Yazımıza Kurucu Liderimiz söylediği bir söz ile başlayalım.

"Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz."

Adalet olmadan hiçbir şey olmaz. Adalet özgür olmalıdır, bağımsız olmalıdır, tarafsız olmalıdır. Konuya Kutsal Kitabımızdan bir ayet ile devam edelim.

Maide Suresi, 8. ayet:" Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır."

Durum böyle iken iki gün önce mahkemenin İmamoğluna verdiği hapis cezası ve getirdiği siyaset yasağı tamamen yanlıştır, taraflıdır, adil değildir. Sadece para cezası ile sonuçlanması gereken bir davanın böyle sonuçlanması İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlunu halkın gözünde mağdur ve buna bağlı olarak kahraman mertebesine yükselmiştir. Tıpkı daha önce Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu gibi.

Sadece kendi partisinden değil, her parti üyelerinden kendisine destek mesajları yağıyor, insanlar onun yanına alın akın gidiyor. Hatta basında AKP yanlı tavırları ile bilinen kişiler bile kararın yanlışlığını diler getiriyorlar. Konunun yanlış olduğunu, taraflı olduğunu, bu kararın kendilerine zarar vereceğini açıklayan parti kurucuları bile oldu. Allah rızası için, şu Twitter'e bir girip bakın, kimler neler söylemiş karar için. Sadece Twitter değil elbet, tüm sanal ortamda, yazılı ve görsel tüm basında tepkiler çığ gibi büyüyor. Bu şartlar altında hala bu kararı savunuyorsanız sizin vicdanınız kurumuş demektir.

Bu şartlarda verilen karar vicdani olmamıştır. Tıpkı bir şiir okudu diye hapis yatan Recep Tayyip Erdoğan'ın cezasının vicdani olmadığı gibi. 1997 yılında Siirt'e düzenlenen bir mitingte yaptığı konuşma için 10 ay hapis ve siyasi yasak alan Cumhurbaşkanı Erdoğan dört ay hapis yatmış ve belediye başkanlığı görevinden ayrılmak zorunda kalmıştır. O dönemde siyasi yasaklı olan ve bu konuda büyük mücadele veren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkması için TBMM'nde yasa teklifi verilmiş, meclisin ortak kararı ile kaldırılan siyaset yasağı ile önce milletvekili, ardından Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın günümüze kadar gelen süreçte ön açılmıştır. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki linkten ulaşabilir.

Şimdi, zamanında siyasi yasak konusunda sıkıntı çeken bir liderin bu durumda olaya el koyması, bu siyasi yasağın hayata geçmemesi için elinden geleni yapması gerekli değil, adeta zorunluluktur. Terör suçu dışında ne bugün, ne de bundan sonraki tüm zaman dilimlerinde kimse siyasi yasaklı olmasın. Siyasi yasak insanların düşünce özgürlüğüne vurulmuş en büyük darbedir. Herkesin fikrini özgürce söylediği bir ülke olmalıyız.

Sonuç olarak; yanlış mahkeme kararı insanların adalete olan güvenini sarsmış, bu karadan mağdur olan İmamoğlu'nun etrafında kenetlenmiş, böylece İmamoğlu siyasi platformda gücüne güç katarak ilerlemektedir.

"Aklı öldürürsen ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğü millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür." (Fatih Sultan Mehmet)

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Recep_Tayyip_Erdo%C4%9Fan#:~:text=Siyasi%20yasa%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%20kald%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1%20i%C3%A7in%20T%C3%BCrkiye,2003'te%20ba%C5%9Fbakanl%C4%B1k%20g%C3%B6revine%20geldi.