Burada özellikle belirtmek gerekir ki, günümüzde hâkim bir zihniyet ve yönetim tarzı olan ‘vasata’ ayak uydurmayan tek kurum sağlık teşkilatıdır.

Bu yazıyı yazdığım 2 Şubat Çarşamba günü önemli bir gündü. Çünkü 02.02.2022 tarihini taşıyan takvim gününde 5 adet 2 rakamı yer alıyor.

Düşündüğü eylemin saatini mesela 12 olarak belirleyenler 2’lerin sayısını 6’ya bile çıkartabilir.

Bu tür takvim günlerini uğur kabul edenler örnek kız arkadaşına evlilik teklifini veya nikâh ya da düğünlerini bu güne denk getirmek isterler.

Bu özel 02.02.2022 takvim gününe işaretin ardından asıl konumuza gelecek olursak:

Bizim için de bu anlamlı gün ‘beklenmedik bir sonucun’ eseri karantinaya denk geldi.

Coronalı günlerin başlangıcı 2020 Martında Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anastezi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Oğurlu: “Bundan kaçış yok, gün gelecek herkes corona ile tanışacak,” demişti.

Dediği bizim için gerçek oldu.

Ve dünyanın ve Türkiye’nin gündemini uzun zamandır meşgul eden bu virüsle tanışmamız o sözün üzerinden yaklaşık iki yıl geçtikten sonra mukadder oldu.

Fakat bu hastalıkla ilk zamanlarda tanışanlara kıyasla sonrakiler aşılar sayesinde hafif geçirmede bir hayli şanslı sayılırız ki, onlardan biri de benim.

Çünkü ilk yakalananlardan bu hastalıktan kurtulmada bir hayli zorlananlar yanında hayatını kaybedenler de çok oldu.

Mart 2020’lerden bu yana gerek geliştirilen aşılarla gerek diğer yollarla mücadele devam etmesine rağmen virüs de mutasyon geçirerek o oranda direniyor.

Ancak buna bağlı olarak da önemli ölçüde ilk başladığındaki yüksek ateş, boğaz ağrısı, vücut kırgınlığı gibi belirtilere hem yenileri eklendi hem virüs sağlıklı insanlar için eski gücünü kaybetti.

Artık bu illete yakalananların çoğunluğu normalde nezle, grip, farenjit gibi üst solunum yolları hastalıkları gibi geçiriyor ki, asıl yanıltıcı olan da bu oluyor.

Bulaştırıcı olması nedeniyle hastalığın kontrol altına alınmasında ve önlenmesinde birinci derece sorumlu olanın vatandaş olduğu gerçeği bu gün de değişmiş değil.

Ama ne var ki, virüs şiddetini azaltsa da vatandaşın maske, mesafe ve temizlik kuralını büyük ölçüde askıya alması sonucu tehlike tamamen geçmiş değil.

Bunda corona riski taşıyanların birer kış hastalığı olan nezle, grip ve farenjit mazeretine sığınarak test yaptırmayı ihmal etmelerinin payı olduğu muhakkak.

Ayrıca bulaştırıcılıkta diğer bir tehlikeli grup da aşı olmayanlar… Onlar aşı olmamakla hem kendi canlarını tehlikeye atıyorlar hem de risk gruplarının canlarını yakmaya namzetlik ediyorlar.

Bunda test yaptırmak için başvuran insanların söylediklerine itibar etmeyerek test yapmamada direnen bazı sağlık kurumlarının da payı olduğu bir gerçektir.

Mesela Üniversitede daha bundan bir ay öncesine kadar test yaptırması oldukça önemli olan hastalara refakat edeceklerin PCR testi yaptırması o kadar kolay değildi.

Oysa virüs bilhassa aşı yaptırmayan insanlar ya da kronik hastalığı olanlar için ölümcül olma özelliğinden bir şey kaybetmiş değil.

Her ne kadar olayın alevi sönmüş gibi görünse de kış hastalığı şekline girerek kılık değiştirmesi riskli gruplar için en büyük tehlike.

Risk grubu dışında kalanlar, aşılar sayesinde grip, nezle gibi normal seyrinde, corona ilacına ihtiyaç duymadan da atlatabiliyor artık.

Bunu ölçü alan Sağlık Teşkilatı da filyasyon ekipleri ve emniyet güçleri aracılığı ile yaptıkları karantinaya tabi hastaları, ikamet yerlerinde fiziki takipleri bırakmış görünüyor.

Onun yerine test sonucu pozitif olanların Efeler İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından takibi telefonla yapılıyor ve ilaç dâhil hastaların ihtiyaçları karşılanıyor.

Aynı takip ve hatırlatmalar herkesin tedavi hizmeti aldığı kendi Aile Sağlık Hekimleri ya da görevlileri tarafından da yapılıyor.

Ayrıca acil durumlarda hastalara sabah saat 10,00 ile 22,00 arası Sağlık Destek Ekiplerini diğer zamanlarda 112’yi arayabilecekleri hatırlatılıyor.

Hakkını teslim etmek gerekirse bu konuda Aydın Sağlık Teşkilatı bütün çalışanlarıyla elinden geleni dün yaptı, bu gün de yapmaya da devam ediyor.

Bu başarıda ilk günden bu güne süreci sabırla ve ustalıkla yöneten Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz’ün payı büyüktür.

Diğer taraftan bu konuda Sağlık Müdürlüğü ile koordineli hareket eden Aydın Tabip Odası Başkanı Adalet Çıbık’ın da bu başarıda payı vardır.

Burada özellikle belirtmek gerekir ki, günümüzde hâkim bir zihniyet ve yönetim tarzı olan ‘vasata’ ayak uydurmayan tek kurum sağlık teşkilatıdır.

(Bu arada ehliyet ve liyakate önem vermeyen, yeter ki, bizden olsun herkes her işi yapar mantığının geçerli olduğu, kaliteye kullanılamayacağı için tahammül edemeyen zihniyete ve bunun geçerli olduğu yönetimlere vasat dendiğini belirtmiş olalım.)

Aydın Sağlık Teşkilatı bunu hem Pandemideki performansıyla hem de her ortam ve şartta yaptığı ve yapmakta olduğu kaliteli hizmetleriyle ortaya koymuştur.

O nedenle 3600 ek göstergeyi ilk hak eden onlar olmalıdır ve bir mükâfat olarak iktidar tarafından verilmelidir. Ayrıca başka maddi iyileştirmelerle moralleri yükseltilmelidir.

Yurtdışına kaçışların ve özel hastanelere geçişlerin önü ancak bu şekilde alınabilir.

Savunmasız sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerine başvuranlara en üst sınırdan caydırıcı cezalar verilmelidir.

Unutulmamalı ki, hekimin sorunu ne kadar az, morali de ne kadar yerinde ise hizmet kalitesi o oranda yükselir ki, bundan da yararlanacak millettir.