Bugün gazetelere bir haber düştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan İsmailağa cemaatine program dışı ziyaret gerçekleştirmiş.

Ziyarette ümmet için dualar edilmiş.

Allah kabul etsin.

Cumhurbaşkanının ülkesinde yaşayan ve hatırlı olduğunu düşündüğü insanlara ziyaretinde ne sakınca olabilir?

Bana göre olmaz.

Ancak, bazı yayın organları haberin arka planı hakkında bazı bilgiler paylaştı.

İddia şu.

Ziyarette yeni kurulan ve kurulacak partilerin "ümmet birliğini" zedeleyeceği vurgusunun cemaat tarafından topluma anlatılması istenmiş.

Bu haberin doğruluğu önümüzdeki günlerde bir şekilde ortaya çıkar.

Zira "iki kişinin bildiği sır değildir." 

Böyle bir istek ve arzu Cumhurbaşkanımız tarafından yapıldıysa hatırlatmak isterim bu yol yol değildir.

Dün FETÖ ile devletin girdiği ilişkinin nelere malolduğu hepimizin malumu.

FETÖ'yü ülkede herkes terör örgütü olarak kabul ediyor ama terör örgütü olduğunu henüz dış dünyaya anlatabilmiş değiliz.

İçeride verdiğimiz mücadele ise, adaletin doğru tecellisi hakkında şüpheler taşımakta.

Toplumda FETÖ'nün üst yapısıyla ilgili, özellikle siyasi ayağı hakkında gerekenin yapılmadığı yönünde yaygın kanaat var.

Toplumdaki kanaatin değişmesi de öyle pek kolay olacağa da benzemiyor.

Bu hamur bayağı suyu kaldıracak görünüyor.

Neyse.

Konumuza dönelim.

Dediğim gibi, Cumhurbaşkanının vatandaşlarına ziyareti gayet normaldir.

Normal olmayan cemaatin iç siyasette araç olarak kullanılmak istenmesi.

İnşallah bu iddialar doğru değildir.

Erdoğan ve arkadaşları Ak Partiyi kurarken  topluma demokratik siyasetten yana olacaklarını deklare etmişlerdi.

Erdoğan'ın bu iddiası "'Milli Görüş' gömleğini çıkardım" sözüyle akıllarda kalmıştı.

Bugün Ak Parti'de yaşanan ayrışmaları dikkate aldığımızda, ayrılanların ortaya koyduğu gerekçeler, yola çıkarken ortaya konulan iddialardan vazgeçilmesinde ve partinin kendini yenileyememesinde odaklanmaktadır..

Yani Erdoğan çıkardım dediği "Milli Görüş" gömleğini giymiş, fabrika ayarlarına geri dönmüştür.

Son zamanlarda sık sık dillendirdiği "Ümmet" vurgusu da buna işaret etmekte.

Öyle anlaşılıyor ki, Cumhurbaşkanımız iktidarını korumak ve sürdürmeyi geldiği sosyolojik ve siyasi tabana yaslanmakla mümkün görmektedir.

Buna ilave olarak, Sayın Bahçeli ve  Perinçek'ten aldığı bir kısım milliyetçi ve ulusalcı kesimle yola devam etmeyi uygun bulmaktadır.

Dün iktidara gelmesinin önünde engel olarak gördüğü "Milli Görüş" gömleğini giymeyi ve devletçi politikalarla iktidarını korumayı amaçlamaktadır.

Erdoğan, iktidarını korumak için her yol deniyor.

Dün zararlı gördüğünü bugün faydalı görüyor.

Tabi yaşananların tamamı değilse bile, ana hatları aleni yaşanıyor.

Millet yaşananlardan çıkardığı derslere göre sandıkta kararını verecektir.

Ve birgün neyin zararlı neyin faydalı olduğunu millet söyleyecektir.

Milletin ferasetine inanmak lazım.

Millet, içinde bulunduğu şartlara göre en uygun kararı her seçimde vermiştir.

Bunun siyasi tarihimizde örneği çoktur.