Beş günlük çalışma - okul temposunun ardından cuma gününü iple çekeriz. Ne keyiflidir cumalar. (6 gün çalışanlar için Cumartesiler aynı değerdedir.) Ertesi gün istediğiniz saatte uyanabilir, istediğiniz kadar geç yatabilirsiniz. İş yok, okul yok, cumartesine yetiştirmek zorunda olduklarınız yok... Kim sevmez ki böyle bir günü? Cumartesiler de cumalar kadar keyifle geçer. Sonrasında pazar gelir. Pazar keyfi denilen kahvaltılar yapılır, kahveler içilir, gezmelere gidilir belki. Pazarın sonuna doğru ise bir huzursuzluk başlar. Yarın yine iş-okul vardır. Hazırlanması gereken kıyafetler, belki evraklar, işyerinde varsa huzursuzluklar zihinde dönmeye başlar. İki günlük tatilin bitmesi o kadar istenmez ki, "Kim yetiştirecek o kadar işi, kim kalkacak erkenden?" gibi olumsuz düşünceler sarar zihni. İşte bu betimleme tam da pazartesi sendromu olarak yaşadığımız şey!  

Biraz daha yakından baktığımızda sendromun pazartesinde değil, ona yüklediğimiz anlamda, beklentimizde yani en temelde zihnimizde var oluş biçiminde olduğunu görebiliriz.

Sendromsuz pazartesi mümkün mü?

Elbette mümkün!  Kolayı seçip pazartesini suçlamadan önce kendimize dönerek başlamalıyız haftaya.  Pazartesi sendromunu yoğun şekilde yaşayanlardansanız öncelikle sizi bu kadar olumsuz duygu duruma sokan düşüncelerin ne olduğunu bulmalısınız. Örneğin: Gerçekten sevdiğiniz işte mi çalışıyor ya da sevdiğiniz bölümde mi okuyorsunuz? Erteleme probleminiz var ise birikmiş işler nedeniyle her geçen gün işe gitme motivasyonunuz düşüyor olabilir mi? İşyerinde patronunuz ya da çalışma arkadaşlarınızla konuşmadığınız problemler yüzünden gitmek istemiyor olabilir misiniz? Hafta sonu uyku hijyenine hiç dikkat etmediğiniz için pazartesiler sizin için zorlaşmış olabilir mi? Hayatınızın diğer alanlarına hiç yatırım yapmadığınız ve iş odaklı yaşadığınız için bunalmış olabilir misiniz?

Pazartesini sizin için zorlaştıran şeyleri bulduktan sonra çözüm odaklı planlar yapmanız ve harekete geçmeniz gerek. Belki iş değiştirmek size iyi gelecektir ya da böyle bir şey mümkün değilse yaptığınız şeyleri sizin için anlamlı ve keyifli hale getirecek şeyler bulmanız gerekebilir. Bir diğer önerim de keyif alacağınız etkinlikleri yalnızca hafta sonuna bırakmamak. Hafta içi de size keyif veren şeyler planlayabilir motivasyonunuzu daha yüksek tutabilirsiniz. Molaya yalnızca hafta sonu değil gün içinde de ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Çalışma temponuzun arasında zihninizi dinlendirecek kısa molalar vermek veriminizi artıracaktır. Erteleme alışkanlığınız var ise bunun üzerine çalışmak ve bir ajanda edinmek oldukça önemli. Pazar gününden bütün haftayı görebileceğiniz şekilde bir planlama yapmak sizi motive edebilir.

Diğer taraftan şunu da eklemeliyim. Tatilin bitişi ve pazartesinin gelişi elbette bir miktar hüzünlü hissettirebilir. Kendimizi iyi hissetmek ya da sendromsuz pazartesi olacak diyerek zorlamak kaygımızı artırabilir. Burada önemli olan duygularınızı kabul edip, geçici olduğunu bilmek ve çözüme gidebilmek için nedenlerini araştırmak.

Sevgiyle kalın;

İyi haftalar..

Stresle başa çıkmak için öneriler Makale: Stresle başa çıkmak için öneriler