Geçen yazımızda siz değerli okuyucularımızla piyasalardaki güz dönemi beklentilerini ele alırken yoğun bir gündem ve haber akışının yaşandığı sürecin içerisinde olduğumuzu belirtmiştik. Son yazımızdan bugüne kadar geçen süre zarfında birtakım önemli gelişmelere tanıklık ettik. Bir yanda küresel gelişmeler diğer yanda Türkiye özelindeki gelişmeler oldukça dikkat çekiciydi.

İlk olarak bizim tarafımızda güçlü bir beklentiye sahip Orta Vadeli Program açıklandı. Özellikle rasyonel zemine geçişle birlikte yoğun emekler sonucunda detaylı ve kapsayıcı hazırlanmış olması kıymetlidir. Program detayları incelendiğinde gerçekçi temennilerin varlığı ve somut söylemler gelecek adına umut vericidir. Yalnızca bazı alt başlıklarda ve özellikle sıkı para politikaları ile büyüme beklentileri çoğu kişi nezdinde kafalarda bir takım soru işaretleri uyandırdığı görülmektedir. Tüm bunların ötesinde altını çizerek belirtmek gerekir ki; siyasi iradenin yeni ekonomi yönetiminin arkasında duran bir imaj sergilemesi ve bu noktada verilmek istenen mesaj dikkat çekicidir.

***

Borsa tarafında ise kısa vadede satış baskısı devam ediyor.

Hatırlarsanız geçtiğimiz ay başında Bist100 Endeksi, o gün için yeni zirveleri test ederken kaleme aldığımız yazıda: Soluksuz yükselen bir yapı içerisinde, bireysel yatırımcı tarafında da haliyle yeni girişler adına yüksek fiyatlardan kaynaklı bir takım endişelerin varlığından ve yaşanabilecek kısa vade geri çekilmelerde ana destek seviyelerini kademeli olarak takip etmenin faydalı olabileceğini belirterek, atılan adımlara ve küresel beklentilere paralel; özellikle Eylül ayı içerisinde oluşabilecek muhtemel düzeltme hareketlerini ve oluşabilecek fırsatları da yakından takip etmenin öneminden bahsetmiştim.

Nitekim içinde bulunduğumuz şu günlerde çeşitli sebeplerin varlığından kaynaklı satış baskısı devam etmektedir. Teknik açıdan daha önce de destek olarak izlediğim 8.000 seviyesinin bugün bir direnç konumundadır. Olası yükselişin devamı adına önemli bir eşik olabileceğini söylemek yanlış olmaz.

Ayrıca değinmek gerekir ki Borsadaki yatırımcı sayısı her geçen gün artmakla beraber yeni giren yatırımcıların portföy büyüklüğü incelendiğinde gerçekleşen satışları karşılayabilecek güçte olmadığı görülecektir. Hep dile getirildiği gibi kalıcı bir yükselişin devamı adına yabancı girişi bugün daha çok önem kazanmıştır. Geçtiğimiz aylarda her ne kadar sınırlı da olsa yabancı girişi görülse de tarihi verilere baktığımızda oransal olarak yabancı yatırımcının payı oldukça düşüktür.

Bu noktada önümüzdeki süreçte küresel ekonomik konjonktür yakından takip edilmelidir. Özelikle Avrupa ve Amerika’dan gelecek ekonomik veriler ışığında atılacak adımlar sonucunda oluşacak küresel konjonktüre paralel risk iştahının nasıl şekilleneceği, önümüzdeki günlerde yatırımcılar ile kuracağımız ilişkilerle beraber yabancı yatırımcının tutumunu etkilemeyi başaran her adım; Borsa İstanbul’un yıl sonu beklenti hedefleri adına belirleyici olacaktır. Bu sebeple gerçekleşecek yatırımcı buluşmaları önemli bir hal almıştır. Başta bu hafta planlanan Amerika ziyareti olmak üzere tüm gelişmeleri yakından takip ediyor olacağız.

Ayrıca bir başka noktada yükselen faiz oranları borsayı olumsuz etkiliyor gibi gözükse de; bu hafta gerçekleşmesi tahmin edilen 500 baz puanlık faiz artışını da göz önünde aldığımızda bile mevcut faiz oranlarının, güncellenen enflasyon tahminlerinin hala altında olduğunu göz ardı etmemek gerekir.

***

Yine geçtiğimiz yazılarımızda artan enerji fiyatlarından bahsederken özel olarak Petrol fiyatlarına vurgu yapmıştık. Henüz 80 Dolar civarındayken; “Petrol tarafındaki yükseliş devam edecek mi? Petrol fiyatlarındaki artış enflasyon rakamlarına ne ölçüde etki edecek?” diye sormuştuk.

Geldiğimiz noktada arzın hala kısıtlı kalmasından kaynaklı olarak kısa vadede sert bir yükselişle 90 Doların üzerinde seyreden bir durum söz konusu. Petrol fiyatlarının yüksekliği ayrıca doğalgaz, kömür, krom, alüminyum, bakır, çinko gibi emtiaların yanında tarımsal üretimi de doğrudan etkileyeceği düşünülüyor. Haliyle bu artışta enflasyon beklentilerine olumsuz yansımaktadır ve eklemek gerekir ki hem mevcut tabloda hem de yakın dönem tahminlerinde Amerika nezdinde enflasyonun hala bir tehdit olduğunu aşikar.

Her ne kadar FED tarafında faiz artışlarının sonuna gelindiği, bekle-gör modeline geçeceği görüşü hakim olsa da Petrol fiyatlarındaki artış devam eder ve fiyatlar yukarıda denge bulursa, bir miktar daha faiz artışlarının önümüzdeki süreçte opsiyonlu olarak gerçekleşebileceğini unutmamak gerekir.

Bu bağlamda özellikle Türkiye için önemli yere sahip olan Avrupa tarafında da durum iç açıcı değildir. Enflasyon burada da hala büyük bir sorun teşkil etmektedir. Hatta ve hatta Avrupa özelinde de iç tartışmaların yaşandığı günlerden geçmekteyiz…

Öncül göstergeler ve Çeşitli veriler incelendiğinde ticaretimizin yoğun olduğu Almanya başta olmak üzere diğer ülkelerde de 2024 yılı da pek parlak geçecek gibi görülmüyor. Şu anki tablodan yola çıkacak olursak; önümüzdeki yıl Avrupa’da; Amerika ve İngiltere’den farklı olarak bir süre daha faizlerin platoda kalacağını söylemek yanlış olmaz.

İlerleyen günlerde küresel piyasaları daha da yakından takip ediyor olacağız…

(Burada yer alan bilgiler herhangi bir sermaye piyasası aracına ve ya diğer varlıklara yönelik bir yatırım tavsiyesi, alım-satım önerisi ya da getiri vaadi değildir. Sadece şahsi yorum/görüş içermektedir. Yatırım Danışmanlığı hizmeti; yetkili kuruluşlar tarafından imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır.)

Piyasalarda Güz Dönemi Makale: Piyasalarda Güz Dönemi