Çocuk istismarı; bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel yada psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ile aynı anlama gelir.

 Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."

 Bu istismar ve ihmalin açıklanması konusunda birçok ülke yönetimi kendi yasal tanımını yapmıştır. 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre; "Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır."

 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 41. maddesinde; “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” hükmüyle bir çerçeve çizmiştir. Türk Ceza Kanunu 77. maddesinde çocukların cinsel istismarını "İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar" kapsamında değerlendirmiştir.

 Siyasiler iktidara gelmek ve elde ettiği iktidarı kaybetmemek için neredeyse her yolu kullanırlar. Bunun en iyi örneğini Hitler ve onun algı danışmanı Gobbels aracılığı ile gördük, tanıdık.

 Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon’da katıldığı törende 11 yaşındaki çocuğa mikrofon uzattığı anlar ve çocuğun sarf ettiği sözler Türkiye’nin gündemine oturdu. Törende mikrofon uzatılan çocuk, elinde oyuncakla CHP lideri için olumsuz cümleleri dile getirdi. Çocuğun etrafında bulunan kişiler ise çocuk istismarını göz ardı edip gülüştüler.

 Uzmanlar çocukların politik amaçlarla gelişim dönemlerine uygun olmayan konuşmalar yapmasına izin vermek, onları gösterilerde kullanmak, politik amaçlarla nefret söylemleriyle büyütmek çocukların istismarı olduğunu uzun süredir söylüyorlar. Bu tür davranışların çocuk gelişimini olumsuz etkilediğini belirtiyorlar.

 Çocuk istismarı sayılan bu tür davranışlara izin veren, çocuğun davranışlarını destekleyen ebeveynler kadar bunun yapılmasına izin veren, engellemeyen, hatta destekleyerek teşvik eden tüm erişkinler de çocuğun gelişiminde ortaya çıkan tüm problemlerden sorumludur, sıfatı ve konumu ne olursa olsun.

 Siyasi bir ortamda, bir çocuğun siyasi kişilikler hakkında olumsuz konuşturularak siyasi alana çekilmesi o çocuğa yapılan büyük bir haksızlıktır. Çocuğa yaptırılan davranış duygusal ve zihinsel açıdan, siyaset adına yönlendirilmiş olduğunu göstermektedir. Bu da çocuk psikolojisi açısından büyük bir yanlıştır. Çocuğun söylediği sözlerden siyasal yarar ummak da onu oraya çıkaranların siyasi olarak nasıl bir duruma geldiğinin göstergesidir.

 Çocuklar bizim geleceğimizdir, onlara karşı davranışlarımızda çok dikkatli olmalıyız. Geleceğimizi şekillendiren eğitimciler çocuklara karşı ne kadar dikkatli davranıyorsa toplumun önünde ilerleyen kişiler de aynı hassasiyetle, hatta daha fazla özen göstererek davranmalıdır.

 Okulda eğitim alması gereken, boş zamanlarında ise oyun oynaması gereken bir çocuğun bulunmaması gereken bir ortamda eline mikrofon verilerek nefret söyleminde bulunması asla kabul edilemez. Üstelik çocuğun çevresindeki yetişkinler ağlanacak bir durum karşısında gülümsüyorlarsa durum daha da kötüdür.

 Okullarda eğitim amaçlı bile olsa çocukların fotoğrafının çekilmesini istemeyen yetkililer bir çocuğu siyasetin tam ortasına çekebiliyorlar. O çocukları kucaklarına alıp oy devşiriyorlar.

 Ne istiyorsunuz bir damla çocuktan? Bu şekilde davranarak çocuklarda kalıcı hasar bıraktığını bilmiyor musunuz? Onları deşifre etmekle suç işlediğinizden haberiniz yok mu? Çocukları siyasete malzeme yapanlar Çocuk Hakları Sözleşmesi diye bir şey olduğunu bilmiyorlar mı?

 Sonuç olarak, hiçbir kişi kendi çıkarları için çocukları kullanamaz. Devlet böyle bir duruma karşı her çocuğu korur, hemde kanunlarla. Buna bağlı olarak çocukları siyasete alet etmeyiniz, onların geleceğini tehlikeye atmayınız ve kanunlara uyunuz. Bu ülkede yaşayan her bir çocuğun eşit haklara ve imkanlara sahip olduğunu asla unutmayınız.

 "Çocuklar geleceğe gönderdiğimiz ve asla göremeyeceğimiz mesajlardır." (Anonymous)