Merhaba.

YÜREĞİNİZ GAZİ’NİN GÜNEŞİYLE AYDINLANSIN

Işık olup gecenin karanlığını yırtanlara,

Güneş olup Dünya’yı aydınlatanlara,

Alın teriyle üretip, helal lokma yiyenlere,

Kurda kuşa,  göklerdeki yıldızlara selam olsun.

Selam olsun 19 Mayısta başlayan,

9 Eylülde zaferle taçlanan yolcuğa,

Selam olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni Kuran Kahraman’a,

Silah Arkadaşları’na, Milli Mücadele Kahramanları’na...

Selam olsun yüreği Gazi'nin Güneşiyle aydınlananlara…

Bir yazar için bir yazısını, makalesini veya bir şair için şiirlerini okurlarıyla paylaşmak harika bir duygudur. Siz değerli okurlarla bu köşede bir yazımı veya bir şiirimi paylaşmak ne büyük mutluluktur.

Şiir, nefes almak gibi bir yaşam iksiridir. Şiir, bir aşk ve bir sevdanın ürünüdür. Aşksız yazılan şiir mayasız ve tuzsuz ekmek gibidir. Sevdasız yazılan şiir gönüllerde iz bırakmaz. Aksine yazılan şiirlerin hiç bir zaman verebileceği bir etkileşim olamaz. Çünkü şiire mantık olarak baktığımızda, çevresel seslerden etkilendiğimiz gibi, doğanın seslerinden de etkilenmiş oluruz. Şiir denizin üstünde yüzen köpüğün çıkardığı sesi, yakamozların ışıltısını, aynı zamanda esen bir lodosun uğultusu ve uçan bir martının kanatlarından çıkan bir sesi ve daha nicelerini yazarak veya söyleyerek anlatmadır. Şiir, evrenin muhteşem senfonisidir. Şair adamın ne derdi, ne aşkı biter. Şairler bazen bir aşkı bitirmişken, yeni bir aşka yelken açar ya da savaş, barış, ölüm kokan, elem, kaygı, umut, sevgi dolu, yahut lirik, imgeci, doğayla bütünleşmiş ya da asi, aykırı şiirler yazar. Şairlerin sağı solu belli olmaz. İşin doğası ve olması gereken de bu, şairin hayatının kendisi bu. Yoksa hayat kaynağı olamaz, durağan kalamaz, beslenemez. Durağan hiç bir şey yaşamaz. Evrende değişmeyen tek şey "değişim" kavramının kendisidir. Her yeni gün, hayatı yeniden başlatmıyor mu? Daha doğrusu her salise yeni bir zaman, yeni bir hayatın başlangıcı adeta.

Şiir, bu saydıklarımın ötesinde, edebiyatın geniş bir alanın içinde yer alan çok önemli bir sanat dalıdır. Şiirin halk edebiyatı içindeki yerine baktığımızda, bir annenin bebeğine söylediği ninnisidir. Gökyüzüne baktığımızda, bulutlar kümesinin çarpışması sonucunda, ışığıyla birlikte çıkardığı sesidir. Bir çiçeğin zihnimizde yarattığı duygudur. Örnekler sonsuz. Aynı zamanda şiir bir sevdanın, bir aşkın sesinin dışa vuruşudur. Kısacası, şiir hayallerimizin, rüyalarımızın, yenilgilerimizin, başarı ve başarısızlıklarımızın özü olarak gönlümüzde yerini bulandır. Bir başka deyişle de gönüllere sığmayan bir hazzın bütünüdür. Şiirler ister serbest, isterse hece ölçüsünde olsun, mutlaka felsefi düşüncesi içinde bir bütünlük taşımalıdır. Öte yandan şiir ve şair bilimsel olmalıdır. Kanaatimce şair, pozitif ve sosyal bilimlerde temel bilgi ve donanıma sahip olmalıdır. Şairin, sadece yazarak değil, yaşayarak, konuşarak da toplumda bir işlevi vardır. 5846 sayılı yasa gereğince tescil edilmiş ve ANNEM’E, AİLEM’E, BAŞÖĞRETMEN VE ÇAĞDAŞ ÖĞRETMENLERİMİZE, ÜLKEM’E ithaf ettiğim, Ülkem’e Aydınca Evrensel Şiirler adlı şiir Kitabımda serbest ölçüde, hemen her duyguda, her alanda yazılmış şiirler yanında; Aydın İlinin son yetmiş yılda ülkemizde ürettiği Gayri Safi Hâsıla yönüyle sahip olduğu insan kaynakları, toprak ve su kaynakları yani tarım, turizm, gıda sanayi, madencilik, enerji potansiyeline rağmen hak ettiği değeri korumanın dışında 8.sıradan 46. sıraya gerileyen Aydın’ın taşıdığı potansiyeli ve Aydın’a olan aşkımızı belirten hemen her sektörde her ilçesine yazılmış şiirler de yer almıştır. 26 Mayıs 2022 Cumartesi saat 15.00’de Efeler Sıla Kitapevi Bulvar Şubesinde;  Kütüphane haftasının başlangıcı olan 28 Mayıs 2022 Pazartesi saat 10.00’da Adnan Menderes Üniversitesi Yerleşkesi Yemen Cafe’de iki İmza Günü düzenledik. Tüm okurlarımız davetlimizdir. Katılımları bizleri onurlandıracaktır. Efeler Sıla Kitapevi Bulvar Şubesinde satışa sunulan Ülkem’e Aydınca Evrensel Şiirler adlı şiir kitabımı okurken umarım hoşça vakit geçirirsiniz.

Saygı ile…