Yakın dönemde büyük bir seçimi geride bıraktık. Aslında seçim sürecinde birçok konu gündemde olmasına rağmen, dile getirilsin getirilmesin neredeyse tüm vatandaşların ortak kaygısı ekonomik gidişatın ne olacağı yönündeydi.

Buna paralel olarak da seçimin hemen ardından gerçekleşen radikal değişikliklerin başında yine ekonomi politikalarındaki sert değişimler oldu…

Global camiada karşılığı olan, liyakat sahibi stratejik isimlerden oluşan yeni ekonomi kadrolarının da ilk icraatı gerek söylemler nezdinde gerekse atılan somut adımlarla İrrasyonel kararları değiştirmek oldu...

Öncesinde şiddetle karşı çıkılan faiz artış süreci tekrar başlamakla beraber, mali tarafta ciddi oranda vergi artışları hayata geçirildi.

Ancak burada özellikle faiz artış sürecindeki birtakım detaylar da oldukça dikkat çekicidir.

Bu noktada para politikası araçlarının kullanımı konusunda atılacak adımlar özellikle dış finansman ihtiyacı olan ülkemiz için aslında gösterge niteliği de taşımaktadır. Gerçekleşen 2 faiz arttırımının da piyasadaki beklentilerin altında kalması değişimin kontrollü ve piyasalara zarar vermeyecek şekilde yürütüldüğünü göstermektedir.

Ekonomik olarak atılan tüm bu adımlarda her ne kadar değişime dair ciddi bir niyet ortaya konulmak istense de alınacak aksiyonlardaki hür irade sınırı küresel camiada samimiyet noktasında önemli bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Haliyle yabancı yatırımcı tarafından Naci AĞBAL olayındaki travmanın sürekli olarak hafızalarda canlı kaldığını da unutmamak gerekir…

İşte bu açıdan bakıldığında ihtiyaç duyduğumuz küresel sermaye nezdinde güven ortamının yeniden tahsisi adına, ekonomi politikalarında sağlayacağımız istikrar son derece önemli olmakla beraber özellikle Merkez Bankası tarafında, gelişmiş ülkelerde yeni para politikası araçları arasında sayılan sözlü iletişimin de etkin olarak kullanılması, ileriye dönük rehberliğin sağlanarak güven esaslı yaklaşımın benimsenmesi Batı sermayesi için elzem bir bekleyiş olarak devam etmektedir. Ayrıca henüz açıklanmayan Orta Vadeli Ekonomik Program da merak konusudur…

Ancak tüm bunların bilincinde olan yeni yönetim de ciddi mesajlar vermektedir. Özellikle geçen hafta yapılan MB enflasyon raporu bilgilendirme toplantısı sunumundaki detaylar, beklentiler dahilindeki reel yıl sonu rakamları, gerçekleşen liyakatli atamalar, Sn. Şimşek’in yapmış olduğu temaslarla beraber rasyonel zemindeki aktif paylaşımlar ve atılan tüm adımlar sürecin pozitif bir ivme kazandığının göstergesidir ki CDS (Risk Primi) ölçülebilir düzeyde gerileme kaydetmeye başlamıştır.

Ekonomi yönetimi tarafındaki bu gelişmeleri önümüzdeki süreçte ayrıca takip ediyor olacağız…

Gelelim Türk yatırımcısının da ilgisini çeken Borsa tarafına. Yukarıda kısmen bahsettiğimiz birçok değişken borsanın seyrinde de doğrudan etkilidir. Özellikle ciddi bir yükselişle beraber borsada işlem gören şirketlerimizin hak ettikleri gerçek değerine ulaşabilmesi için kalıcı yabancı girişi oldukça önemlidir. Her ne kadar yakın dönemde seçici olmak kaydıyla yabancı girişleri görülse de henüz istenilen seviyede değildir. Umarız sağlanacak güvenle beraber bu oran artar ve dolar bazlı bir yükseliş trendine gireriz…

Yine seçim sonrası dövizin bir miktar serbest bırakılması ile birlikte yabancı yatırımcı için Borsa daha cazip bir hal almıştır. Yeri gelmişken değinelim; Dolardaki 27 TL seviyesi teknik olarak direnç görevi görmektedir. Üzerine aşılması durumunda da teknik olarak 30 TL seviyesine doğru hareketin güçleneceğini söylemek yanlış olmaz.

Ayrıca enflasyonun yükseliş eğilimini de hesaba katarsak önümüzdeki dönemde Borsada yeni zirvelerin gerçekleşme ihtimali oldukça kuvvetlidir. Yine KKM’nin cazibesindeki azalış ve mevduat faiz düşüşleri de yatırımcılar açısından borsayı cazip kılmaktadır.

Güncel seviyelerde daha somut irdeleyecek olursak; hatırlatmakta fayda var ki Borsada kısa vadedeki bu sert yükselişle beraber herhangi bir kar realizasyonu gerçekleşmedi. Bu anlamda daha çok sınırlı geri çekilmeler söz konusu diyebiliriz. Yine kısa vade de Bist100 endeksinde gerçekleşebilecek aşağı yönlü hareketlerin, haber akışına dayalı çeşitli nedenler temelinde; sınırlı geri çekilmeler olarak kalacağı görüşündeyim. Tüm bu olumlu beklentilerin ışığında bir aksilik olmaz ise yükseliş trendi içerisinde orta vadede, endekste 8.000 li seviyeleri de önümüzdeki süreçte değerlendirme ihtimalimiz oldukça yüksek.

Teknik olarak endekste yükseliş adına ilk şart psikolojik sınır olan 7.000 seviyesinin üzerinde kalıcılıktır. Bu şart sağlandığında ilk olarak güncel analizlerimiz ışığında orta vadede; sırasıyla 7.430 / 7.810 / 7.990 seviyelerini direnç olarak takip ediyor olacağız. 7.000 altı geri çekilmelerde ise ilk etapta 6.770 ve sonrasında 6.570/500 seviyelerini destek olarak izleyeceğiz.

Malum bilanço dönemindeyiz ve önümüzdeki süreçte temel açıdan ucuz/pahalı noktasında ayrışmanın yaşanacağı seçici bir sürece de geçiş yaptık. Bu bağlamda temel tarafta da açıklanmakta olan bilançoları yakından takip ediyor olacağız…

Ayrıca değinmek gerekir ki, güncel haber akışı dahilinde yerli yatırımcılar tarafından merak edilen konuların başında geçtiğimiz günlerde Körfez sermayesi ile yapılan anlaşmalar gelmektedir. Bu görüşmeler haliyle, beklentiler özelinde piyasada olumlu bir hava yaratmıştır. Ancak bu tip anlaşmaların gerçek içerikleri henüz net olarak bilinmemekle beraber, bahse konu olan BAE ile yapılan anlaşmadaki 51 Milyar Dolara yakın paranın da bir anda ülkemize gireceği kanısıyla; kulaktan duyma haberler ile aceleci hareket etmemek gerekir. Bu gibi durumlarda; hangi noktalara, ne kadar süre, nasıl yatırım yapılacak?

Başlıca sektörler nelerdir? Varlık fonu şirketleri bu anlaşmanın neresinde? Rakamlar bir ticaret hacmi mi yoksa ülkeye doğrudan yapılacak yatırımları mı içeriyor? Anlaşmalardaki iyi niyet taahhütleri önümüzdeki süreçte gerçekleşir mi? tarzında yaklaşımlarla; birçok detay titizlikle incelenerek hareket edilmelidir…

(Burada yer alan bilgiler herhangi bir sermaye piyasası aracına ve ya diğer varlıklara yönelik bir yatırım tavsiyesi, alım-satım önerisi ya da getiri vaadi değildir. Sadece şahsi yorum/görüş içermektedir. Yatırım Danışmanlığı hizmeti; yetkili kuruluşlar tarafından imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır.)