin ne olduğunu hem herkes öğrenir hem de bu kültür gelecek kuşaklara bu sayede aktarılırdı.

Birçoğumuz farkında değiliz, silindirle sıkıştırılmış beton gövde sınıfında 136,5 metre yüksekliği ile sınıfında Avrupa’da birinci Çine Adnan Menderes Barajı gibi nadide bir esere sahibiz.

 Seyir Tepesi diye bir yer yapmak akıllara gelmiş ama bu eserin özelliklerini, yapım aşamasını görsel ve yazılı materyallerle anlatan bir müzeyi kimse düşünmemiş.

 Bunu yapmak çok zor bir şey mi?

Ama mesele o değil mantalite…

Bırakın Kurtuluş Savaşı, Yörük Müzesi gibi kültür değerlerini demokrasiye yaptığı katkı bakımından bir Celal Bayar bir Süleyman Demirel bir İsmet İnönü kadar öneme haiz hemşerisi Adnan Menderes’e karşı olan görevini yapamayan bir yerdir Aydın.

Hem de Aydın’ı ilk ziyaret edenin ilk sorusu Menderes’le ilgili gezeceği, göreceği yer olduğu halde…

Konuya yazılarımızla birçok kereler dikkat çekmemize rağmen ne Menderes’in mirasçısı olma iddiasındaki siyasetçilerden ne de STK’lardan ses çıktı.

Seçimler nedeniyle sağcı her lider Aydın’a gelişinde Menderes’le ilgili duygusal konuşmalar yaptı ama sıra Menderes adına yakışır bir eser yapmaya gelince aile engelini öne sürdü.

Üzücü olan da bu.

Bir müze ya da külliye ile Menderes adını Aydın’da kalıcı hale getirme görevini bir İslamköylü, bir Umurbeyli gibi Aydınlılar yerine getiremedi.

Ne yeri geldiğinde yerel milliyetçiliği ve hamaseti kimseye bırakmayan STK başkanlarından ne de gelmiş, geçmiş belediye başkanlarından konuya duyarlı bir babayiğit çıktı.

Bu şerefli görevi Vali Yavuz Selim Köşger üstlendi.

Demek ki, bu iş istenirse yapılabiliyormuş.

Vali Bey mayısta Çine Çayı kenarında ödeneği İç İşleri Bakanlığınca karşılanacak, projesi henüz çizim aşamasında olan bir Adnan Menderes Müzesi yapılacağının müjdesini verdi.

Anlattığına göre müze içerikte ve estetikte bir İslamköy Süleyman Demirel, bir Umurbey Celal Bayar Müzesini aratmayacak zenginlikte ve güzellikte olacak.

Ayrıca seçilen alan hem Menderes’in hayalindeki Çine Çayı kenarında hem de merhumun çiftliğine yakınlığı, çevreye hakimliği, ayrıca Aydın Muğla Karayolu’na yakınlığı ile de mükemmel bir yer.

cakirbeyli-adnan-menderes-muzesi.jpg

Mimari olarak çiftlik evi örnek alınacak müzede Menderes’in doğumundan ölümüne kadar çocukluğu, çiftlik hayatı, siyasi geçmişi ve Başbakanlığı ile ilgili materyaller bulunacak.

Tahta seçim sandığı,1946 seçimleri ile ilgili dokümanlar, o döneme ait fotoğraflar, Menderes heykeli, bulunabilecek şahsi eşyaları, dijital bölüm ve gazeteler materyallerden bir bazıları.

 Ayrıca Yassıada’da yargılandıkları salonun bir minyatürü, tutuldukları hücreler ve en sonunda da bir kule ve o kulede Menderes’in idam edildiği sehpanın bulunması öngörülüyor.

Alanın çevre düzenlemesi yapılırken minyatür şeklinde Aydın’daki 22 Antik Kent’e ve yerli ürünlerin satıldığı çarşıya da yer verilecek.  

Tamamlandığında ise Menderes’in adına yakışır, hikâyesi olan yaşayan bir müze ortaya çıkacak.

Teşekkürler Vali Bey…

Hemşerileri Menderes’e karşı Aydınlıları bir vefasızlık ve mahcubiyetten kurtardığınız için…

Umarız kısa sürede gerçekleşir.

 

 Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA